Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların yok edilmesine gösterilen tepki, yaşam değerlerini savunmak için meydanlarda ve kamusal alanlarda demokratik taleplerin ortaya koyulduğu eylemler olarak devam etmiştir. Ancak Başbakan Erdoğan’ın “nefret” söylemi ile birlikte talimatları doğrultusunda artan polis şiddeti ve toplumun demokratik taleplerine karşı iktidarın olumsuz tutumu nedeniyle tüm toplumsal kesimlerin tepkisine dönüşmüştür.
Toplantı ve gösteri hakkını kullanan yurttaşlara karşı şiddet uygulayan hükümet; Gezi sorununu barışçıl yollarla çözebilme arayışındaki yasal kuruluşları “suç örgütü” olarak gösterme gayretine girişmiştir. Tüm yurtta milyonlarca kişinin katılım sağladığı bu eylemleri bir suçmuş gibi göstermek ve halkı tedirgin ederek demokratik eylemlere katılımını engellemekten başka bir şey değildir. Oysa Manisa da ki bu eylemlerde hiçbir sorun yaşanmazken 183 kişiye soruşturma açılmıştır. Bunun tek bir amacı vardır o da demokratik eylemlere halkın gözünü korkutarak katılımı aza indirgemek ve demokrasiyi yok saymaktır.
“Demokrasi ve özgürlük” taleplerini dile getiren insanlardan “intikam alma” amacıyla somut hiçbir delile dayanmayan iddianameler düzenlenmiş ve dava açılmıştır.Demokratik bir hak olan toplantı ve gösteri hakkı doğal olarak, insanların bir araya gelerek kullandığı bir haktır. Ancak ne yazık ki; tamamen hukuksuz bir şekilde açılan bu dava ile demokratik hakların kullanılması “suç” olarak tanımlanmaktadır. Gezi eylemleri esnasında toplumun taleplerine kulağını tıkayan AKP iktidarı bu davanın açılmasındaki ısrarcılığıyla; bir “suçlu” yaratarak, antidemokratik yönetim anlayışını, “kent, kültür ve çevre değerlerinin” katlini ve 17 Aralık soruşturmaları ile de gündeme gelen bu değerler üzerinden yürütülen “soygun, hırsızlık, yolsuzluk” hukuksuzluklarını örtbas etme gayretindendir.
Güvenlik güçlerinin kullandığı şiddet nedeniyle hayatını kaybeden ve/veya yaralanan yurttaşların faillerinin bulunması yerine delillerin karartılmasına dahi göz yumulurken; suç sayılabilecek herhangi bir eylemin yer almadığı, hukuki gerekçeden yoksun bir iddianame ile yasal kuruluşların temsilcileri hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlamasıyla dava açılması hukuk devleti ile bağdaşmaz. Bu dava hukuken yok hükmündedir ve Türkiye için bir demokrasi ayıbı olarak tarihe geçmiştir.
Bu vesileyle Manisa emek ve demokrasi platformu olarak; demokratik haklarını barışçı yollarla kullanan insanların hukuksuz yargılanmasını değil; Gezi sürecinde şiddet emrini veren başta Başbakan olmak üzere kamu yöneticilerinin ve bu emri uygulayanların yargılanmalarını ve adaletin yerine getirilmesinin gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Halkımızı 10 nisan da ki gezi davasında Manisa adalet sarayına ve dava sürecine müdahil olmaya çağırıyoruz.
Manisa Emek ve Demokrasi Platformu
Dönem sözcüsü SES Şube Başkanı Taner DEMİR