SES; 1990 dan itibaren “memurun sendikası mı olur?” denilen dönemlerde fiili olarak kurulan ve “haklar yasalardan önce gelir” diyerek meşru mücadele yürüten işkolundaki mücadeleci 4 sendikanın birleşmesiyle kuruldu. Öncülü 4 sendika ile birlikte 33 yılı aşkın süredir “Haklar Yasalardan Önce Gelir” şiarı ile fiili ve meşru mücadelesini devam ettiriyor. Aynı zamanda birleşik emek mücadelesini sürekli yükseltme gayretini sürdürüyor.
Bugün geldiğimiz aşamada sağlık ve sosyal hizmet emekçileri açlık ve yoksulluk sınırı arasında bir yaşama mahkum edilmiş durumda. Emekliliğe yansımayan düşük temel ücretlerimizi arttırmak için fazla mesailere kalma, sürekli nöbetler tutmak zorunda kalmaktayız. Uygulanan ücret rejimi ile mezarda emeklilik dayatılıyor bizlere. İşyerlerimizde uygulanan şiddet ile yaşamlarımız karartılıyor. Aynı işi yapmamıza, aynı okullardan mezun olmamıza rağmen farklı mali ve özlük haklara mahkum ediliyoruz.
Uygulanan sağlık sisteminden ne halk nede emekçiler memnun. İlaca erişemiyoruz. Muayenede tedavide birçok kalemde katkı, katılım payları ve ilave ücretler ödüyoruz. Sosyal hizmet alanı sadaka kültürünü ve bağımlılık ilişkisini derinleştiren seçim süreçlerinde seçmen devşirmeye odaklı bir sisteme dönüşmüş. Sosyal hizmet emekçileri ise adeta iktidara seçmen kazandırmak için ev ev bildiri dağıtan, işyerlerinde yoğun işgücü ve angarya çalışma baskısı altında bırakılıyor.
Uzun yıllardır emeğin ve işkolu emekçilerinin hakları ile halkın sağlık ve sosyal hizmet hakkına yönelik bazen konfederasyonumuz KESK ile birlikte, bazen yalnız başımıza, bazen sağlık emek ve meslek örgütleri platformları içinde, bazen sağlık hakkı platformlarında, bazen herkese sağlık güvenli gelecek hakkını savunan meclisler ile birlikte SES’imizi yükseltiyoruz.
Bu TİS sürecinde de hem konfederasyonumuz KESK bütünlüğünde, hem uzun yıllardır içinde yer aldığımız işkolumuzdaki Sağlık Emek ve Meslek Örgütleri Platformu (SEMÖ) ile birlikte de mücadeleyi yükselteceğiz. Son dönemlerde işkolumuzda artan sendika sayısı mücadeleyi ortaklaştırmayı da dayatmaktadır. Çünkü ayrı ayrı yapılan eylem etkinliklerin işveren üzerindeki baskısı cılız kalmaktadır. Bu nedenle de bir araya gelme çabaları artmıştır. Bu çabalara destek olmak adına Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu (SABİM) ismi ile kurulan platform içinde de yer aldık. Bazı sosyal medya etkinliklerini birlikte planladık. Bu platform bileşenlerinin ağırlıklı görüşü ile iş bırakma kararı alındı. Birleşik mücadelenin güçlenmesi açısından örgüt olarak yaşadığımız kararlaşma bu platformu da güçlendirmek ve temel taleplerimiz başta olmak üzere TİS masasına konfederasyonumuz KESK tarafından gönderilen tüm taleplerimiz için;
- 1 Ağustos 2023 tarihinde kuruluş yıl dönümümüzde mücadeleyi büyütmek ve taleplerimizi bir kez daha dile getirmek için iş bırakıyoruz.
- Yine konfederasyonumuz KESK tarafından 10 Ağustos 2023 tarihinde TİS kapsamında yapılacak iş bırakma kararına tüm gücümüzle katkı koyacağız.
2024-2025 yılı mali, özlük ve sosyal haklarımızın görüşüleceği TİS süreci öncesi haftalardır iş yerlerinde, meydanlarda konfederasyonumuz KESK ile birlikte taleplerimizi dile getiriyoruz. Elbette emekçilerin bu sarı sendika yüklerinden kurtulması lazım ve mücadeleci sendikalarda örgütlenmesi lazım. Fakat işyerlerindeki baskı ortamı ve emekçiler yaşadığı kaygı nedeniyle zorunlu olarak buralarda örgütlenmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Onlara da çağrımız şudur. Gelin tüm kaygılarınızı bir tarafa bırakıp şatafat içinde yaşayarak emekçi sınıfının sorunlarından uzaklaşan ve çözmek için çaba harcamayan sendikalardan vazgeçin. Tek kurtuluşumuz ve haklarımızı almanın yegane yolu, birlikte örgütlenmek ve mücadele etmektir.
Birlikte örgütlenirsek, birlikte kazanacağız!