İzmir Şubemiz, DEÜ Asistan Hekim İnisiyatifi, Eğitim Sen 3 No’lu Şube, İzmir Tabip Odası, Demokratik Sağlık-Sen, Tez Koop İş Sendikası, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası ve Türk Sağlık Sen İzmir Şubeleri, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde gelirlerdeki azalma gerekçe gösterilerek ek ödemelerden yüzde 20 kesinti yapılmasına karşı yapılan eylemlere karşılık Başhekimliğin emekçilerle görüşmeyi reddederek, sağlık emekçileri üzerinde baskı oluşturmasını ve savunma yazısı istemesini protesto etti.

Yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi sağlık çalışanları olarak 15 Haziran Pazartesi günü hastanemizde temsilcilikleri bulunan 10 farklı kurum ve sendika tarafından ortak bir basın açıklaması yapılmıştır. Basın açıklaması özetle; “Tasarruf yapılması gerektiğinde ilk yapılan çalışanların ücretlerinde kesintiye gitmek olmaktadır. 4D’li personelden yapılan kesintiler de, şua izinlerinde radyoloji çalışanlarının ücret kesintisine uğraması da, vaad edildiği halde sürekli geciktirilen ve adaletsizliği ile çalışma barışımızı bozan pandemi ek ödemeleri de hep aynı sebeple karşımıza çıkmaktadır. Pandemi süreci hali hazırda var olan sorunları artırırken, yönetim kadrosuna ulaşamamak sorun ve taleplerimizi ifade edememek de biz hastane çalışanlarını giderek zorlaşan şartlarda çalışmaya itmiştir.”  denerek talepler ifade edilmiş; başhekimlikten görüşme talep edilmiş ancak olumlu ya da olumsuz bir yanıt alınamamıştır. Ortak mücadele çağrısı yapan kurum ve sendika temsilcileri başhekimliğe giderek yüz yüze görüşme talebinde bulunup randevu dilekçelerinin yanıtını sorduğunda ise olumsuz yanıt almıştır. 16 Haziran Salı günü bir kez daha başhekimlik ile görüşmeler yapılamaması nedeniyle, 17 Haziran Çarşamba günü yeniden ortak çağrı yapılmış ve hastane yönetiminin bu tavrı protesto edilmiştir. Ancak hastane bahçesinde toplanan Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi çalışanları sürece dair başhekimlikten açıklama beklerken, sadece hastane güvenlik personelleri ve hastane polisleri değil Balçova Emniyet Müdürlüğü tarafından engellenmiş; kurum ve sendika temsilcilerine ve çalışanlara suç işledikleri iddia edilerek dağılınması istenmiştir. Akşam saatlerinde ise görüşme taleplerimizi görmezden gelen başhekimlik basına ve kamuoyuna sosyal medyadan yanıt vermiştir. Yapılanın kesinti değil; düzenleme olduğu beyan edilmiş ve grev söylemleriyle tehditkar ifadeler kullanılarak bir kez daha çalışanlar yok sayılmıştır. Bu açıklamada belirtilen grev yasağımız ise doğruları yansıtmamaktadır. Sağlık çalışanlarının grev hakkı mahkemelerce tanınmış yasal bir haktır. Bilinmelidir ki bizler işçi memur ayrımı yapmadan oluşturduğumuz bu birlikte hepimiz aynı iş kolunda çalışmaktayız ve taleplerimiz ortaktır. Sendikasının çağrısıyla basın açıklamalarına katılarak kendi taleplerini dile getiren her hangi bir sağlık çalışanına soruşturma açılması durumunda bizler yine ortak mücadelemizi sürdüreceğimizi de ilan ediyoruz. Bir kez daha basına ve kamuoyuna duyurmak isteriz ki; biz hastane çalışanları olarak her şeyden önce anayasanın 25. ve 26. Maddeleri kapsamında ifade özgürlüğü hakkımızı kullandık. Sendikal örgütlenmeye dair hukuki dayanaklara gelirsek; Sendikalara ilişkin haklar Anayasanın “Sosyal ve Ekonomik Haklar” kısmında düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasanın 51-54’ncü maddeleri ve TBMM tarafından usulüne uygun olarak onaylanan ve yayınlanan Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu ve üstün hukuk kuralları olarak uygulanması gereken konuya ilişkin uluslararası sözleşmeler Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri Avrupa Sözleşmeleri Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmeleridir. Örgütlenme, sendika kurma ve sendikalara üye olma konusunda uluslararası sözleşmelerde yer alan ve Anayasanın 90’ncı maddesi gereği, kanunlarla çatışan hükümler taşıması halinde kanunları etkisiz kılan, hükümlerinin doğrudan uygulanması zorunlu olan sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde varılacak sonuç şudur: Kamuda çalıştırılan herkesin sendika kurma ve kurulmuş sendikalara üye olma, sendikal faaliyette bulunma hakkı vardır. Sözleşme hükümleri uyarınca kamu görevlisi kamuda çalışan herkestir. (151 sayılı sözleşme madde 1/1) Bu haklara saygılı davranmak ve sendikaların işleyişine hukuka aykırı müdahaleden sakınmak işveren için hukuksal bir yükümlülüktür. Kamu görevlilerinin, sendikalarının aldığı kararlar doğrultusunda toplu eylem hakkına sahip oldukları;   uluslararası sözleşmelerde,   insan hakları sözleşmelerinde,  Anayasa ve mahkeme kararlarında hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde tanınmıştır. Bu konuda çok sayıda AİHM, Danıştay ve idari yargı kararı bulunmaktadır. Bu yükümlülüğe aykırı olarak sendikal faaliyeti soruşturma, ceza tehdidi vb. şekillerde baskı altına almaya yönelik davranışlar işveren bakımından 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 118’nci maddesinde tanımlanan “sendikal hakların kullanılmasını engelleme” suçunu oluşturur.  Bu nedenle biz aşağıda adı yazılı olan kurum ve sendikalar olarak yaptığımız eylemlerin hiç birisinin yasa dışı sayılamayacağı gibi yapılan engellemelerin suç teşkil etmekte olduğunu basına ve kamuoyuna duyuruyoruz. Pandemi koşullarında yetersiz personel ile zor koşullarda, fedakarlıkla çalışan sağlık çalışanlarının en temel hak taleplerini ifade etmek için hastane yönetiminden muhatap bulamamasını, çalışanların temsilcileri olan kurum ve sendika temsilcilerinin başhekimlikle görüştürülmemesini asla kabul etmiyoruz.

(alfabetik sırayla)

DEÜ Asistan Hekim İnisiyatifi,

Demokratik Sağlık Sen,

Eğitim Sen 3 No’lu Şube,

İzmir Tabip Odası,

SES,

Tez Koop İş Sendikası,

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası,

Türk Sağlık Sen”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×