SES-TTB Hatay Deprem Koordinasyonu Deprem Bölgesindeki Beş Yaş Altı Çocuklarda Beslenme ve Gıda Güvencesi Sorunlarına İlişkin Değerlendirmelerini Açıkladı

Facebook
Twitter
WhatsApp

Sendikamız ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Hatay Deprem Koordinasyonu, Samandağ, Antakya, Defne ilçelerinde yürütülen malnütrisyon çalışmaları kapsamında beş yaş altı çocuklarda tespit ettiği beslenme ve gıda güvencesi sorunlarına ilişkin değerlendirmelerini dün yaptıkları basın toplantısıyla paylaştı.

Basın toplantısında ilk sözü alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı kamu otoritesi hiçbir çaba sarf etmezken TTB’nin 11 aydır sahada olduğuna dikkat çekerek, “11 aydan uzun süre geçmesine rağmen hiçbir değişiklik olmadığı görülüyor. Açlık sınırına dahi ulaşamayan hane gelirleri ile ciddi bir yoksunluğun yaşandığı deprem bölgesindeki sorunlara hızla çözüm üretilmesi gerekmektedir. Bu sorunları çözümlenmediği koşullarda kamu otoritesinin sağlıklı yaşam hakkını ihlalden sorumlu olacağı da unutulmamalıdır” diye konuştu.

Eş Genel Başkanımız Nazan Karacabey ise TTB-SES Koordinasyonunun 11 aydır gönüllülük esasıyla yürüttüğü çalışmalarına vurgu yaparak, “Neredeyse bir yıl olacak ama deprem bölgesinde hayatta kalma kriterlerini karşılayamayacak çok sayıda insan var. Halk, sağlıklı yaşama hakkına erişene kadar çalışmalarımız, çabalarımız sürecek” dedi.

Konuşmaların ardından çalışma ekibinin sunumuna geçildi.

TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Dr. Mehmet Zencir, “Afetler, gıda güvencesi ve güvenliğinin en büyük tehdididir. Malnütrisyon ise afetlerin uzun süreli etkilerinden en önemlilerinden birisidir” vurgusuyla sunuma başladı. Beş yaş altı çocukların acil durumlarda akut yetersiz beslenmeye karşı savunmasızlığına dikkat çeken Zencir, bu yaş grubunda yüksek düzeydeki yetersiz beslenmenin genel nüfusta akut yetersiz beslenmenin göstergesi olduğunu belirtti.

Uzman Diyetisyen Dicle Dilan Salman, 0-5 ay ve 6 ay-2 yaş çocuklarda anne sütü eksikliği, besin gruplarının yeterli tüketimi, gıdaya ve suya düzenli erişim başlıkları altında sonuçları aktardı. Salman; kalınan yer ve erişim sorunları, beslenme ile ilgili kronik sorunlar, beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunları, gıda alımı ve saklama koşulları, yardımlar, hijyen sorunları ile kalınan yer-olanaklar-yetersizlikler ilişkisi üzerine ayrı ayrı eğildi.

Saha çalışmalarında görev yapan Hemşire Leyla Kalın, insan onuruna yaraşır olmayan barınma alanlarının dayatılmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti ve yakın zamanda Samandağ’da elektriğe bağlı olarak başlayan yangında iki çocuğun yaşamını yitirmesini örnek gösterdi. Kalın, eşitsizlik ve güvencesizlik olgusunun mülteci depremzede çocuklarda daha ağır yaşandığını da sözlerine ekledi.

Sunumdan öne çıkan veriler şöyle oldu:

  • Samandağ, Antakya, Defne ilçelerindeki toplamda 564 çocuğa ulaşılmıştır.
  • Ailelerin dörtte üçünden (%76,3) fazlasının güvenceli bir işi yoktur, yarısından fazlası (%56,7) düzenli gelire sahip değildir.
  • Ailelerin %10,3’ünün kendine ait mutfağı yoktur.
  • Ailelerin sadece üçte birinin (%33,5) gıdaya düzenli erişimi vardır.
  • Ailelerin üçte biri uygun gıda saklama koşullarına sahip değildir. Saklama koşullarındaki yetersizliğin nedenleri arasında buzdolabının yokluğu, küçük olması ve elektrik kesintisidir.
  • Ailelerin neredeyse yarısının suya erişimi yok ya da yetersizdir. Bunun nedeni olarak dağıtım eksikliği, yetersizliği ve su kesintisi saptanmıştır.
  • Annelerin %90,6’sının anadili Arapça’dır.
  • Günlük öğüne sahip olmayan çocuklar yaşla birlikte artmaktadır ve dört yaşta %7,2’yi bulmaktadır.
  • Çocuklar yaşamın ilk altı ayında sadece anne sütü ile beslenmesi gerekirken depremzede çocukların yaklaşık yarısı anne sütü almamaktadır.
  • Beş yaş altı çocukların sebze ve meyve ile tahıl tüketiminin yeterliliği diğer besin gruplarına göre daha yüksektir (sırasıyla %62 ve %44,3), yine de istenen düzeylerin çok altındadır. Et ve et ürünleri, yağ, baklagil ve süt ve sütü ürünleri yeterli tüketimleri oldukça düşüktür (sırası ile %17,7; %11,2; %5,8 ve %5,6). Çocukların %42,9’u günde en az bir kez yüksek enerjili paketli (abur cubur) gıda tüketirken; bu sıklık 24-35 aylık çocuklarda %53,9’a, 36-47 aylık çocuklarda %54,6’ya ve 48-59 aylık çocuklarda %56,2’ye yükselmektedir.
  • Beş yaş altı çocukların %6,2’sinde bodurluk (%3,7’si bodur, %2,5’i çok bodur); %8,9’unda zayıflık (%5,5’i zayıf, %3,4’ü çok zayıf) ve %4,4’ün aşırı kiloluluk belirlenmiştir.
  • Bodurluk sıklığı iki yaşın altında daha yüksektir (0-11 ay çocuklarda %11,3 ve 12-23 ay çocuklarda %10,5).
  • Yaşa göre zayıflık en fazla 0-11 aylık çocuklarda görülmektedir.
  • Aşırı kiloluluk belirgin şekilde en fazla 0-11 ay çocuklarda gözlenmiştir. Bu yaş grubunda toplamda aşırı kiloluluk sıklığı %14,5 iken, bu hız erkek çocuklarında %13,3, kız çocuklarında %15,4’tür.
  • Mülteci nüfusta toplamda bodurluk sıklığı %8,8 iken çok bodurluk %3,8, bodurluk %5’tir. Zayıflık toplamda %6,3 iken çok zayıf prevalansı %2,5 ve zayıf prevalansı %3,8’dir. Mülteci çocuklarda aşırı kiloluluk prevalansı ise %5,7’dir.
  • Boy açısından değerlendirildiğinde 45 çocukta (%21,7) persentilde değişiklik olmamasına karşın, 75 çocukta (%36,2) persentilde gerileme saptanmıştır.
  • Ağırlık açısından değerlendirildiğinde ise persentilde değişiklik olmayan çocuk sayısı sadece 24’tür (%11,5). Persentilde gerileme olan çocuk sayısı ise 107 (%51,4) ve persentilde ilerleme görülen çocuk sayısı 87’dir (%37).
  • Beden kitle indeksi açısından da benzer durum geçerlidir. Persentilde değişiklik olmayan çocuk sayısı 35 (%17) iken, 119 çocuğun (%57,8) persentilde gerileme ve 52 (%25,2) çocuğun persentilde ilerleme belirlenmiştir.

Sunumda öneriler ise şöyle sıralandı:

  • Acilen mutfak koşullarının iyileştirilmesi, mutfaksız hanenin kalmaması.
  • Çocuklara uygun, kültüre ve yerele özgü, yeterli gıda desteğinin sağlanması.
  • Tüm nüfusu hedefleyen ancak yüksek riskli grupları da gören gıda desteklerinin oluşturulması.
  • Birinci basamak sağlık hizmetlerinde çocukların afet gerçekliğinde beslenme açısından takibinin yapılması.
  • Kronik hastalığı olan, vitamin mineral yetersizliği olan çocuklar gibi yüksek riskli gruplarının sağlık takiplerinin yapılması.
  • Beslenme durumunun tüm nüfusta takibinin yapılması.
  • Beslenme kolileri oluşturulurken sadece kuru gıda konulmaması, çocuklara uygun protein kaynaklarının (yumurta, paketli süt, et ürünleri) kolilere eklenmesi.
  • Beslenme politikaları oluşturulurken toplum katılımının sağlanması.
  • Gıda ve su desteğinin adaletli dağıtımının sağlanması, dağıtımda toplum katılımının benimsenmesi, hane gereksinimlerine göre desteğin sağlanması.
  • Geçici yaşam alanlarından kalıcı yaşam alanlarına geçişin hızlandırılması.
  • Saklama koşullarının iyileştirilmesi, buzdolabı desteğinin artırılması.
  • Elektrik kesintisi, su kesintisi gibi kesintilerin en aza indirilmesi.
  • Emziren kadınların nitelikli gıda açısından desteklenmesi.
  • Vitamin mineral desteklerinin sağlanması.
  • Çocuklara beslenme eğitimlerinin verilmesi.
  • Dağıtımlarda yüksek enerjili paketli gıdalardan (abur cubur) uzak durulması.
  • Çevresel hijyenin sağlanması.
  • Su, sanitasyon, hijyen koşullarının sağlanması.
  • Hanelerin ekonomik anlamda güçlendirilmesi, iş olanaklarının artırılması.
  • Tarım toplumu olan Hatay halkının tarım arazilerinin üzerinde kentlerin yeniden inşa edilmesinin önüne geçilmesi.

Açıklamanın tamamı için tıklayınız

Sunumun tamamı için tıklayınız

Basın toplantısında son olarak yürütülen çalışmalara katkı sunanlar söz aldı.

Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Sami Reyhan, kent genelindeki durumu “Barınma koşulları kötü. Tuvalet, mutfak, yatak odasının iç içe olduğu 21 metrekare konteynırda 5-6 kişi yaşamaya çalışıyor. Altyapı yetersiz. Elektrik kesintileri çok fazla. Sıklıkla yangınlar çıkıyor ama çok azı basında yer bulabiliyor. Gelir durumu yetersiz. İşsizlik çok fazla. Toplu taşıma yok denecek kadar az” sözleriyle özetledi.

Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı emekli öğretim üyesi Dr. Münevver Kaynak Türkmen, yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı olarak kısa ve uzun vadede doğabilecek sağlık sorunlarına değindi. Zayıflık ve kiloluluğun enfeksiyonları tetiklediğini belirten Kaynak Türkmen, bodurluğun ise çalışma dönemi başta olmak üzere tüm sosyal yaşamı etkileyen bir sağlık sorunu olduğunu ifade etti. Beyinsel gelişim eksikliklerinin ve beslenme yetersizliklerinin uzun vadede yaratabileceği sağlık sorunlarından söz eden Kaynak Türkmen, acilen tedbir alınması çağrısı yaptı.

Basın toplantısı soru-cevap bölümüyle son buldu.

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]