Büro Emekçileri İnsanca Bir Yaşam Talep Etti!
Türkiye’de Onbinler İnsanca Yaşam Güvenceli İş Vergide, Ücrette Adalet İçin Grevdeydi!
Büro Emekçileri Sendikası ile Türkiye Büro Sen’in ülke genelinde gerçekleştirdiği grev büro işkolunda hayatı durdurdu.
Tüm illerde gerçekleştirilen greve on binlerce büro emekçisi katıldı. Özellikle Maliye Bakanlığı, SGK ve Adalet Bakanlığı’nda greve yoğun katılım oldu…
Eyleme katılan emekçiler Ankara’da saat 10.30’da Kızılay’da toplandı. Ulus bölgesinden sloganlarla yürüyerek gelen yaklaşık 1500 kişilik kitleyle buluşarak Maliye Bakanlığı’na yürüyüşe geçildi.
Maliye Bakanlığı önünde KESK Genel Sekreterimiz İsmail Hakkı TOMBUL ve BES Genel Başkanımız Ahmet KESİK birer konuşma yaptı.
BES Genel Başkanı Ahmet KESİK’in okuduğu basın açıklaması metni:
AKP’nin tek başına iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, çalışma yaşamında hayata geçirdiği bütün uygulamalar, en temel haklarımızı gasp etmeyi, güvencelerimizi adım adım elimizden almayı hedeflemiştir.
Kamu emekçilerinin iş güvencelerinin tartışılmaya başlandığı, esnek çalışma, performans değerlendirme ve angarya çalışma uygulamalarının dayatıldığı, rotasyon ya da sürgün tehditleriyle karşı karşıya olduğumuz bir süreçte grevimizi gerçekleştiriyoruz.
Son on yıl içinde toplumun diğer kesimleri gibi kamu emekçilerinin de maaşları sürekli olarak erimiş, satın alım gücü belirgin bir şekilde azalmıştır. Her yıl yüzde 2-3 gibi sefalet zamlarına mahkûm edilen kamu emekçileri, açlık sınırına yakın, yoksulluk sınırına uzak bir yaşam sürmek zorunda bırakılmıştır. 2012 yılı başından itibaren doğalgaz, elektrik ve akaryakıtın yanı sıra temel tüketim maddelerine toplamda %30?u aşan oranlarda zam yapılırken, kamu emekçilerinin maaşları yüzdelik zamlarla artırılmıştır. Hükümet ?Ekonomimiz büyüyor, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduk? diyerek övünmektedir. Bu büyümeden pay isteyen kamu emekçilerine gelince ?kaynak yok? yalanının arkasına sığınılması ise kabul edilemez.
Olmayan şeyleri varmış gibi göstermek, yalanları allayıp pullayıp gerçekmiş gibi sunmak, AKP hükümetinin en büyük ?meziyeti? olarak karşımıza çıkıyor. En acımasız saldırıları bile öncesinden müjdeleyerek hayata geçiriyorlar. Bu durumun son örneğini Hükümetin olağanüstü çabalarla çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile gördük. Bu seferki ?müjde?nin adı ?Kamuda eşit işe eşit ücret geliyor!? yalanı oldu.
666 KHK ile yapılan düzenleme “eşit işe eşit ücret” değil sadece “yukarıdakilerin” mali haklarını eşitleyen, fazla mesai ücretleri, ikramiye gibi emekçilerin kazanılmış haklarını gasp eden bir düzenleme olmuştur.
AKP hükümeti gerçek anlamıyla “eşit işe eşit ücret” getirmek istiyorsa, ek ödemeleri değil, temel ücretleri arttırmalıdır.
Kamu emekçileri yılbaşında aldığı maaşı ancak 3-4 aylık sürede alabilmekte, sonraki aylarda maaşları artan vergi dilimi oranları nedeniyle belirgin bir şekilde azalmaktadır. Hükümetin ?kaşık ile verdiklerini kepçe ile aldığı? bir sistemde, adaletten ve eşitlikten bahsedilemez. Bu adaletsizliğe derhal son verilmesini, maaşlarımızın vergi dilimi artışlarından etkilenmeden net olarak ödenmesini istiyoruz.
İnsanca yaşam ve çalışma koşullarından giderek uzaklaştırılan, işe giriş çıkışları turnikeler ve yüz okumalarla, çalışma ortamları kameralarla denetlenerek haksız ve hukuka aykırı muamelelere maruz bırakılan büro emekçileri olarak artık yeter diyoruz!
İşyerlerimizde yaşanan hak kayıplarını, istihdam belirsizliğini, gelecek kaygılarını, personel yetersizliği nedeniyle yaşanan iş yoğunluğunu birçok kez ifade etmemize rağmen hükümet tarafından sorunlarımızın çözümü için bugüne kadar tek bir adım atılmadığı için bugün grevdeyiz.
AKP hükümeti döneminde kamuda sözleşmeli, taşeron v.b. farklı statülerdeki güvencesiz çalıştırma uygulamaları hızla artmıştır. Devlet eliyle esnek, güvencesiz, kurasız ve sendikasız çalıştırma özendirilmektedir. Kamuda işçi ya da kamu emekçisi ayrımı yapılmadan bütün esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmesini ve tüm emekçilerin iş güvencesine sahip olarak çalıştırılmasını istiyoruz.
Kamuya yönelik kapsamlı saldırının son ayağı olan kamu personel sisteminin kökten değiştirilmesi, sadece kamu emekçilerini değil, kamu hizmetinden yararlanan milyonlarca yurttaşı da doğrudan ilgilendirmektedir. Kamu emekçilerinin mevcut haklarını elinden almak isteyen her türlü düzenlemeye karşı kamu hizmetlerini ve kazanılmış haklarımızı savunmak, kamu hizmetini yürütenlerin ve bu hizmetten yararlananların ortak tepkisini örgütlemek bugün her zamankinden daha önemli hale gelmiş durumdadır.
Siyasi iktidarı son kez uyarıyoruz; iş güvencemizi asla ve asla müzakere konusu yapmayacağız! İnsanca yaşam ve grevli toplu sözleşmeli sendika talebimiz gerçekleşene kadar mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz…
- 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kamuda yarattığı ücret adaletsizliğine karşı gerçek anlamda ?eşit işe eşit ücret? ilkesi hayata geçirilmelidir.
- SGK emekçilerinin ikramiyeleri, yargı emekçilerinin ulaşım ödenekleri derhal ödenmeli, bugüne kadar bir nevi iyileştirme olarak ödenen fazla mesailer maaşlarımıza eklenmelidir.
- Kamu emekçilerinin emekli olduklarında yüzde 60 oranında uğradıkları gelir kaybına karşı her türlü ek ödeme emekli aylıklarına dahil edilmeli, en düşük kamu emekçisi maaşı bugün için yoksulluk sınırı olan 3.481 TL?ye yükseltilmelidir.
- Performans uygulamaları ile kamu emekçilerinin yarıştırılması, rotasyon adı altında il içi ve il dışı sürgün uygulamalarından derhal vazgeçilmelidir.
- Kamuda istihdam edilen 4/B, 4/C, 50/D, taşeron, kapsam içi, kapsam dışı vb gibi farklı statülerdeki kamu emekçileri 4/A kadrosuna alınarak, iş güvenceli olarak çalıştırılmalı, taşeron ve sözleşmeli çalışma yasaklanmalıdır.
- Toplusözleşme ve grev hakkının önündeki fiili engeller kaldırılmalıdır.
VERGİDE ADALET İÇİN!
- Her yıl hesaplanan açlık sınırı rakamından vergi v.b hiçbir kesinti yapılmamalıdır.
- Belirlenen yoksulluk sınırı rakamı en alt vergi diliminden vergilendirilmelidir.
- Temel tüketim maddeleri ve hizmetlerden alınan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
- Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır.
- Servet vergisi konulmalıdır.
- Toplanan vergiler savaşa, ranta değil, halkın yararına kamu hizmetlerinde kullanılmalıdır.
SENDİKAL ÖRGÜTLÜLÜK ÜZERİNDEKİ BASKILARIN SON BULMASI İÇİN!
Yukarıda saydığımız taleplerimiz için; mücadele eden yöneticilerimiz, temsilcilerimiz ve üyelerimiz disiplin cezaları, sürgün, görevden el çektirme cezalarıyla sindirilmek isteniyor. Bütün bunlara ek olarak gözaltı ve tutuklamalarla sendikal faaliyetlerimiz engellenmek isteniyor. Son olarak 19 Şubat?ta, içerisinde KESK MYK üyemiz Akman Şimşek?in de bulunduğu 169 KESK üyesi gözaltına alınmış, içlerinde KESK MYK üyesi Akman Şimşek, KESK Denetleme Kurulu Üyesi Erdoğan Canpolat, eski MYK Üyemiz Abidin Sırma ve İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Dursun Doğan?ın bulunduğu 60 kişi tutuklanmıştır.
Bu operasyonun tam da konfederasyonumuz KESK?in kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılmasına dönük hükümet tarafından çalışmaların başlatıldığı bir dönemde illerde örgütlenme çalışmaları başlattığı gün yapılması manidardır. Yine bu operasyonun bugün yaptığımız grev arifesine getirilmesi eylemlerimizin kimi çevreleri rahatsız ettiğini de göstermektedir.
AKP hükümetinin yıllardır kesintisiz sürdürdüğü saldırılarına karşı tek tek işyerlerindeki tüm emekçileri mücadele içinde birleşmeye, tüm emekçileri baskılara karşı birlik olmaya, haklarımıza ve geleceğimize yönelik muhtemel saldırılara karşı ortak hareket etmeye çağırıyoruz.
KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı TOMBUL’un okuduğu basın açıklaması metni:
Haklarına, özgürlüklerine, geleceklerine sahip çıkanlar,
Çocuklarına onurlu bir gelecek bırakma sözü verenler
AKP’nin “Günün koşullarına uygun memuru” olmayacağını,
Kapı kulu, “hükümet memuru” değil kamu emekçisi olduğunu haykıranlar.
Buradan Türkiye’nin her yerinde yüreği aydınlık bir gelecek için çarpan herkese selam gönderiyoruz. Sendikal faaliyetlerimizi suç gibi gösterenlerin hapishanelerinde tutuklu yönetici ve üyelerimize, tutuklu KESK’llilere de buradan, yürekten selamlarımızı gönderiyoruz.
Sadece kamu emekçilerinin değil kamu hizmetinden yararlanan tüm yurttaşların temel haklarını yok etmeyi hedefleyen, çok sıcak gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz.
AKP hükümeti, biz kamu emekçilerine yoksulluk sınırına uzak açlık sınırına yakın bir yaşam sürmeniz yetmez diyor. Emekli olduğunuzda maaşlarınızın yarı yarıya düşmesi, emekli ikramiyenizde sadece 30 yıllık hizmetinizin dikkate alınması, fazlasının angaryadan sayılması yetmez diyor.
Her yılın başında verdiğimiz %3-4 lük komik bile olmayan maaş zamlarından fazlasını artan gelir vergisi dilimleri ile yılın ikinci yarsında geri alıyoruz. Ama bu da bize yetmez diyor. Fazla mesainize, ikramiyenize, hatta yol ücretlerinize de el koyduk ama bunlar da yetmez diyor. Vergiyi teşvikler yağdırdığımız sermayeden değil işçilerden, emekçilerden, küçük esnaftan alıyoruz. Bütçenin büyük bölümünü sizin maaşlarınızda, ücretlerinizden kesilen vergiler, tükettiğiniz mal ve hizmetlere ödediğiniz dolaylı ve dolaysız vergilerden oluşturuyoruz. Ama bu da yetmez diyor.
Sendikal hak ve özgürlüklerinizi yok saydığımız, örgütlenme-me özgürlüğünüzü güvence altına almak için çıkardığımız yasalar, meclisi saf dışı bırakarak çıkardığımız Kanun Hükmünde Kararnameler, fiili uygulamalar yetmez diyor.
İnsanca bir yaşam mücadelesi verenlere, sendikal faaliyetleri suç olarak gösterilenlere yönelik ardı ardına yapılan operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar yetmez diyor.
Halkın, kamu emekçilerinin hak ve özgürlüklerini yok sayan AKP iktidarına bu karanlık tablo yetmiyor. Çünkü onlar için halkın, emekçilerin faydası değil sermayenin çıkarları önemlidir. Şimdi de “Kamu Personel Rejimini” değiştireceğiz. Günün koşullarına uygun memur yaratacağız” diyerek sınırlı iş güvencemize göz dikecek kadar pervasızlaştılar.
Yıllardır adım adım kamu hizmetlerini piyasanın insafına terk edenler, bugün kamu alanını toptan tasfiye etmeye hazırlanıyor. Halkın sağlığı, eğitimi, ulaşımı, kamu hizmetlerinin herkes için nitelikli, ulaşılabilir, parasız olması umurlarında değil.
AKP iktidarı, kamu hizmetini, kamu görevlisini hatta kamu yararı ilkesini piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden tanımlamanın derdindedir. Varsın, anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddesinde bu devletin sosyal bir devlet olduğu yazsın. Parayı veren düdüğü çalar diyorlar. Taşeron cumhuriyetine çevirdikleri ülkemizde herkese güvencesiz, esnek, performansa dayalı, kurasız bir çalışma statüsü dayatılan kesimi alabildiğine genişletmeyi hedefliyorlar.
“İşçi memur ayrımı kalksın isteyen siz değil miydiniz? Sınırlı iş güvencesini kaldıracağımız kamu emekçisini ve kıdem tazminatını kaldıracağımız işçiyi yoksulluk ve sefalette eşitleyeceğiz” diyerek bizimle dalga geçiyorlar.
AKP iktidarının tüm emekçiler üzerindeki baskısı günden güne artarken, “Çekin artık elinizi ekmeğimizden, aşımızdan” diyen milyonlar, önlerindeki her engeli kararlılıkla aşmaya hazırlanıyor. İşte bugün Türkiye’nin tüm illerinde greve çıkan büro hizmetleri emekçileri AKP’nin 10 yıldır sürdüğü “Köleliğe Uyum Programına” karşı sesini yükseltiyor. Bu ülkede emeğin haklarını yok sayanlara grev hakkını kullanarak cevap veriyor.
Bu cevap, adaletsizlik üzerine inşa edilen bu yağma ve sömürü düzenini kabul etmeyeceğini ilan eden KESK’in cevabıdır. Bu grev, kamu hizmeti sunanlar olarak sadece kendi haklarımızı korumak için yapılan bir grev değildir. Aynı zamanda, ulaşılabilir-nitelikli-parasız kamu hizmeti alma hakları gasp edilmek istenen yurttaşların haklarına sahip çıkma grevidir.
Bugüne kadar ortaya koyduğu mücadele ile milyonların taleplerini ve beklentilerini kararlılıkla savunan KESK, kamu emekçilerinin geleceğini ipotek altına almaya çalışanların oyununu bozmaya kararlıdır. Bizlere tek teminatı şiddet, baskı ve daha fazla yoksulluk olanlara karşı bizim teminatımız fiili meşru mücadele geleneğimiz olmaya devam edecektir.
Her türlü baskıya, kuşatma operasyonlarına inat buradan hep birlikte söz veriyoruz.
Çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için,
Karanlığın, baskıların, yoksulluğun, sefaletin dünyasına karşı, emeğin dünyasını kurmak için
Mücadelemizi yükselteceğiz.
Yaşasın Emek Ve Demokrasi Mücadelemiz!
Yaşasın İnsanca Yaşam Mücadelemiz!
Yaşasın BES!
Yaşasın KESK!