Sal, 28 Temmuz 2015
Bugün (28 Temmuz 2015) Mülkiyeliler Birliği’nde Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımızın MYK üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısıyla 2016-2017 TİS sürecine ilişkin taleplerimizi, eylem ve etkinlik takvimimizi açıkladık.
Basın açıklmasını Eş Genel Başkanımız Lami Özgen okudu. Açıklama aşağıdadır.
GEÇİCİ SAVAŞ HÜKÜMETİYLE GERÇEK TOPLU SÖZLEŞME OLMAZ!
ÖZGÜR TOPLU SÖZLEŞME VE GREV HAKKIMIZI İSTİYORUZ!
İnsanlarımızın kanlarının oluk oluk aktığı, Kürt sorununda bir kez daha imha ve inkâr siyasetinin devrede olduğu, üç günde binden fazla AKP muhalifinin gözaltına alındığı, tutuklandığı, yargısız infazların yaşandığı, güvenlik güçlerinin yaşamını yitirdiği, tüm demokratik eylem ve etkinliklerin fiilen yasaklandığı, muhalif basının hukuksuz şekilde engellendiği, IŞİD tehdidinin içimize kadar girdiği bir ortamda 2016-2017 yılları için toplu sözleşme görüşmelerine başlanacak!
Ve ne ilginçtir ki, özgür toplu sözleşme önünde engel olan 4688 ile ilgili değişiklik çalışmalarının olduğu 2012 yılının ilk aylarında Konfederasyonumuza yönelik operasyonların startını veren AKP, bu kez TİS sürecinde sendikamız EĞİTİM SEN’e hukuk dışı bir operasyon gerçekleştirdi. Polis operasyonlarıyla savaş politikasının faturasını ödeyecek olan emekçilerin örgütlü mücadelesine darbe indirmek ve TİS sürecinde krimanilize etmek istediler. Gözaltına alınanların hepsi serbest bırakılsa da bu kirli ve hukuk dışı baskını bu vesileyle bir kez daha kınıyor, protesto ediyoruz.
AKP gerilimi artırarak kaos ortamı yaratma ve erken seçime gitme hesaplarıyla savaş konseptine geçmiştir. Gelişmeler Cumhurbaşkanı ve AKP’nin 7 Haziran seçimleri öncesi uyguladıkları gerilim ve kaos ortamından bir kez daha medet umduklarını göstermektedir.
O zaman başaramadılar, yine başaramayacaklar. Çünkü kaynakların savaşa aktarıldığı bir ortamın bedelini ödeyecek olan emekçiler buna izin vermeyecekler, geleceklerine ve barışa sahip çıkacaklardır.
Temel taleplerimizi birazdan sizlerle paylaşacağız. Ancak öncelikle fiili sıkıyönetim altında ve geçici AKP Hükümeti ile TİS yapmanın ne kadar doğru ve gerçekçi olacağına dair Konfederasyonumuzun yaklaşımını sizlerin bilgisine sunmak istiyoruz.
AKP Hükümeti 7 Haziran’da halklarımızın iradesi ile tek başına hükümet olma vasfını yitirmiş, uyguladığı politikalar onay almamıştır. Durum böyle iken AKP’nin yaklaşık 3 milyon kamu emekçisinin, iki milyon emeklinin ve aileleriyle birlikte ortalama yirmi milyondan fazla insanın iki yıllık mali, sosyal, özlük ve demokratik haklarını belirlemek istemesi doğru değildir. Yasal olarak yetkisi olsa da meşru değildir.
“Yasa, masa, kasa vardır, TİS yapılır” iddiası yapacakları yeni satış sözleşmesine meşruiyet kazandırma dışında bir gerçekliği ifade etmemektedir. Çünkü üçü de sorunludur.
Yasa sorunludur, çünkü 4688 sayılı yasa ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası hukuk ve AİHM kararlarına aykırı içeriği ile özgür toplu sözleşme hakkı önünde engeldir.
Toplu sözleşmelerin kapsam, tarafların belirlenmesi, imza ve itiraz yetkisi, grev hakkımızı engelleyici yapısı, işlevi ve oluşumu, yerel yönetimlerle toplu sözleşmeyi engelleyen 32. Maddesi başta olmak üzere yasanın mevcut hali ile kamu emekçileri AKP’nin ve sermayenin insafına terk edilmiştir. “Her sendikanın kendi üyesinin hak ve çıkarlarını savunma” ilkesi ayaklar altına alınmıştır. Yasanın bu halini Hükümet ile birlikte hazırlayan yandaş konfederasyon üyesi olmayan yüz binlerce kamu emekçisinin iradesini gasp etmektedir.
Dolaysıyla 4688 sayılı yasa ile kamu emekçilerinin hak ve çıkarını koruyup geliştirecek gerçek bir TİS yapmak mümkün değildir.
Masa sorunludur, çünkü yüzdelik zam dışında kamu emekçilerinin mali, sosyal, özlük, demokratik hiçbir sorunu ve talebi masada konuşulmamaktadır. 2013 yılındaki TİS masasının hali ortadadır. Diğer Konfederasyonlar by-pass edilerek gizli toplantılarla satış sözleşmesi imzaladılar. Yetkili sendikamız KÜLTÜR SANAT-SEN bile devre dışı bırakıldı.
Yine kamu emekçilerine dair tüm konuların bu masada belirlenmesi gerekirken Hükümet istediği şekilde ve zamanda düzenleme yapmaktadır. Hâkim ve savcılar ile kimi askeri personele verilen zam bu duruma açık örnektir. Öte yandan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk ÇELİK de TİS maddelerini devlet kurumlarının ciddiye almadığını, gereğini yapmadığını itiraf etmiştir.
O halde uluslararası standartlara ve sözleşmelere uygun gerçek bir TİS masası kurulmalı, bunun için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Kasa sorunludur, çünkü emekçilere verilecek zam oranı çok önceden belirlenmektedir. AKP’nin hazırlayıp yayınladığı 2015-2017 Orta Vadeli Mali Plan’a (OVMP) göre 2016 için TÜFE %5, büyüme %5 öngörülmüştür. Bütçe büyüklüklerine baktığımızda 2016 için bütçenin %7 civarında artacağı, personel ödeneklerinin %8 civarında artacağı öngörülmüştür.
Yeni personel alımları düşünüldüğünde AKP’nin memurlara yapacağı maaş zam oranı şimdiden bellidir: AKP’nin hazırladığı OVMP’de 2016 ve 2017 yılları için %5 ile 7 arasındaki bir zam oranı öngörülmektedir.
Dolaysıyla şeffaf, denetlenebilir ve bütçe hakkının uygulandığı, tercihin sermayeden ve savaştan değil emekçilerden ve barıştan yana kullanıldığı halk yararına bir bütçe yapılmalı, böyle bir bütçe ile TİS masasına oturulmalıdır.
Durum bu kadar net iken, Konfederasyonumuz yeni Hükümetin ve Hükümet programının netleşmesi için TİS görüşmelerinin Eylül ya da Ekim aylarına ertelenmesini talep etmiştir. Bugüne kadar Hükümetten talebimize dair bir yanıt gelmemiştir. Ancak yandaş Konfederasyonun Genel Başkanı Hükümet sözcüsü gibi bir açıklama yapmıştır.
MEMUR SEN’in yeni Genel Başkanı açıklamasında bu talebin geçmişte de Konfederasyonumuz tarafından dile getirildiğini ancak kabul görmediğini ifade etmiştir. MEMUR SEN’in Genel Başkanı yeni seçilmiş olabilir ancak satış sözleşmesinin mükâfatı olarak milletvekili seçilen eski genel başkanına sorsaydı;2012 yılında TİS görüşmelerinin Eylül ayında yapılmasına dair her üç konfederasyonun ortak talebinin tutanak altına alındığını kendisine söylerdi!
Görüşmelerin Eylül ya da Ekim aylarına alınması talebimizi tekrarlıyoruz. Talebimizi hem iktidara hem de muhalefet partilerine ilettik, çeşitli girişimlerde bulunduk. Bu çabamız devam edecektir.
TBMM 29 Temmuz’da, yani yarın olağanüstü toplanacak. Ateşten günlerden geçtiğimiz şu ortamda meclisin yeniden tatile girmesi zaten doğru değildir. Dolaysıyla hem Meclis çalışmalarına devam etmeli hem de TİS görüşmelerinin ertelenmesine dair ek bir madde gündeme alınarak hızla Meclisten geçirilmelidir. 3 Ağustos’ta ise usulen bir araya gelinip toplantı bitirilerek yapılacak değişiklik beklenmelidir. Kaldı ki, TİS görüşmelerini devlet adına yürütecek olan geçici Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı milletvekili bile değildir!Bu vesile ile tüm tarafları kamu emekçilerinin çıkarı adına sorumlu davranmaya çağırıyoruz.
Aksi halde, MEMUR SEN bir kez daha milyonlarca kamu emekçisinin hak ve çıkarlarını peşkeş çekeceğini, yeni bir satış sözleşmesinin altına imza atacağını beyan etmiş olacaktır.
AKP hükümeti “kamu emekçilerini enflasyona ezdirmedik” söylemi ile kamuoyuna sahte bir refah algısı yaratmaya çabalamaktadır.
Oysa enflasyon, vergi artışları, büyümeden alınamayan pay ve paralı hale gelen kamu hizmetlerindeki fiyat artışları da eklendiğinde Ağustos 2013 itibariyle AKP döneminde kamu emekçilerinin reel ücretlerinde yüzde 22’lik net bir kayıp vardı.
2014 yılı için MEMUR SEN ve AKP arasındaki toplu satış sözleşmesinde en düşük memura 123 TL artışın yüzdelik karşılığı % 6,6, ortalama %5,2’dir. Ocak 2015’te enflasyon oranı %8,85 iken Haziran 2015 itibariyle yıllık enflasyon oranı %8,28 olmuştur.
Dolaysıyla en düşük maaş alan kamu emekçisinin iki yıl içerisinde enflasyon ve büyümeden alamadığı pay da dikkate alındığında en az %3’lük bir kayıp yaşamıştır.
Yani Hükümet ve memur kolu MEMUR SEN’in “en düşük maaş alan memuru TİS’ten en karlı çıkan kesim olmuştur” iddiası koca bir yalandan ibarettir.
Kaldı ki, kamu emekçileri satış sözleşmesi nedeniyle 2014 yılında enflasyon farkı hakkının gasp edilmesinin yanında; ek ders ücretleri, nöbet ücretleri, ek ödemeler, aile yardımı, çocuk parası, özel hizmet tazminatı, fazla mesai ücretlerini de alamamışlardır.
Toplamda AKP döneminde kamu emekçilerinin ortalama en az %25’lik bir kaybı vardır. Bu kaybımızın karşılanmadığı hiçbir artış oranı kamu emekçilerinin alın terinin ve emeğinin karşılığı olmayacaktır.
Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımızın tüm talepleri Devlet Personel Başkanlığı’na iletilmiş olup burada sadece bazı taleplerimizi ifade edeceğiz.
Karşılanmadığı için yıllardır tekrar ettiğimiz ve artık bir çığlığa dönüşen taleplerimiz gayet açıktır;
1)Bugün itibariyle en düşük maaş alan kamu emekçisi (13. Derecenin 1. kademesindeki hizmetli), maaş + ek ödeme olarak toplam 2323 TL almaktadır. Konfederasyonumuzun hesaplamalarına göre dört kişilik bir aile için Temmuz 2015 itibariyle kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç bu miktar 2900 TL’ye yükseltilmelidir.
2900 TL, AKP iktidarı boyunca en düşük maaş alan kamu emekçisinin reel kayıpları ve enflasyon karşısındaki maaşının erimesine denk gelen %25 artışa karşılık gelmektedir.
Bununla birlikte kamu emekçilerine kira yardımı olarak aylık 395 TL, aile/eş yardımı aylık 290 TL, çocuk yardımı 232 TL, asgari ücret tutarında yılda iki ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti ödenmelidir.
2)4688 sayılı yasa ILO NORMLARINA ve AİHM kararlarına göre düzenlenerek, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmalıdır.
3)Özelleştirilmeler durdurulmalıdır. Sözleşmeli, taşeron esnek kuralsız çalışma yasaklanmalı, 4/b, 4/c kadroya alınmalı, herkese güvenceli iş ve gelecek sağlanmalıdır.
4)Ayrımsız tüm çalışanları kapsayan yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası yapılmalı, Meslek hastalıkları tanımlanmalıdır.
5)Kamu ve özel sektör dâhil tüm çalışanların ücretlerinin asgari ücret tutarındaki kısmı vergiden muaf tutulmalı, üzerindeki miktar için vergi kesintisinin en alt sınırına sabitlenmelidir.
6)Tüm ek ödemeler emekliliğe ve emekli aylığına yansıtılmalıdır. Çalışanlara verilen promosyon tüm emeklilere de verilmelidir.
7)Anayasa Mahkemesinde kazandığımız otuz yılı aşan hizmetler için ikramiye ödenmesi kararının ilgili tarihten önce emekli olanları da kapsayacak şekilde yasal düzenleme yapılmalıdır.
8)TİS sonuçlarından etkilenen emeklilerin de toplu sözleşme masasında temsiliyeti sağlanmalıdır.
9)Kamu emekçilerine siyaset yapma yasağı kaldırılmalıdır.
10)Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı KHK ile yaratılan ücret adaletsizliği ve mağduriyetler giderilerek, aynı unvanda farklı kamu kurumlarında çalışan tüm kamu emekçilerine eşit ücret ödenmelidir.
11)Başta öğretmenler olmak üzere lisans mezunu tüm kamu emekçilerinin ek göstergeleri 3600’e, önlisans mezunu olanların 3000’e çıkarılmalı, ek gösterge adaletsizliğine son verilmelidir.
12)Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilmelidir.
13)İstihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır.
14)Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmeli, uygulayanlar hakkında etkili cezai yaptırımlar getirilmelidir.
15)En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ücretsiz nitelikli anadilinde hizmet verecek kreş ve bakımevleri açılmalıdır.
16)İdarenin kamu emekçileri üzerinde çeşitli yöntemlerle uyguladığı baskılar son bulmalı, ayrımcı politikalardan vazgeçilerek özgür örgütlenme ortamı sağlanmalıdır.
17)Kamu hizmetleri herkese parasız, eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde olmalıdır. Kamu hizmetleri işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözeterek sağlanmalıdır.
18) AKP-MEMUR SEN Toplu Satış Sözleşmesi sonucu olarak kamu emekçilerinin 2014 yılı için alamadıkları enflasyon farkından kaynaklı kaybı karşılanmalıdır.
Diğer yandan;
2012 yılından bugüne kadar gerçekleştirilen Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantılarında (KPDK) konfederasyonlar ve kamu işvereni olarak üzerinde mutabık kalmamıza, hatta yasa taslakları dahi hazırlanmasına rağmen bugüne kadar bir arpa boyu yol alınmayan;
- 2005 yılından sonra göreve başlayan personele bir derece verilmesi,
- Disiplin cezalarının affı ve yeniden düzenlenmesi
- Yardımcı hizmetler sınıfına ek gösterge verilmesi,
- 4/C’li sözleşmeli personele kadro verilmesi,
- 4/B’li ve 4/C’li hamile personele gece nöbeti ve gece vardiyası verilmemesi,
- Misafir sanatçıların iş güvencesinin sağlanması,
- Kadın istihdamının artırılmasına yönelik tedbirler alınması
Başta olmak üzere çözüme kavuşturulmayan konuların TİS masasında karara bağlanarak çözülmesini istiyoruz.
KESK olarak her zaman halktan toplanan kaynakların halk için kullanılması için mücadele sürdürdük. İşyerlerinde ve alanlarda emekçilerin temsilcisi olarak bu talebi yükselttik. Bu toplu sözleşme döneminde de kamu emekçilerinin haklarının hükümet ve yandaş konfederasyonu tarafından gasp edilmemesi için mücadeleyi yükselteceğiz.
Bu kapsamda;
1- Gücünü işyerlerinden ve örgütlü mücadeleden alan Konfederasyonumuz 29 Temmuz Çarşamba günü işyerleri önünde yapılan basın açıklamalarıyla birlikte TİS masaları kuracaktır. İşyerleri önlerinde kurulacak TİS masaları 31 Temmuz Cuma gününe kadar devam edecektir.
2- İşyerinde çalışanlara ve merkezi yerlerde halka dönük ayrı ayrı bildiriler dağıtılacaktır.
3- Kadın taleplerinin TİS masasında yok sayılmasını reddediyoruz. İşyerlerinde kadın TİS taleplerinin görünür ve etkin kılınması amacıyla işyerlerinde kurulacak TİS masalarından biri mor masa olacak ve özgün kadın taleplerimiz dillendirilecektir.
4- Toplu sözleşme görüşmelerinin başlayacağı 3 Ağustos Pazartesi günü Çalışma bakanlığı önünde yapılacak merkezi eylem için, KESK Genel Meclisi üyeleri, KESK’e bağlı sendikalarımızın şube ve temsilciliklerindeki yürütme, denetleme ve disiplin kurulu üyelerimiz başta olmak üzere tüm üyelerimiz Ankara’da olacaklardır.
Sendikalı olsun olmasın, tüm kamu emekçilerini mücadeleyi büyütmeye, geleceğimize sahip çıkmaya ve kamu emekçilerinin gerçek temsilcisi KESK etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.
KESK Yürütme Kurulu