Batman’a giden KESK heyeti burada bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Değerli Basın Emekçileri,
Öncelikle hepinize sevgi ve
saygılarımı sunuyorum, hoş geldiniz.
Bu
ülkede çok iktidar, hükümet değişti ancak hiçbir zaman bizlerin refah ve
mutluluğunu, ülkenin esenliğini temel alan bir yönetime tanık olmadık. Bu gün
ise AKP iktidarı tarafından “çoğulculuk” adı altında tekseslilik, “ileri
demokrasi” adı altında yeni bir diktatörlük biçimlendirilmektedir. Eski
statükonun ruhuna rahmet okutacak düzenlemelerle toplumsal yaşamın hemen her
alanı en küçük hücresine kadar AKP’lileştiriliyor. Buna karşı çıkan tüm
kesimler ise baskılarla, gözaltı ve tutuklamalarla sindirilmek isteniyor.
Değerli
Basın Emekçileri,
AKP’nin
her alanda başlattığı kerameti kendinden menkul “dönüşümün” acısını en çok
çekenlerin arasında ilk sıralarda biz kamu emekçileri yer alıyoruz. Adına
“dönüşüm”, “reform”, “yeniden yapılandırma” ne denirse densin kamu alanında yapılanların
tek amacı kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesini hızlandırmak suretiyle toptan
tasfiye etmektir. Bu gerçek amacı gizlemek isteyen iktidar yaşanan gerçekleri
çarpıtmaya çalışmaktadır.
AKP
iktidarının ustalaştığı tek alan gerçekleri çarpıtma alanıdır. Ancak AKP’nin bu
ustalığının tümünü burada tek tek anlatmaya kalksak günlerimizi, haftalarımızı
alır. Bunun için burada belli başlılarını kısaca sıralamaya çalışacağız.
AKP İktidarı Diyor ki; “Kamu Emekçileriyle Toplu Sözleşme Yapacağız”
Gerçekte
ise, AKP iktidarının aslında kamu emekçileri ile toplu sözleşme yapmak
değil sadece yapıyor gibi görünmek istediği yaklaşık bir aydır Bakanlar
Kurulunda bekletilen yasa taslağının içeriği ile net olarak ortaya çıkmıştır.
Yasa taslağının hazırlık sürecinde defalarca üçlü danışma kurulu toplantıları,
teknik komisyon toplantıları yapılmış ama sonuçta hükümet yine kendi bildiğini
okumuştur.
Değerli
Basın Emekçileri,
Yasa
taslağının bütününe ilişkin bakışımızı daha önce sizler aracılığı ile kamuoyu
ile paylaştığımız için detaylara girmeyeceğiz. Ancak belli başlı
başlıklarla ifade etmemiz gerekirse,
Bu
taslakta, uygar dünya ülkelerinde 50 yıl önce tanınan grevli toplu sözleşme
hakkı bu ülkenin “ileri demokrasi”yi ağzından düşürmeyen iktidarı tarafından
bizlere çok görülmektedir. Kamu emekçilerinin yıllardır verdiği meşru mücadele,
uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yanı sıra Anayasanın 90. maddesi yok
sayılarak Grevli Toplu Sözleşme hakkımız engellenmeye çalışılmaktadır. Kamu
emekçilerinin sayıca önemli bir bölümünün sendikaya üye olması yasağı
sürdürülerek örgütlenme özgürlüğü engellenmek istenmektedir.
Bu
yasa taslağında, özlük ve demokratik haklarımız toplu sözleşmenin kapsamına
alınmamaktadır. 2 milyon kamu emekçisinin iradesi, iktidarın gönüllü
kulluğunu kabul eden yandaş konfederasyona tanınan ayrıcalıklarla ipotek altına
alınmaya çalışılmaktadır. Toplu Sözleşme sürecinde kamu emekçilerinin haklarını
savunacak olan ve salt çoğunlukla karar alacak olan Kamu Görevlileri
Sendikaları Heyetinin 7 üyesinin 4’ü yandaş konfederasyona verilmektedir.
Değerli
Basın Emekçileri,
Anlaşmazlık
durumunda son sözü söyleyecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun oluşumuna
baktığımızda ise toplam 11 üyeden oluşan bu kurulun 4 üyesinin doğrudan hükümet
tarafından atanırken, kardeş payı yapılıp, 2 üyeliğin de yandaş konfederasyona
verilmek istendiğini görüyoruz. Bu kurulun başkanlığını da, taslağa göre,
TBMM’nin yani bir başka ifadeyle AKP hükümetinin belirlediği Sayıştay Başkanın
yapması öngörülmektedir. Diğer taraftan bu yasa taslağı ile yerel
yönetimlerle toplu sözleşme yapmak da imkânsız hale getirilmektedir.
Kısaca bu taslakta kamu emekçilerinin Grev Hakkı, Örgütlenme Özgürlüğü,
Özlük ve Demokratik Hakları YOK!
Yani bir sendika yasasında olması gereken vazgeçilemez düzenlemeler YOK!
Ancak unuttukları bir şey var. KESK, kamu emekçilerinin geleceklerini çalmayı hedefleyen bu yasa taslağına
karşı mücadelesini sürdürmek için VAR!
Değerli
Basın Emekçileri,
Geçekleri çarpıtmada ustalaşan AKP iktidarı “Kamuda Devrim, Reform, Yeniden
Yapılanma Gerçekleştiriyoruz” demektedir. Buradan soruyoruz:
Kamuda
esnek, güvencesiz ve performansa dayalı çalıştırmayı sürekli yaygınlaştırmak
kimin için devrim? Taşeronlaştırma ve özelleştirme uygulamalarıyla kamuyu talan
etmek kimin için reform? Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi için
çıkarılan yasalar yetmezmiş gibi çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile kamu
kimin için yeniden yapılandırılıyor?
Devletin
yurttaşlarına karşı anayasal sorumlulukları olan yeni istihdam alanları,
eğitim, sağlık, sosyal güvenlik olanakları yaratma görevlerini yapmayanların,
Yurttaşı
müşteriye, kamu hizmeti vermesi gereken kurumları ticarethaneye, kamu
emekçilerini esnek, güvencesiz, performansa dayalı çalışan işletme
görevlilerine çevirmeye çalışanların,
Kimin
veya kimlerin çıkarları için devrim, reform ve yeniden yapılanma hedefledikleri
belli değil mi? Ancak her şeye sermayenin gözlüğü ile bakan AKP iktidarına
bunlar da yetmemektedir. Çalışma Bakanı, 657 sayılı kanunu kaldırarak iş
güvencemizi yok etmeyi hedefleyen demeçler verebilmektedir.
Ancak yine unuttukları bir şey var: KESK, kamu emekçilerinin iş güvencesini kaldırmaya yönelik her türden
girişime karşı mücadelesini sürdürmek için VAR!
Değerli
Basın Emekçileri,
Bir başka çarpıtma da AKP İktidarının “Kimseyi Enflasyona Ezdirmeyeceğiz”
söylemidir. Bu gün
ülkemizde açlık sınırı 1.000 TL, yoksulluk sınırı ise 3.000 TL dir. Bu ülkenin
kamu emekçileri ise ortalama 1.500 TL maaş alarak açlığa yakın, yoksulluğa uzak
bir yaşam mücadelesi vermektedir.
Milyonlarca
insanımıza layık görülen 659 TL’lik asgari ücretten bile vergi kesintisi
yapılmaktadır. Temel tüketim ürünlerine yılda %40’ a varan zam yapan AKP
iktidarının bakanları “ bunlar zam değil güncelleme” diyerek halkla dalga
geçmektedir. Hükümet, gerçek enflasyon rakamlarını çarpıtarak maaşlarımıza %3 –
%4 gibi sefalet artışı yapmaya devam etmektedir. Yıllardır maaşlarımıza yapılan
yüzdelik zamlar “Ek Ödeme” statüsüne sokularak emekliliğimize yansıtılmadığı
için çalışırken yaşadığımız sefalet koşulları emekliliğimizde daha da
derinleşmektedir.
Örneğin
Yüksekokul mezunu bir hemşire 1350-1400 TL arası maaş ve 900-1350 TL arası ek
ödeme almaktadır. Aldığı ek ödeme emekliliğe yansıtılmadığı için emekli maaşında
en az %30’luk bir kayba uğramaktadır. Yine Maliye Bakanlığı bünyesinde 5.
derecede çalışan bir kamu emekçisi ortalama 610 TL ek ödeme almaktadır. Ve bu
ek ödeme emekliliğe yansıtılmamaktadır. Aynı pozisyondan emekli olan bir kamu
emekçisi ortalama 960 TL emekli maaşı almaktadır. Oysa ek ödeme maaşına
yansıtılmış olsa yaklaşık 1200 TL maaş alacaktı.
Bu
listeyi uzatmak mümkün. Ancak kısaca belirtmek gerekirse, ek ödemelerin emekli
maaşına yansıtılmamasından dolayı kamu emekçileri en az %30 dolayında kayba
uğramaktadırlar. Devlet ek ödemeleri emekli keseneği dışında tutarak hem emekli
keseneği için kendi vermesi gereken katkıdan kurtulmakta hem de emeklilerin
sefalet koşullarında yaşamasına neden olmaktadır.
Değerli
Basın Emekçileri,
AKP
iktidarı bu gün %40’ları aşan kayıt dışılığı çözerek vergide adaleti sağlamak
yerine vergi yükünü de emekçilerin sırtına bindirmektedir. Emekçilerin
sırtından sağladıkları büyüme rakamları ile övünenler, vergi dilimleri ile
kaşıkla verdiğini kepçe ile geri almaktadır.
Kamu
emekçisinin canını yakan bu vergi dilimleri hususunu biraz açmakta fayda
var. Ortalama 1500 TL maaş alan bir kamu emekçisinin yıl içerisinde
aldığı toplam maaş 9.400 TL oluncaya kadar %15 üzerinden vergi ödemektedir.
Toplamda 9.400 TL’yi geçince yani 7. aydan itibaren vergi kesintisi %20’ye
çıkmaktadır. Bu durumda sene başında maaşına %3 – %4 zam yapılan
kamu ekmekçisi çok daha fazlasını yılın ikinci yarısından itibaren ödediği
vergilerle geri vermiş olmaktadır. Yani verilen zam daha kamu emekçisinin cebine
girmeden buharlaşmaktadır. Temmuzdan ayından itibaren kamu emekçileri Ocak
ayında aldığı maaş miktarının daha altında maaş almaya başlamaktadır.
Yıllardır
orta ve büyük sermayeden vergi almaktan özellikle kaçınan, bunun için çok
sayıda yasal düzenleme yapan hükümet, ay sonunu zor getiren ücretli ve
maaşlıların, “gelir vergisi dilimi” konusundaki mağduriyetlerini giderici
adımlar atmaktan ısrarla kaçınmaktadır. Bunun yerine “eşit işe eşit ücret
getiriyoruz” diye çıkardığı 666 sayılı KHK ile bürokratlarının maaşlarını
artırırken başta öğretmenler olmak üzere 1,8 milyon kamu emekçisinin
maaşlarında herhangi bir iyileştirme yapmamaktadır. Kamuda başından beri var
olan eşitsizliği ve ayrımcılığı daha da derinleştirdikleri düzenlemeyi
“eşit işe eşit ücret verdik” diyerek yutturmaya çalışmaktadır.
Ancak yine unuttukları bir şey var. Kamu emekçileri artık bu yalanları yutmuyor. KESK kamu emekçilerinin
insanca yaşayacak bir gelire kavuşturulması mücadelesini sürdürmek için VAR!
Değerli
Basın Emekçileri,
AKP İktidarının “İleri Demokrasi” Söylemi de Kocaman Bir Yalandır!
Çünkü
AKP, tüm kurum ve kuruluşları denetimi altına alarak devleti
AKP’lileştirmektedir. Özel Yetkili Mahkemeleri ve Terörle Mücadele
Kanunu’nu kendisine kalkan yapan AKP iktidarı önünde diz çökmeyi kabul
etmeyenleri hukuksuz biçimde gözaltına almakta, tutuklamaktadır. Bu ülkenin
cezaevleri aylarca, hatta yıllarca mahkemeye çıkarılmayı bekleyen insanlara
doludur.
Sendikal
hak ve özgürlükler mücadelesi yürütenler de AKP’nin baskılarından payına düşeni
almaktadır. Bugün KESK’in toplam 33 yönetici ve üyesinin hala tutuklu olması da
sendikal hak ve özgürlükleri için mücadele edenlere tahammülsüzlüğün vardığı
boyutları göstermektedir.
Değerli
Basın Emekçileri,
İşte
memleketin ahval ve şeraiti budur. Bizler bu ülkede sendikal hak ve özgürlükler
ve gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu
bilen bir gelenekten geliyoruz. Bu gelenek birilerinin “memurun da sendikası mı
olur” diyerek mücadele kaçkınlığı yaptığı dönmede, sendika kapılarına vurulan
mühürleri söken kamu emekçilerinin yarattığı fiili meşru mücadele geleneğidir.
Bu geleneğin ve yaşadıklarımızın bize öğrettiği temel şey ise haklarımızı ancak
mücadele ile alabileceğimiz gerçeğidir. Kamu emekçilerinden aldığımız güç ve
güvenle bu geleneği sürdürmeye kararlılığımızı tekrar ifade ediyoruz.
Ø Grev hakkımızın yasal teminat altına alındığı bir
Toplu Sözleşme düzeni için,
Ø Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesine son
verilmesi için,
Ø “KHK Demokrasi ”sine son verilmesi için,
Ø Her türlü güvencesiz çalıştırmaya son verilerek tüm
çalışanlara kadrolu iş güvencesi sağlanması için,
Ø Tüm çalışanlara insan onuruna yakışır bir
ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, çalışma yaşamının
demokratikleştirilmesi için,
Ø Emekçilere dayatılan angarya ve zorunlu fazla
mesaiye son verilmesi için,
Ø Temel ücretlerin artırılarak, eşit işe eşit ücretin
gerçekten hayata geçirilmesi için,
Ø Ek ödemelerin tüm emekçiler için eşitlenerek
emekliliğe yansıtılması için,
Ø Net asgari ücretin açlık sınırı olan 1.000 TL’ye
çıkarılarak tüm ücret ve maaşlarda bu tutarın vergi kesintisi dışında
bırakılması için,
Ø Hukuksuz, haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan
gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, tutukluların serbest bırakılması
için,
Üyelerinin
hak ve çıkarlarını korumakla görevli her sendikanın, konfederasyonun yapması
gereken, uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yanı sıra Anayasanın bize
tanıdığı hakkımızı kullanarak 21 Aralık’ta, en uzun gecede, en kısa günde,
karanlığın en koyu, ışığın en az olduğu günde aydınlığı arttırmak için
Grev yapacağız.
Bildiğiniz
gibi, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türk Medikal
Radyoteknoloji Derneği (TMRT-DER), Devrimci Sağlık İş Sendikası (DEV SAĞLIK
İŞ), Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları
Derneği (SHUD), Tıbbi Laboratuvar Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Tüm
Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜM RAD-DER), Türk
Dişhekimleri Birliği (TDB), Türk Hemşireler Derneği (THD), Türk Tabipleri
Birliği (TTB), Türkiye Diyetisyenler Derneği üyeleri de 21 Aralık’ta hizmet
üretmeyecektir.
Değerli
Basın Emekçileri,
Son
söz olarak, sendikal hak ve özgürlüklerimiz korunması ve geliştirilmesi için
başından beri sürdürdüğümüz mücadelemizin bugün yok edilmek istenen tüm
değerlerinin egemenlerin bir lütuftu olmadığı bilinciyle, dişimizle
tırnağımızla verdiğimiz mücadelemizle kazandığımız haklarımızın yok edilmesine
seyirci kalmayacağımızı ifade ediyoruz.
Buradan diğer konfederasyonlara ve tüm kamu emekçilerine çağrıda
bulunuyoruz: Hiçbir
şekilde sorumlusu olmadığımız bu çarpık düzenin bedelini ödememek için, temel
haklarımız için, gelin hep birlikte mücadeleyi yükseltelim. 21 Aralık’ta
yapacağımız grevle haklarımıza yapılan saldırılara sessiz kalmayacağımızı hep
birlikte gösterelim.
KESK MERKEZ YÜRÜTME KURULU