SALDIRILARA KARŞI DEMOKRATİK TEPKİ GÖSTERİLMELİDİR…!
Yerel seçimlerin özgür ve eşit şartlar altında geçip geçmediği seçimin sonuçlarına da yansıyacağı bilinciyle, bunun sağlanması hükümetin görev ve sorumluluk alanındadır. Ancak her gün yeni bir yolsuzluk dosyası açığa çıkan hükümet asıl görev ve sorumluluklarını bir yana bırakmış, yolsuzluk dosyalarının kapatılması telaşı içine girmiştir.
Bu siyasal atmosferde iyice sıkışan hükümet bir yandan tüm demokratik tepkileri polis şiddetiyle bastırmakta, bir yandan da şovenizmden beslenen çevrelerin linç girişimlerine göz yumarak, adeta teşvik etmektedir.
Yerel seçimler arifesinde, her gün Türkiye`nin farklı illerinden linç ve saldırı haberleri gündeme taşınıyor. Parti mitinglerine ve seçim bürolarına dönük kitlesel faşist saldırılardan, eli satırlı kişilerin üniversiteleri zapt etmek istemesine kadar, her olayın arkasında kendilerine ırkçılığı ve şiddeti ilke edinenlerin varlığı, saldırıların önceden planlanarak gerçekleştirildiği izlenimini güçlendirmektedir.
Otoriterliğin, yolsuzluğun, yalanın ve talanın tavan yaptığı bir dönemde belirtmek isteriz ki, demokrasiden, eşitlik ve özgürlükten yana olan tüm kesimler, ırkçılığa ve kışkırtılan linç kültürüne karşı ortak tavır almalı, nefret söylemlerine karşı bir arada, kardeşçe yaşamın dili olmayı sürdürmelidir.
Başta hükümet olmak üzere, devletin tüm kurumlarına yayılan dışlayıcı, ötekileştirici, nefret ve şiddet içerikli dil, toplumda derin kutuplaşmalara yol açmaktadır. AKP hükümeti çok tehlikeli sonuçlara yol açacak bu kutuplaşmadan medet ummaktadır. İzmir-Urla`da, Aksaray’da, Ordu’da ve en son Muğla-Fethiye’de seçim çalışmaları yapan HDP`lilere yönelik saldırılar, hükümetin ve Başbakan’ın yürüttüğü siyasetten bağımsız değildir.
Bu kapsamda yaşanan saldırılar, halkların kardeşliğine ve bir arada yaşama iradesine yöneliktir. Saldırıyı kınıyor, protesto ediyoruz. Seçimlerin demokratik bir ortamda geçmesi için bir an önce gerekli tedbirler alınmalıdır.
Devletin görünmez elleri tarafından korunup kollananlara karşı eşit, özgür ve demokratik bir yaşamdan yana olan herkesin yan yana gelmesi ve tekrar, tekrar sahnelenmeye çalışılan ırkçı, gerici, faşist saldırılara karşı tüm emek ve demokrasi güçlerinin ortak tepki göstermesi gerekmektedir.
Bu türden linç girişimlerinde yer alanlar, tespit edilerek yargı önüne çıkarılmalı, göz yuman, sessiz kalan güvenlik güçleri hakkında bir an önce soruşturma açılmalıdır. Bu kapsamda, demokrasiden yana olan tüm güçlerin, faşist saldırılar karşısında demokratik tepkilerini ortaya koyarak, linç kültürünü mahkûm etmelidir.
Son iki ayda çıkan kanunlar, yönetmelikler ve uygulamalarla iyice kurumsallaşan otoriterleşme, baskıdan ve şiddetten beslenen bazı odakları yeniden harekete geçirmiştir. Bu karanlık güçler, emekçilere, öğrencilere, gençlere, siyasi parti temsilcilerine doğrudan saldırılar düzenleyebilmektedir.
Bu konuda en büyük sorumluluk hükümete düşmektedir. Aksi takdirde önümüzdeki süreçte yaşanacak sıkıntıların telafisi mümkün olmayacaktır. Linç kültürünü barındıran saldırıların sorumluluğu, başta kolluk güçleri olmak üzere, bu tür olayları engellemekle yükümlü olan siyasi iktidara ait olacaktır.
SES GENEL MERKEZİ
YÖNETİM KURULU