Adana Şubemiz yaklaşan TİS görüşmeleri öncesinde her hafta bir hastanenin önünde “Geçinemiyoruz” eylemleri yapmaya başladı.
Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastanesi önünde Adana Şubemiz tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bizler canı pahasına mesleğini yapan, gecesini gündüzüne katan depremde, doğal afette, salgında, ekonomik krizde hiçbir şekilde görevinin başından ayrılmayan sağlık emekçileri olarak yorulduk bittik ve tükendik. Günü geldi güvenli çalışma koşulları sağlanamadı diye görevimizin başında öldürüldük, günü geldi fiziki yapısı yetersiz diye yıkım kararı verilen sağlık kurumlarında çalışmaya mecbur bırakıldık ve depremde enkaz altında kalıp öldük, günü geldi hastanelerde bulaşıcı hastalık kapıp ailemize bulaştırdık ve görevi başında enfekte olup öldük. Hastanede kaptığımız virüs meslek hastalığı sayılmadı kanıt istendi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bizler sağlık emekçileri direndik mücadele ettik tedavileri aksatmadık ve tüm zorlukları aştık. Artık bıçak kemiğe dayandı her türlü hastalıkla salgınla mücadele eden sağlık emekçileri 21 yıllık AKP iktidarının enkaza çevirdiği ve hayatın gerçeğiyle alakası bulunmayan Nas ekonomi modelinin yaratmış olduğu ekonomik krizle baş edemiyor. Geçinemiyor ve barınamıyoruz. Ekonomik krizde çetelere ranta bütçe ayrılırken sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine bütçe ayrılmadı enflasyon altında aldığımız maaşlar eridi. Mayıs ayında yoksulluk sınırı 33.750 lira, açlık sınırı 10.360 lira iken bizler 12 bin lira maaş almaya mahkum edildik. Bizler sağlık emekçileri tükendik iktidarın yürütmüş olduğu yanlış ekonomi politikalarının altında ezildik. Artık fedakarlık yapma zamanı bizde değil Bizler tek kalemde emekliliğe yansıyacak yoksulluk sınırının üstünde maaş istiyoruz. En düşük memur maaşının 22 bin lira yapılacağı söylenmektedir. Artık vaad değil verilen sözlerin tutulmasını insanca yaşayabileceğimiz bir ücret istiyoruz. Büyükşehirlerde çalışan sağlık emekçileri rant uygulamalarına kurban edilmekte ağır kira artışlarının altında ezilmektedir. Türkiye gibi enflasyon ateşinin hiç sönmediği ve sürekli ekonomik krizin yükünü emekçilerin çektiği bir ortamda 2 yılda bir yapılan TİS görüşmelerinde yetkili sendikanın bizler adına görüşme yapmasını kabul etmiyoruz. Hükümetin yılsonu dolar kurunu tahmin edemediği, bir ay sonraki enflasyon rakamını tutturamadığı bir ortamda, 2 yıl gibi uzun bir süre için biz emekçilere verilecek olan zam oranlarını kabul etmiyoruz. Sarı sendikayla yapılacak olan satış sözleşmesini tanımıyoruz. Aldığımız kıyafet ücreti ile bu enflasyonist ortamda bir çorap dahi alınamıyor. Tuttuğumuz nöbetin saatlik ücretinin 3 kilo soğan parası etmediği bir sağlık sistemi işlevini sürdürülebilirliğini kaybetmeye mahkumdur. Biz çalışma koşullarının düzeltilmesini, angarya işlere son verilmesini, mobbinge varan uygulamaların sona erdirilmesini istiyoruz çalışma barışının sağlanması ve liyakatli yöneticilerin atama yolu ile değil sınav yolu ile mülakatsız bir şekilde atanmasını istiyoruz. Esas ücretimizin tek kalemde olduğu, ek ödeme ve nöbet ücretlerinin yattığı tarihin belli olduğu, yoksulluk sınırının üstünde emekliliğe yansıtılacak insanca yaşayacak maaş aldığımız günlerin geleceği umuduyla.”