Birleşmiş Milletlerin (BM) 1992 yılında aldığı bir kararla her yıl 3 Aralık günü, “Uluslararası Dünya Engelliler Günü” olarak ilan edilmiştir.

BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmesine (BMEHS) göre engellilik kavramı  “diğer bireylerle eşit koşullar altında topluma tam ve etkin bir şekilde katılımlarının önünde engel teşkil eden uzun süreli fiziksel, zihinsel, düşünsel ya da algısal bozukluğu bulunan kişileri içermektedir” denilerek engellilikte asıl meselenin toplumsal hayata katılımın önünü tıkayan toplumsal sorunlar olduğu açık bir biçimde ifade edilmektedir.

Ne yazık ki, ülkemizde sözleşmenin aksine engellileri “korunmaya ve yardıma muhtaç kişiler” olarak tarif eden bir yasal düzenleme mevcuttur.

Yine ülkemizin BMEHS’ye imza ve onay süreci 28.10.2009 tarihinde tamamlanmış olmasına rağmen sözleşmeye ek ihtiyari protokolün onaylanması ve iç hukuka aktarılması konusunda gerekli düzenlemelerin yapılmaması da engellilere yönelik ayrımcılık ve toplumsal dışlamanın sonlanmasını engellemektedir.

UNESCO’nun verilerine göre ülkemizde nüfusun yüzde 15’inin engelli olduğu ifade edilmektedir. Engelli yurttaşlarımızın büyük bir kısmının eğitim ve istihdam başta olmak üzere sosyal, ekonomik ve kültürel yaşama katılma sorunlarının büyük bölümü hala çözüme kavuşturulabilmiş değildir. Engellilerin önemli bir bölümü kendi başına ihtiyaçlarını giderememekte, aile bireylerine bağlı ve bakıma muhtaç şekilde yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Türkiye’de başta eğitim kurumları olmak üzere, genel ve yerel hizmetlerin planlanması ve yürütülmesi aşamalarında engelli yurttaşların koşulları ve ihtiyaçları genellikle dikkate alınmamaktadır.

Ülkemizde, sağlık ve sosyal güvenlik alanında uygulanan politikalar ile engellilerin en temel kamusal hizmetlere erişiminde oldukça önemli sorunlar yaşanmaya başlamış, engellilik oranına ilişkin düzenlemeler engellilerin mevcut haklarını geriye götürmüştür.

Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2015 yılı verilerine göre, kamuda 22 bin 553 engelli açığı bulunmaktadır. Kamuda engelli kotası doldurulmadığı gibi özel sektöre de engelli işçi çalıştırmadan kaçabilmesi için düzenlemeler getirilmiştir. Yeni ölçütler nedeniyle çok sayıda engelli istihdam kotalarından yararlanamamaktadır.

Engellilerden katkı-katılım payı alınmaya devam edildiği gibi kullandıkları tedavi edici araçlar için (protez vb.) ek ödeme yapılması gerekmektedir. Ayrıca engellilere verilen zorunlu tıbbi destek cihazları ve malzemelerinin kullanım sürelerinin uzatılması, ödeme miktarının düşürülmesi engellileri niteliksiz ürünlere yönlendirmektedir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki engellilere yönelik hizmetlerde de başta bakış açısı olmak üzere sorunlu bir yaklaşım söz konusudur. Mevcut haliyle devlet, engellilerin önündeki toplumsal sorunları çözmek yerine dar ve bireysel bir temelde kısıtlı miktarda para yardımı ile yetinmektedir. Engelli maaşının belirlenmesine ilişkin katsayıların belirlenmesinden bu maaşın sürekliliğine dek pek çok konuda sorun çözen değil sorun derinleştiren bir yaklaşım sergilenmektedir.

Evde bakım aylığı ve engelli maaşı bağlanma koşulları, evde yaşayan diğer kişilerin durumları ile ilişkilendirilerek zorlaştırılmış, sosyal yönü gözetilen ve engellilerin toplumsal hayata katılımının önünü açan hizmetler olması gereken düzeye çekilememiştir.

Sağlık ve sosyal hizmetler başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarına erişim sorunu acil bir biçimde çözülmelidir. Buralarda hem çalışanlar hem de hizmet almaya gelenler için gerekli teknik ekipman hazır bulundurulmalıdır.

Engellilere yönelik ayrımcılık, değersizleştirme ve ötekileştirme son bulmalıdır. Bu amaçla tüm kamu emekçilerine ve engelli istihdam edilen özel işyerleri başta olmak üzere tüm çalışanlara hizmet içi eğitim verilmelidir.

Kamu hizmetlerine erişimin önündeki engellere dair ciddi çalışmalar yürütülmeden engellilik meselesini tek başına para yardımı ile çözdüğünü düşünmek mantık dışı bir yaklaşım olup, engellilerin sorunlarına ilişkin kamu kurum ve kuruluşlarında acil durumlarda destek olacak birimler oluşturulmalıdır.

Engellilerin temel sorun alanları kamusal hizmetlere erişim, istihdam, yoksulluk, cinsel istismar ve şiddet olarak sıralanabilir. Bu sorunların istisnasız tümü toplumsal sorun alanlarıdır ve kamunun (hem yerel hem merkezi anlamda) stratejik yaklaşımını ve doğrudan müdahalesini gerektirmektedir.

Bu sorunların çözümüne ilişkin atılan adımların, çıkarılan yasal düzenlemelerin yetersizliği gün gibi ortadayken iktidarın yapması gerekenin tam manasıyla engellileri hak öznesi olarak görmek ve bu alanın örgütleri ile bu sorunları çözmeye dönük kapsamlı ve stratejik bir bakış açısının ortaya konulmasıdır.

3 Aralık Dünya Engelliler Gününde, engelleri aşmak için örgütlenmeli ve birlikte mücadele etmeliyiz.

Dünya Engelliler Günü, engellerin ortadan kalktığı bir gün olsun…

 

Merkez Yönetim Kurulu

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×