1 Eylül 1939, birinci dünya savaşının başlangıç tarihi. Hitler faşizminin Polonya’yı işgali ile başlayan, 6 yıl süren savaşta 54 milyon insan hayatını kaybetmiş, milyonlarca insan sakat kalmış, açlık ve sefalet ise milyonlarcasını etkilemişti. İşte insanlığa büyük acılar yaşatan savaşların bir daha olmaması dileğiyle 1 Eylül “Dünya Barış Günü” olarak ilan edildi.

Savaş, başta en temel hak olan yaşama hakkını ortadan kaldırır. Doğrudan ve dolaylı olarak halk sağlığını tehdit eder. İnsanları, aileleri, toplumu, kültürleri yok eder, yok etmeyi amaçlar. Ölümlerle, sakatlıklarla, hastalıklarla halk sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkiler. İnsan hakları ihlallerinin her türlüsünü yaşatır.

Savaş yoksulları, emekçileri vurur. Savaşın en mağduru kadınlar ve çocuklardır. Kadın ve çocuklar öldürülerek toplumun geleceğini yok etmek amaçlanır. Kadınlar savaşta her türlü şiddetin, istismarın mağduru haline getirilir, savaş ganimeti olarak alınıp satılırlar. Savaş insanları yerinden yurdundan eder, göçe zorlar, sağlıksız koşularda yaşamaya mahkum eder.

Kısacası, sağlık en dar anlamda “hayatta kalma ve biyolojik bütünlüğün devamlılığı” ise, savaş her anlamda sağlığa zarar veriyor.

Bugün yine bir 1 Eylül gününde, başta Ortadoğu ve ülkemiz olmak üzere savaşın etkilerini birebir yaşadığımız günlerden geçiyoruz.

Filistin’de, Irak’ta, Suriye’de, Rojava’da, Şengal’de savaş en yakıcı hali ile devam ediyor. Emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda kan gölüne çevrilen bölgede her gün insanlık dramı yaşanıyor.

Türkiye askeri malzeme de dahil olmak üzere İsrail’in en önemli ticari partnerlerinden biri haline gelirken, ticari anlaşmalara imza atan AKP iktidarı İsrail’in Gazze’de Filistin halkına yaşattığı insanlık dramı karşısında ise timsah gözyaşları döküyor.

Bugün emperyalistlerin çıkarları uğruna çıkartılan savaşların her türlü etkisi ülkemizde de hissedilmektedir.  

IŞİD tüm dünyanın gözü önünde katliamlarına devam ederken, IŞİD adlı çeteye terörist bile diyemeyen AKP hükümeti, kendi çıkarları doğrultusunda IŞİD’e destek vermekten de geri kalmıyor.

IŞİD saldırıları sonucu başta Ezidi halkı olmak üzere binlerce insan katledilmiş, bir milyondan fazla insan da yerinden edilmiştir. Yerinden edilerek sürgüne zorlanan yüz binlerce insan bulaşıcı hastalıklar, açlık ve susuzlukla boğuşarak yaşam savaşı veriyorlar.

 

Savaştan etkilenen insanların büyük bir kısmı Suriye ve Irak’ın Türkiye sınırına yakın bölgelerinde, bir kısmı ise ülkemizde Şırnak, Diyarbakır, Batman, Mardin, Silopi gibi sınıra yakın yerleşim alanlarında geçici olarak barınmaya başlamıştır. Sağlıklı bir barınma ortamına erişim, sağlıklı suya erişim, acil sağlık hizmetlerine erişim, gıda güvenliği, temel sağlık hizmetleri, kronik hastalıkların tedavisinin sağlanması gibi pek çok alanda sorun yaşanmaktadır.

 

Bizler, sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak savaşın ve şiddetin yarattığı her türlü olumsuz etkiyi azaltmak için gerekli hizmetlerin sağlanmasında tüm gücümüzle ve gönüllü olarak yer aldık, almaya da devam edeceğiz. Bununla birlikte, savaşın sonuçları karşısında sorumluluğu olan, gerekli hizmetleri planlaması ve uygulaması gereken devlet kurumlarını da görevlerini yerine getirmeleri için uyarmaya devam edeceğiz.

Ancak biliyoruz ki, sadece savaşın yaralarını sarmaya, onarmaya çalışmak barış mücadelesi için yeterli değildir. Bu nedenle bizler, aynı zamanda savaş ve şiddetten beslenen sisteme karşı, bugün savaşları yaratanlara, savaştan çıkarı olanlara, savaşı destekleyen emperyalist güçlere, hükümetlere karşı da mücadele ediyoruz. İktidarlardan ve sermayeden eşitlik, barış ve özgürlük gelmeyeceğini bilerek, savaşsız bir dünyanın ancak kendi ellerimizle yaratılacağını bilerek savaşsız bir dünya için mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.

Savaşa hayır, barış hemen şimdi !

 

 

MERKEZ YÖNETİM KURULU

                 

 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]