Hükümet, 15 Temmuz’dan bugüne düşman hukuku yaratarak muhalif avına çıkmıştır ve kendisine diz çökmeyen kesimlere yönelik baskı ve saldırılara her geçen gün bir yenisini eklemektedir. Saray darbesiyle başkanlık inşa etmeye çalışan AKP iktidarının hukuksuz işleyişi önünde engel olarak gördüğü ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeleri askıya alarak, ülkeyi olağanüstü hal koşullarında yönetmeye çalışmaktadır. OHAL’e yaslanarak hukuk tümüyle işlevsizleştirilmiş, binlerce kamu emekçisi KHK’larla açığa alınmış ve işinden edilmiş, yerel yöneticiler, edebiyatçılar ve gazeteciler tutuklanmış, halk iradesi hiçe sayılarak 24’ü HDP’li toplam 28 belediyeye kayyum atanmıştır. Son olarak 25 Ekim’de ülkenin 12. , bölgenin ise en büyük kenti olan Diyarbakır’ın Büyükşehir Belediyesi gece yarısı polisler tarafından basılarak, büyükşehir belediyesi eş başkanları Gülten KIŞANAK ve Fırat ANLI gözaltına alınmıştır. Gültan Kışanak’ın mecliste darbe komisyonunda AKP-Cemaat işbirliğini vurguladığı konuşmasının ardından havaalanında gözaltına alınması, AKP’nin darbe girişimine ve öncesindeki ilişki ağlarına ilişkin kamuoyunu şeffaf biçimde bilgilendirmek istemediğinin kanıtıdır. Onlarca basın yayın kurumunun kapatılması ve gazetecilerin tutuklanması, AKP’nin yönetmeye devam edebilmek için kamuoyunu manipüle etmekten başka seçeneği kalmadığını göstermektedir. Söz konusu olan darbeyle hesaplaşma değil darbenin fırsata çevrilmesidir. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve eş başkanlarına yapılan bu anti demokratik ve hukuk dışı operasyon, asıl olarak demokratik işleyişe ve demokratik halk iradesine yapılmış bir saldırıdır.
Bu saldırılar derhal son bulmalı, hukuk ve demokratik işleyişle bağdaşmayan uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, darbelerin bir daha asla yaşanmaması adına demokratik işleyişin esas kılınması için mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.