Hastane Ortamları Güvencesiz.
AKP ise İşçi Sağlığı ve Güvenliğini 2020 Yılına Erteledi.
İşçi Sağlığı ve Güvenliği, Hasta Güvenliği Demektir.
18 Haziran 2018 tarihinde Gaziantep’teki Özel NCR Hastanesi’nde sabaha karşı yangın çıktı. Yangında 2 kişi yaşamını yitirirken, 5 hastane çalışanı da dumandan etkilendi. Hastanedeki 80 hasta ile 5 personel, kentteki çeşitli hastanelere sevk edildi. Yaşamını yitirenlerin yakınlarına baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Sağlık çalışanlarına dayanışma duygularımızı iletiyoruz.
Biliyorsunuz yine 5 Nisan 2018 Taksim İlk Yardım Hastanesi yangınını ucuz atlatmıştık, can kaybı yaşanmamıştı. Daha önce 26 Mayıs 2009’da Bursa Şevket Yılmaz Hastanesi’nde çıkan yangın sonucu, yoğun bakım ünitesinde tedavi gören 8 hasta yaşamını yitirmişti.
Hastane yangınları ve güvenlik meselesinin çok konuşulmasına, tartışılmasına rağmen gerekli önlemler alınmadığı için hastane yangınları devam etmektedir. Sadece 2005-2018 tarihleri arasında 98 hastane yangını yaşandı.
Hastane yangını deyip gecemeyiz. Burada bulunan hastalar, hasta yakınları ve en başta da sağlık çalışanlarının can güvenliği sorunu bulunmaktadır.
Bu ölümlerin arkasında, güvencesizleşen emek rejimi yatıyor. AKP döneminde tüm kazanımları bir bir elinden alınan işçi sınıfı tamamen güvencesizleştirilmiş ve sömürü derinleştirilmiştir. Güvencesizleştirme politikalarından işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri de nasibini almıştır. AKP döneminde İşçi Sağlığı ve Güvenliği hizmetleri taşeronlaştırılmış, “mış gibi” yapılır hale getirilmiştir. Böylelikle iş yerleri adeta birer saatli bombaya dönüştürülerek patronların karı, işçinin ve vatandaşın sağlığından daha önemli hale getirilmiştir. Gaziantep’teki hastane yangını da bu büyük fotoğrafın bir parçasıdır ne yazık ki.
Sendikamız Ocak-Şubat 2018 tarihleri arasında kamu sağlık kurumlarında işçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerindeki durumla ilgili anket çalışma yürütmüş ve sonuçlarını 18 Nisan 2018 tarihinde kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu anket çalışması da göstermiştir ki kamu sağlık kurumlarında işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri ya yok ya da “mış gibi” yapılmaktadır.
Kamu hastanelerinin durumu bu iken özel hastanelerin durumunun bundan daha iyi olmadığı açıktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) İş Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri 2016 yılında 267 özel hastanede teftiş gerçekleştirmiş ve denetim sonrası hazırlanan raporlarda bu durum açıkça bir dile getirilmişti:
“Yapılan teftişlerde işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden de aykırılıklar belirlendi. İşyerlerindeki kompresörün, paratoner tesisatının, elektrik tesisatının, topraklama tesisatının ve sulu yangın söndürme sistemlerinin periyodik kontrollerinin yapılmadığı tespit edilirken, ‘işverenlerin, iş ekipmanları ve kullanımına yeterli önemi vermediği anlaşılmaktadır’ …… İşyerlerinin acil çıkış yollarında engellerin bulunduğu, kaçak akım rollerinin bulunmadığı görüldü.”
Bu rapor ile ilgili haberler “Özel Hastanelerde Ölümüne Çalışma” başlıkları ile basına yansımıştı. Rapor, hastanelerdeki işçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerini tüm çıplaklığı ile ortaya koymuştu. Yaşanan bu durumlar karşısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı görevlerini yapmama konusunda ısrarı sürdürmektedir. Olay gerçekleşince kamuoyunu sakinleştirmek için bir iki açıklama ile sorumluluktan kaçmayı planlıyorlar ancak bu onların sorumluluktan alı koyamaz. Hükümet bu yangınlardan sorumludur.
Çünkü;
Uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık hizmetlerinde para kazanmanın önü açıldı. Sağlık hizmetleri ticari bir metaya dönüştürüldü.
Her geçen gün sağlık çalışanlarının iş güvencesi elinden alınmaya çalışılırken, sağlıkta güvencesizlik temel istihdam biçimine dönüştürüldü.
Kamunun denetim görevi var ve bu görev yerine getirilmedi.
İşçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin bir bölümü 2020 yılına ertelenerek bu yangınlara davetiye çıkarıldı.
Bir kez daha çağrı yapıyoruz;
İşçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin ertelenmesinden hemen vazgeçilmelidir.
Hizmetler denetime açık ve kamu tarafından yürütülmelidir.
Merkez Yönetim Kurulu