Yoksulların ve düşük gelir gruplarının sağlık hizmetlerine
erişimi gittikçe zorlaşıyor. AKP hükümetinin, “sağlıkta dönüşüm” diye süslü laflarla
Türkiye’ye yutturmaya çalıştığı sistemde reklam dönemi bitti. Şimdi asıl film
oynamaya başlıyor. Sağlık sistemi daha fazla piyasa malına dönüştürülüyor. Tıpkı
Başbakanın dediği gibi, “ne kadar para o kadar köfte” yani paran kadar sağlık
dönemi başladı.
Şimdiki durumda
hastalandığımızda ne ödediğimize bakalım;
·
Devlet
hastanelerinde muayene için katılım payı 8
TL
·
Özel
hastanelerde muayene için katılım payı 15
TL
·
Yazılan
reçetenin toplam fiyatının %20 si
alınıyor.
·
Önemli
bir hastalığımız geliştiyse, hastalığın teşhisinden emin olmak ya da kafalarınızdaki
soru işaretini gidermek için 5 gün içinde aynı dalda farklı bir doktora
gidersen 5 TL fazladan ödeme.
·
Bazı
özel hastaneler muayene farkı olarak 100.-TL’ye kadar ve daha fazla ödeme
istemektedir. Her türlü tahlil ve tetkikte SGK’nın yaptığı ödemeyi yeterli
görmemekte fark ücreti almaktadır.
Durum bu iken; yoksulların, dar gelirlilerin sağlığa erişimi
bu kadar zorlaşmışken Hükümet sağlıktaki piyasalaştırmayı yeterli görmüyor
olacak ki;
TBMM ihtisas komisyonlarında görüşülmeye başlanan TC Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 6.
maddesi ile 5510 sayılı kanunun 68. maddesinin 2. fıkrası değiştirilerek muayene
ve ilaç alımı ile ilgili yeni değişiklikler getirmektedir. Tabii bu
değişikliklerle halkın cebine biraz daha fazla el uzatılmaktadır.
Yukarıda belirttiğimiz
ödemeler yetmiyor olacak ki;
·
1
Basamak (aile hekimliği) hekim ve diş hekimi (ADSM) muayenelerinde 2 TL katılım payı alınacak (Daha önce
sendikamız tarafından açılan davada benzer hüküm iptal edilmişti).
·
Ayakta
tedavilerde yazılan reçete de yer alan her ilaç kalemi için ayrı ayrı 3TL katılım payı alınacak. Böylece
vatandaş hem ilaca %10 ile %20 arası
katkı payı ödeyecek, hem de 2. bir vergi anlamına gelen ilaç başı 3 TL katılım payı ödeyecek. Bu duruma “deli dumrul vergisi” mi dersiniz,
“ayakbastı parası” mı dersiniz, “kelle vergisi” mi dersiniz, artık ne derseniz
deyin AKP icraatlarına yeni bir vergi daha kattı. Vatandaşlarımıza hayırlı
olsun!..
Bunlar da
yetmeyecektir.
2012’den itibaren yeşil kart uygulaması bitiyor. Asgari
ücretin üçte birinden fazla gelir sahibi olanlar SGK primini ödeyemese muayene
olamayacak. Bu ülkedeki 5 milyon güvencesi olmayanlara, yeni 5 milyon kişi eklenecek.
Güvencesi olanlarda katkı-kalım payı ve ilave ücretlerden muayene ve tedavi
olamayacak ya da zorlanacak.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri hizmeti hem üreten ve
sunan hem de alan kesimdir. Dolayısıyla halkın kendisidir. İşte bu nedenle sağlık
emekçilerinin mücadelesi aynı zamanda halkın sağlık hakkı mücadelesidir.
Bu güne kadar sağlık ve sosyal hizmet alanında örgütlü
kurumlarla birçok uyarılar, eylemler yaptık. 21 Aralık 2011 Çarşamba günü
yapacağımız GREV’in temel taleplerinden bir tanesi “Ücretsiz, nitelikli, erişilebilir toplumcu bir sağlık sistemi” dir. Mümkün
olduğunu da biliyoruz. Halkımızın o gün muayene olmak veya hizmet almak için
sağlık ve sosyal hizmet kuruluşlarına başvurmamasını, kuracağımız sağlık
meclislerinde sözünü söyleyerek gücümüze güç, SES’imize SES katmaya davet
ediyoruz. 17 Aralık 2011
SES GENEL MERKEZİ