“Ceza” Yönetmeliğine Karşı “Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Vazgeçmiyoruz” Mitingi İzmir’de Gerçekleştirildi

Facebook
Twitter
WhatsApp

İzmir Sağlık Platformu, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilmesi talebiyle 4 Aralık 2021 tarihinde Gündoğdu Meydanı’nda “Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Vazgeçmiyoruz!” mitingi gerçekleştirdi.

İzmir Sağlık Platformunu oluşturan İzmir Şubemiz, İzmir Tabip Odası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik Dayanışma Sendikası (BDS) İzmir Şube, Genel Sağlık- İş Sendikası İzmir Şube, İzmir Aile Hekimleri Derneği (İZAHED), İzmir Aile Sağlığı Çalışanları Derneği (İZASED) ile Türkiye Aile Hekimliği Uzmanlık Derneği (TAHUD) tarafından düzenlenen mitinge, Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım ve bölge şube/temsilciliklerimizin yanı sıra Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyeleri de katıldı.

Mitingde konuşan Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım, pandemide ağır iş yüküyle çalışan ASM emekçilerinin yönetmelikle “cezalandırılmaya” çalışıldığına vurgu yaparak, “Yönetmeliğin ilk yayınlandığı günden beri mücadelemizi sürdürüyoruz. İnsanca çalışma koşullarında özlük haklarımız ve ödemelerimiz gaspedilmeden, sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Dayanaksız ve keyfi yaptırımlar getiren, birinci basamakta çalışan sağlık emekçilerinin taleplerini karşılamayan sözleşme tüm maddeleriyle derhal geri çekilsin. İş güvencesini tamamen ortadan kaldıran, ücretleri ve kazanılmış hakları gasp eden, görüş ve düşünce açıklama özgürlüğüne yasak getiren ‘ceza’ yönetmeliği geri çekilinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi

TTB Merkez Konseyi Üyesi Kazım Doğan Eroğulları ise “‘Emek Bizim Söz Bizim’ diyerek Türkiye’deki tüm sağlık emekçilerini ziyaret ettik. Gördük ki sorunlarımız dağ gibi, ancak buradaki irade sorunları üreten hastalıklı zihniyetten daha güçlü. Biz burada umudu, dayanışmayı görüyoruz. Umut ve dayanışma hepimize iyi gelecek. Umudumuz, dayanışmamız Sağlık Bakanlığını da tedavi edecek. Bu ‘ceza yönetmeliği’ni Sağlık Bakanlığına iade edeceğiz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz” diye konuştu.

İzmir Sağlık Platformu adına ortak açıklamayı İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Çamlı şöyle konuştu: “Değerli Arkadaşlar, zor bir dönemden geçiyoruz. Bir yanda iyi yönetilemeyen pandeminin, uzamış dördüncü pikinde her gün 200’e yakın vatandaşımızı önlenebilir bir hastalıktan kaybederken, bir yandan ülke tarihinin en büyük ekonomik ve siyasal krizlerinden birini yaşıyoruz. Bilindiği üzere yaklaşık yirmi yıl önce uygulamaya sokulan “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile sağlık bir insan hakkı olmaktan çıkarılıp bir ticari faaliyet haline getirilmiştir. Sağlık artık alınıp satılan bir meta olmuştur. Sağlık kuruluşlarını işletmeye, hastaları müşteriye, sağlık emekçilerini ücretli köleye dönüştüren Sağlıkta Dönüşüm Programı ile gelinen aşamada sağlık sistemi her basamakta ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Pandemi sürecinde Sağlıkta Dönüşüm Politikalarının toplum sağlığı açısından nasıl bir felakete yol açabileceğini acı faturalar ödeyerek gördük. Etkin bir birinci basamak ve koruyucu sağlık hizmeti uygulaması olmadan, toplum sağlığını öncelemeden, sürdürülen sağlık politikalarının başarılı olabilmesi mümkün değildir. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile tedavi edici hekimliğe büyük önem verilip, beş yıldızlı otel standartında şehir hastaneleri yapılırken koruyucu sağlık hizmetleri ihmal edilmiş, birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı gereksinimlerine göre organize edilememiştir. Kervan yolda düzülür mantığıyla masa başında alınan, saha gerçeğinden kopuk kararlar, angaryalar ya da hak kayıplarına yol açan yönetmeliklerle ortaya çıkan karmaşanın yükü ve sorumluluğu aile sağlığı merkezi çalışanlarının omuzlarına yüklenmeye çalışılmıştır. Pandeminin başından beri tüm sağlık çalışanları gibi özveri ile yaşamlarını riske atarak hizmet vermeye çalışan Aile Sağlığı Merkezi çalışanları kötü yönetilen bir pandeminin yükünü taşımaktan artık tükendiler. Uygunsuz fiziki koşullarda kamusal sağlık hizmeti vermeye zorlanan Aile Sağlığı Merkezi çalışanları pandemide korunmadılar. Kişisel koruyucu ekipmanlarını bile kendileri sağlamak zorunda kaldılar. Esnek çalışma modeli tüm kamu personelinde uygulanırken aile hekimlerine ve aile sağlığı çalışanlarına uygulanmadı. Aile hekimleri arasında kronik hastalığı olanlar ve gebelere idari izin verilmedi. Salgında hasta oldular .Aile hekimleri Kovid19’a yakalanınca maaşları kesildi.. Kaybettiğimiz onlarca arkadaşımız oldu. Onları saygıyla anıyoruz. Ama hala kovid meslek hastalığı sayılmadı. Zaman zaman alkışlandılar. Ek ödeme müjdeleri verildi. Ama bunlar ya gerçekleşmedi ya da şarta bağlı komik ve adaletsiz ödemeler ile karşılaştılar. Geçtiğimiz günlerde Sağlık bütçe görüşmeleri sırasında tüm sağlık emekçilerini eşitlikle kapsamayan, kamuda görev yapan hekimlerin dışındaki hekim ve sağlık emekçilerini görmeyen bir düzenleme TBMM gündemine geldi. Üniversiteler, aile sağlığı merkezlerindeki ve BAĞ-KUR, SSK’lı hekimlerle birlikte diğer tüm sağlık çalışanlarını kapsam dışında bırakan, emekli hekimler arasındaki eşitsizliği derinleştiren bu düzenleme adaletsizdir. Hekimi, hemşiresi, temizlik işçisiyle sağlık bir ekip işidir. Sağlık hizmetleri kolektif bir emeğin sonucunda sunulmaktadır. Sağlık emekçilerinin her biri yaptıkları işler bakımından kritik önemdedir. Tüm toplum da olduğu gibi, sağlık emekçilerinin de ekonomik krizin etkilerini yoğun olarak hissettikleri bir dönemde tüm sağlık emekçilerine insanca yaşayacak emekliliğe yansıyan temel bir ücret talep ediyoruz. İktidarın iş barışını bozan, adaletsiz ücretlendirme ve ayrıştırıcı uygulamalarını kabul etmiyoruz. Aile Sağlığı Merkezi çalışanları yıllar boyu yaşadıkları tüm hak kayıplarına, artan iş yüklerine ve yaşadıkları motivasyon kaybı ve tükenmişliklere rağmen işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışarak, sabırla beklediler. Uzun zamandır masada olan önceki dönemlerde yaşanan hak kayıplarını gidereceği vaat edilen, aile hekimliği ödeme ve sözleşme yönetmeliği, 30.06.2021 tarihinde yayınlandı. Özlük haklarının düzeltileceği, maddi kayıplarının giderileceği, çalışma koşullarının iyileştirecek ve Türkiye’deki birinci basamak hizmetini daha etkin ve kaliteli bir seviyeye ulaşmasını sağlayacak yönetmeliği beklerken aile sağlığı merkezi çalışanları emeklerinin hiçe sayıldığı, iş güvencelerinin ellerinden alındığı ceza yönetmeliği olmanın ötesine geçemeyen yönetmelikle karşı karşıya kaldılar. Beklenti ve taleplerinin karşılanması bir yana, bir öncekinden daha da kötü bir düzenleme yapılmış, adeta sağlık emekçileriyle dalga geçilmişti. Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nde aile hekimleri üzerindeki baskısını artıran, iş güvenliğini ortadan kaldıran, birçok özlük haklarını yok sayan birçok taraf var. Yönetmelik değişikliği ile aile hekimliği çalışanlarının statüsü, il sağlık müdürlüklerine bağlı kölelik sistemine taşınmıştır. Yönetmelik ekinde ihtar uygulanacak 40 fiil sıralandı. Herhangi bir fiilin ikinci ve devam eden ihlallerinde, ihtar puanı iki kat olarak uygulanacak. Sağlık il müdürlüklerinin kuracağı komisyonlar, ilgili ihtar cetvelindeki fiillerden 5 kez ihtar puanı verilmesi veya toplamda 150 ve üzerinde ihtar puanına ulaşılması halinde aile hekim ve hemşirelerin sözleşmeleri feshedilebilecek. Aile hekimliği uygulamasında iş güvencesi bu yönetmelikle sona ermiştir. Bu yönetmelikle aile hekimlerinin görevleriyle ilgili olarak basına demeç vermesi, sosyal medya paylaşımı yapması, tweet atması durumunda 50 ihtar puanı ile cezalandırılacağı, bunun iki kez tekrarlanması durumunda ise sözleşmenin fesih edileceği anlaşılmaktadır. Ceza puanı listesinde en ağır suçlar olan sahte evrak düzenlemek, işe alkollü gelmekle aynı ceza puanı öngörülmüş bu eylem için. Verilerin şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmadığı pandemide, sahadan elde edilen verilerin paylaşımlarıyla ortaya çıkan gerçeklerin Sağlık Bakanlığı’nda yarattığı rahatsızlığın bu cezaların verilmesine neden olduğu aşikardır. Kişilerin aile hekimleri hakkında suçlamalarda bulunması ve bu durumun iki kez yaşanması durumunda sözleşme fesihlerinin gerçekleşebilecek olması büyük bir tehdittir. Bu hekimin mesleğini özgürce yapabilmesine engel olacak akıldışı bir karardır. Aile hekiminin kendi hakkını savunmasını engelleyecek kararlar alınmıştır. İl Sağlık Müdürlükleri hem soruşturma başlatıyor, hem ceza veriyor, hem sözleşme feshi yapıyor. Bunlara itirazlar da yine İl Sağlık Müdürlüğüne yapılıyor. “Soruşturmaları istediğim gibi açar, ilde soruşturma yetmezse bakanlık müfettişi görevlendiririm. Dilersem de seni işten atarım. Bir de soruşturma sırasında seni 4 aya kadar açığa alabilirim. Bu sürede zarfında ödeme yapmam!” denilmektedir. Bir bakıma yargısız infaza izin veren, Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarının geleceklerini yöneticilerin insafına bırakan bir yönetmeliktir. Aile hekiminin şiddete uğradığında kendini savunması bile cezai yaptırıma eklenmiştir. Bunu dışında ucu açık iş tanımları eklenmiş. Kronik hastalık takipleri ve izlemleriyle aslında pozitif performansmış gibi yansıtılıp ama imkânsız bir izlem şekliyle aile hekimlerine negatif olarak yansıyacak olan bir ödeme kısmı var. Aile hekimleri tabii ki kronik hastalarını takip edecekler ama sahanın gerçeklerinden kopuk, yerine getirilmesi pratik olarak mümkün olmayan, kısacası imkansızın başarılması istenmiş. Bir işin ne kadar sürede yapılacağını, bir gün içinde ne kadar sayıda hastaya bakılabileceğini hesaplamamış gözüküyorlar. Günlük mesai saatlerinin tamamının harcanmasına rağmen istenilen oranda yapılamayacak kronik hastalık izlemleri nedeniyle %10 a varan gelir kaybına neden olabilecek maddeler içeriyor Entegre hastanede çalışan aile hekimliği çalışanları 2 yıllık sözleşme süresince 5 kez nöbete mazeretli veya mazeretsiz gitmediği zaman iş akdi sona ermesi var! Mazeretin yok sayıldığı bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Kişi hasta olamaz, yakını vefat edemez, çocuğu hasta olamaz. Yeni çıkan yönetmelikle cezaevinde çalışan aile hekimlerinin gider ödemeleri yüzde 80 düşürülerek, ellerine geçen ücret azaltılmıştır. Zor şartlarda, zor bir görevi yerine getiren aile hekimlerinin bu şekilde adeta cezalandırılması üzüntü vericidir. Yönetmeliğin neresinden tutsak kabul edilebilecek bir taraf yok. Baktığımızda Aile Hekimliği Sistemi uygulamaya geçtiğinden bu yana Aile Hekimliği Çalışanları hem özlük hakları, hem elde edilen gelir konusunda maalesef hep geriye gitmiştir. Sürekli eklenen görevlere rağmen gelir kayıpları giderek artmaktadır. Verileceği belirtilen ek ödemeler konusunda da yine kamuoyuna herkese verildiği algısı yapılmış ancak ödemeler için birçok şart konarak ek ödemelerin Aile Hekimliği Çalışanlarına ödenmemesi için Sağlık Bakanlığımız elinden geleni yapmıştır. Kamu dışından gelip sözleşme imzalayan arkadaşlarımızın birçok özlük hakkı yok sayılmakta, kıdem tazminatları verilmemekte ve aile sağlığı çalışanı arkadaşlarımıza hiçbir şekilde yer değişikliği hakkı verilmemektedir. İş yükünü ölçüsüz şekilde artıran, gelir kaybına sebep olan, aile hekimlerini susturan, ‘ceza sözleşmesi’ olarak nitelendirilen bu yönetmeliği asla kabul etmeyeceklerini açıklayan Aile Sağlığı Merkezi çalışanları tüm ülkede değişik etkinlikleri ve eylemleri hayata geçirdiler. Önce basın açıklamaları, sonra toplu iş bırakmalar hayata geçirildi. Sonrasında Ankara’da İstanbul’da büyük katılımlı mitingler, basın açıklamaları gerçekleştirildi. Hekimin mesleğini özgürce yapabilmesine engel olacak akıldışı bir kararı ifade özgürlüğünü kısıtlayan bu zihniyeti ret ettiklerini dile getirdiler. Aile hekimliği Sistemindeki birçok yanlışa, yetersiz mekân, yetersiz personel ve yetersiz ekipmana rağmen mesleğinin gereklerini en iyi şekilde yapan aile hekimliği çalışanlarının anlamsız cezalar ve ölçüsüz iş yükü artışları içeren bu ceza yönetmeliğini hak etmediğini açıkladılar. Hukuki süreçleri başlattılar. Ancak sahada çalışan aile sağlığı merkezi çalışanlarının düşüncelerini önemsemeyen, alınan karar ya da çıkartılan yönetmelikler için görüşlerini sormayan, her şeyi tepeden, “ben bilirim!” anlayışıyla götürmek isteyen ve her geçen gün aile hekimliği sistemini içinden çıkılmaz hale getiren yöneticiler, aile sağlığı merkezi çalışanlarının bu itirazlarını görmezden gelmeyi sürdürüyorlar. Buradan bir kere daha seslenmek istiyoruz. SUSMAYACAĞIZ! Yönetemediğiniz pandemide gerçekleri saklamanıza izin vermeyeceğiz. Hakikatleri tüm yasaklamalarınıza rağmen halkımızla paylaşmayı sürdüreceğiz. Salgını algılarla yönetme çabalarınıza izin vermeyeceğiz. Toplumun sağlık hakkı ve sağlık çalışanlarının hakları konusunda mücadelemizi sürdüreceğiz. KORKMUYORUZ! Aile sağlığı merkezi çalışanlarının aleyhine değişen yönetmeliklerle, kanuni dayanağı olmayan ihtar puanı cetveline göre verilen keyfi ceza uygulamalarınızı reddediyoruz! Sözleşme fesihlerini kolaylaştıran yönetmeliklerle yaratmaya çalıştığınız korku iklimi bizi yıldırmayacak. Tehditler, baskılar, mobbingler bize geri adım attırmayacak. VAZGEÇMİYORUZ! Yönetmeliğin ilk yayınlandığı günden beri mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu konuda eylem süreçleri kesintisiz devam ediyor ve edecek. Giderek çoğalıyoruz, dayanışmamız büyüyor. Bu ceza yönetmeliği geri çekilinceye kadar mücadelemizi yan yana omuz omuza sürdürme kararlığındayız. İnsanca çalışma koşullarında, özlük haklarımız ve ödemelerimiz gaspedilmeden, mesleğimiz itibarsızlaştırılmadan, emeğimiz değersizleştirilmeden sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Bugün için talebimiz çok net. Ceza sistemini ağırlaştıran, sözleşme feshini kolaylaştıran, dayanaksız ve keyfi yaptırımlar getiren, birinci basamakta çalışan sağlık emekçilerinin taleplerini karşılamayan sözleşme, tüm maddeleriyle derhal geri çekilsin! İş güvencesini tamamen ortadan kaldıran, ücretleri ve kazanılmış hakları gasp eden, görüş ve düşünce açıklama özgürlüğüne yasak getiren ‘ceza yönetmeliğine’ karşı mücadelemiz yönetmelik geri çekilene dek sürdürülecektir. Mesleğimize, emeğimize, geleceğimize sahip çıkacağız.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]