Urfa Şubemiz, Urfa Tabip Odası, Urfa Demokratik Hekim Girişimi, Urfa Şube Öğrenci Komisyonumuz ve Urfa Tabip Odası Tıp Öğrencileri Kolu, Covid-19 salgını ve Urfa’daki duruma ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Tüm dünyada etkili olan Covid-19 salgını ülkemizde görülmeye başladığı tarihten itibaren önleyici ve tedavi edici sağlık hizmetleri verilmeye başlanmış, ancak bu süreçte sağlık alanında yaşanan pek çok eksikliğin yaşandığı gözlenmiştir. Bununla birlikte sağlık emekçilerinin fedakârca ve kahramanca çalışmaları sayesinde başarı hikâyeleri yazılmış ve yapılan bu fedakârlıklar sayesinde halen hizmetler verilmeye devam edilmektedir. Sağlık emekçilerinin pandemi sürecinde olağanüstü koşullarda çalışmaları beraberinde sağlık emekçilerinin çalışma süreleri ve iş yükünün artmış olmasına rağmen sağlık çalışanlarının ücretlerinde reel bir değişikliğe gidilmemiştir. Uygulanan bu sağlık sistemi ve çalışma rejimi sağlık emekçilerini sağlığını tehdit etmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından her gün açıklanan salgın hastalık verileri içinde kaç sağlık çalışanın hastalandığına, hastalık nedeniyle yaşamını yitirdiğine ya da iyileştiğine ilişkin bilgiler hala açıklanmamıştır. Yapılan bu kısıtlamalar toplumun bilgi alma hakkına yönelik ihlaller oluşturmakla beraber, toplumda verilerin gizlendiği algısı oluşturmaktadır.  Pandemi sürecinde 10 binin üzerinde sağlık emekçisinin enfekte olduğu ayrıca 40 üzerinde sağlık emekçisinin hayatını kaybettiği bilinmektedir. Sağlık emekçilerinin çok yüksek oranda pozitif çıkmasında nedenleri arasında yeterli kişisel koruyucu ekipman sağlanmaması, sağlık emekçisi sayısının ihtiyacı karşılayacak şekilde artırılmaması, sağlık emekçilerine rutin test yapılmaması, iş yükünün fazla olması gibi uygulamalar büyük rol oynamıştır. Sağlık emekçi sayısı azlığı nedeniyle idari izinli olması gereken sağlıkçılara izin verilmemiştir. Ayrıca Covid-19 tanılı ve temaslı sağlık emekçilerini bir şekilde çalıştırmaya devam ettirmek için sürekli algoritmaları değiştirme yollarına gidilmiştir. Bu durum sağlık çalışanlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Ülkede farklı bölgelerinde ciddi vaka artışları kaydedilmesine rağmen 1 Haziran 2020 itibariyle ülke genelinde normalleşme adımları atılmaya başlanmıştır. Kademeli normalleşme süreci bölgelerdeki vaka sayıları göz ardı edilerek uygulanmaya başlanmış bu durumun pandeminin bu bölgelerde daha da hızlanmasına sebep olmuştur. Toplu taşımada tam kapasiteli hizmet verilmeye geçilmesi, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterli derecede almayan iş yerlerinde fiziksel mesafe uyumunun sağlanamaması, uygun ve yeterli maske, el dezenfektanı olanaklarının olmaması, enfekte olma olasılığını ve salgını büyütüp yayma potansiyeli taşımaktadır.  Açıklanan tedbirler sahadaki gerçeklikle uyuşmamakta, sanki salgının bittiği mesajı verilmektedir. Hasta olduğunu bile bilmeyen yüz binler, riskli gruplara da hastalığı yayma potansiyelinin yüksek olduğu bilinmektedir. Kronik hastalar, yaşlılara ve bağışıklığı zayıflamış insanlara hastalığı bulaştırma oldukça ciddi sonuçlara yol açacağı öngörülmelidir. İlimiz büyükşehir statüsünde olup 2 milyon ’un üzerinde nüfusa sahiptir. Nüfusun fazla olması pandemi sürecinde alınması gereken tedbirlerin daha da dikkatli uygulanmasını gerektirmektedir. Urfa’da ilk günden beri günlük test sayıları ve vaka sayıları şeffaf olarak açıklanmamıştır. İlimizdeki gerçek vaka sayılarının verilmemesinden dolayı alınan tedbirlerin yeterliliği konusunda değerlendirme yapmamızın önüne geçilmiş olup, Pandeminin yayılmasına yönelik endişemizi arttırmaktır. Tespit edilmeyen her vakanın hem kendisi hem de toplum açısından risk taşıdığı bilinen bir gerçek. Bu anlamda sağlık sisteminin her vakayı tespit edebilme, izole edebilme, tedavi edebilme, her temaslı kişiyi izleyebilme ve karantinaya alabilmenin yöntemi de elbette ki yaygın test yapmaktan geçiyor. Oysa ilimizde yeterli testin yapılıp yapılmadığı konusunda kamuoyuyla bilgi paylaşımı yapılmamıştır. Bu durum yapılan testlerin yeterli olup olmadığına dair şüphelerimizi artırmaktadır. Toplum sağlığı ve Sağlık çalışanlarının sağılığını önemsediğimizden dolayı bu endişeleri yaşamaktayız. İlimizdeki vaka sayıları her geçen gün artmaya devam etmesiyle hastanelerde de yatan hasta sayılarına direk yansımakta, bu durum sağlık çalışanlarının iş yükü ile beraber riskinin de artmasına sebep olmaktadır. Hastanelerde başlanan randevu uygulaması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmekle beraber performans sistemine tabii olan sağlık çalışanlarının gelirinde ciddi kayba sebep olmaktadır. Pandemi sürecinde performans gelirleri hekimler arasında adaletsiz bir şekilde dağıtımı yapılmış olsa da diğer sağlık çalışanlarına nerdeyse hiç ek ödeme yapılmamıştır. Bu durum yıllardır performans sisteminin yarattığı iş barışını bozan, çalışanlar arasında gelir adaletsizliği sebep olan, toplumun sağlığını olumsuz etkileyen bir uygulama olduğu konusundaki haklılığımızı göstermektedir.  Son dönemde hastanelerde ciddi oranda sağlık çalışanlarının enfekte olduğunu aldığımız bilgiler ve basın, sosyal medyada yoluyla da öğrenmekteyiz. Sağlık çalışanlarının sağlığı korunmadığı müddetçe toplum sağlığını korunamayacağı bir gerçektedir. Aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının takipli hastalarında herhangi bir azalma olmamasına ve riskin azalmamasına rağmen normalleşme süreci sonrasında ilk iş olarak mesai denetimlerine ve rutin denetimlere başlanmıştır. Bu tür denetimlerin pandemiye nasıl bir katkısı olacağı düşündürücüdür.  Ülkede Covid ile mücadele sürecinde en ön saflarda yer alan Aile hekimleri ve Aile sağlığı çalışanları hiçbir ek ödeme yapılmamasıyla birlikte pandemi sürecinde ek işler verilmiştir. Filyasyon sürecinde hastaların evde izlemleri yapılmış her gün hastaların durumları telefon yoluyla sorgulanmıştır. Fakat filiyasyonda herhangi bilimsel bir yönü olmayan 65 yaş üstü hastaların şehir değişikliklerinde dahi 14 gün evde izlenmeleri istenmiştir.  Hastanelerde Mhrs dışı hasta kabulünün olmaması aile hekimliklerinde poliklinik hasta sayılarında artışa yol açmıştır. Bunun önüne geçilmesi ve salgın açısından riskin azaltılması adına ASM’lerin de randevu sistemine geçirilmesi gerekmektedir. Mevcut artmış iş yüküne ek olarak bir de ilköğretim 1. Ve 8. sınıf aşılarının aile hekimliklerinde uygulanma kararı alınmıştır. Birinci basamağın güçlendirilmesi adına personel desteği sunmadan bu uygulamaların hayata geçirilmesi uygun değildir. Yapılan düzenlemeler ASM çalışanlarına emek sömürüsüne dönüşmüştür. Bu kapsamda sağlık çalışanlarının korumak adına tüm sağlık emekçilerine test yapılmalıdır. Birinci Basamak ’ta, ASM’lerde aşamalı randevulu sisteme geçilerek hem hasta mağduriyeti azaltılmalı hem de gereksiz iş yükü önlenmelidir. Adaletsiz dağıtılan veya hiç dağıtılmayan ek ödeme kalemleri yeniden ve tavandan olacak şekilde düzeltilerek performans ödemelerinde adalet sağlanmalıdır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin her türlü hastalık riskini azaltacak önlemler ivedilikle eksiksiz olarak devam etmelidir. Türkiye’de sağlık emekçileri olarak bulunduğumuz her yerde taleplerimiz ve haklarımız için mücadeleye devam ediyoruz. Bulunduğumuz her yer de salgın sürecinde ve sonrasında haklarımız ile beraber taleplerimiz için de mücadeleye devam edeceğiz.”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]