KESK Genel Sekreteri Dr. İsmail
Hakkı TOMBUL’un Basın Açıklaması Metnidir
09ARALIK
2011
Değerli Basın Emekçileri,
Devletin yurttaşlarına karşı anayasal sorumlulukları olan
yeni istihdam alanları yaratma, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik olanakları
yaratma görevlerini yapmayanlar, yurttaşı müşteriye, kamu hizmeti vermesi
gereken kurumları ticarethaneye dönüştürmüştür. Kamu emekçilerini esnek,
güvencesiz, performansa dayalı çalışan işletme görevlilerine çevirmeye
çalışanların kimlerin çıkarları için “devrim, reform ve yeniden yapılanma”
hedefledikleri bellidir. Çalışma Bakanı, 657 sayılı kanunu kaldırarak kamu
emekçilerinin iş güvencesini yok etmeyi hedeflediklerini şimdiden ilan
etmiştir.
AKP’nin “Kamu Emekçileriyle Toplu Sözleşme Yapacağız” söylemi
kocaman bir yalandır. AKP iktidarının aslında kamu
emekçileri ile toplu sözleşme yapmak değil, sadece yapıyor görünmek istediği
yaklaşık bir aydır Bakanlar Kurulunda bekletilen yasa taslağının içeriği ile
net olarak ortaya çıkmıştır. Toplu Sözleşme sürecinde kamu emekçilerinin
haklarını savunacak olan ve salt çoğunlukla karar alacak olan Kamu Görevlileri
Sendikaları heyetinin 7 üyesinin 4’ü yandaş konfederasyona verilmektedir.
Anlaşmazlık durumunda son sözü söyleyecek olan Kamu Görevlileri Hakem
Kurulu’nun çoğunluğu kendisi tarafından atanmaktadır. Belediyelerde toplu
sözleşme yapmak imkânsız hale getirilmektedir.
Kısacası bu taslakta kamu emekçilerinin grev hakkı,
örgütlenme özgürlüğü, özlük ve demokratik haklarının toplu sözleşmede
görüşülmesi yoktur.
Değerli
Basın Emekçileri,
AKP iktidarı kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükler
alanını genişletmekten değil aksine daraltmaktan yana olduğunu Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınc’ın açıklamaları ile itiraf etmiş bulunmaktadır. Sayın
Arınç, geçtiğimiz Pazar günü yaptığı açıklamada, AKP hükümetinin 4688 Sayılı
yasada yapılacak değişikliklerde de toplu sözleşme konusunda da yandaş
konfederasyonlarının taleplerini dikkate alacağını itiraf etmiştir.
Sayın
Bakana ve AKP hükümetine soruyoruz. Madem başından beri yasayı da toplu
sözleşmeyi de yandaş konfederasyonunuzun isteklerine göre düzenleyecektiniz
niye Üçlü Danışma Kurulu, teknik komisyon toplantıları yaptınız? Bizi bu
toplantılara süs olsun diye mi çağırdınız?
Sayın bakan yaptığı açıklamada sadece bu itirafta bulunmamış
aynı zamanda yandaş konfederasyona methiyeler dizerken konfederasyonumuz
hakkında iftira ve çarpıtmalarla dolu beyanatlarda bulunmuştur. Yaptığımız
basın açıklamasıyla Sayın Arınc’a gereken cevabı verdik. Ayrıca kamu emekçileri
arasında fitne ve fesat yaratmaya dönük açıklamaları hakkında suç duyurusunda
da bulunduk. Bu nedenle konu hakkında uzun uzadıya açıklama yapma gereği
görmüyoruz. Sadece, hakkımızda yapılan iftiralara, çarpıtmalarına en güzel
cevabın demokrasi mücadelesi ile bütünleşen, dün kuruluşunun 16. yıldönümünü
kutladığımız KESK’in tarihi olduğunu söylemek yeterlidir sanırım.
Değerli
Basın Emekçileri
AKP iktidarı ne kadar çarpıtmaya çalışırsa çalışsın, bu
konuda ne kadar ustalaşırsa ustalaşsın bu ülkenin gerçekleri ortadadır. Bugün
ülkemizde açlık sınırı 1.000 TL, yoksulluk sınırı ise 3.000 TL dir. Bu ülkenin
kamu emekçileri ise ortalama 1.500 TL maaş almaktadır. Milyonlarca insanımıza
layık görülen 659 TL’lik asgari ücretten bile vergi kesintisi yapılmaktadır.
Temel tüketim ürünlerine yılda %40’a varan zam yapan AKP iktidarının bakanları
“bunlar zam değil güncelleme” diyerek halkla dalga geçmektedir. Hükümet, gerçek
enflasyon rakamlarını çarpıtarak maaşlarımıza %3 – %4 gibi sefalet artışı
yapmaya devam etmektedir. Yıllardır maaşlarımıza yapılan yüzdelik zamlar “Ek Ödeme”
statüsüne sokularak emekliliğimize yansıtılmadığı için çalışırken yaşadığımız
sefalet koşulları emekliliğimizde daha da derinleşmektedir. Ek ödemeler
emekliliğe yansıtılmadığı için emekli maaşlarımız yarıya düşmektedir.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi AKP iktidarı bu gün %40’ları aşan
kayıt dışılığı çözerek vergide adaleti sağlamak yerine vergi yükünü de
emekçilerin sırtına bindirmektedir. Yılbaşında maaşlarımıza %3- %4
zam yapanlar, bu zamlardan çok daha fazlası yılın ikinci yarısından itibaren
vergi kesintisiyle bizden geri almaktadır. Yani kamu emekçileri Temmuz ayından
itibaren Ocak ayında aldığı maaşın altında maaş almak zorunda
kalmaktadır.
Yıllardır orta ve büyük sermayeden vergi almaktan özellikle
kaçınan, bunun için çok sayıda yasal düzenleme yapan hükümet, ay sonunu zor
getiren ücretlilerin “gelir vergisi dilimi” konusundaki mağduriyetlerini
giderici adımlar atmaktan ısrarla kaçınmaktadır. Bunun yerine “eşit işe
eşit ücret getiriyoruz” diye çıkardığı 666 sayılı KHK ile bürokratlarının
maaşlarını artırırken 1,8 milyon kamu emekçisinin maaşlarında herhangi bir
iyileştirme yapmamaktadır. Kamuda başından beri var olan eşitsizliği ve
ayrımcılığı daha da derinleştirdikleri düzenlemeyi “eşit işe eşit ücret
verdik” diyerek yutturmaya çalışmaktadır.
Değerli
Basın Emekçileri,
Ülkemizde verilen emek ve demokrasi mücadelesinin bir
parçası olan sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinin hepimize öğrettiği şeyler
vardır. Bunların en önemlisi de haklarımızı
ancak mücadele ile alabileceğimiz gerçeğidir. Konfederasyonumuz bu gerçeği uzun
yıllardan beri sürdürdüğü mücadelesinin geleneği haline getirmiştir. Kamu
emekçilerinden aldığımız güç ve güvenle bu geleneği sürdürmeye kararlılığımızı
tekrar ifade ediyoruz.
Ø Grev
hakkımızın yasal teminat altına alındığı bir Toplu Sözleşme düzeni için,
Ø Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesine son verilmesi için,
Ø “KHK
Demokrasi ”sine son verilmesi için,
Ø Her türlü güvencesiz çalıştırmaya son verilerek tüm
çalışanlara kadrolu iş güvencesi sağlanması için,
Ø Tüm
çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının
sağlanması, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için,
Ø Emekçilere dayatılan angarya ve zorunlu fazla mesaiye son
verilmesi için,
Ø Temel
ücretlerin artırılarak, gerçek bir eşit işe eşit ücret sistemi için,
Ø Ek ödemelerin tüm emekçiler için eşitlenerek emekliliğe
yansıtılması için,
Ø Net asgari
ücretin açlık sınırı olan 1.000 TL’ye çıkarılarak tüm ücret ve maaşlarda bu
tutarın vergi kesintisi dışında bırakılması için,
Ø Hukuksuz, haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan gözaltı ve
tutuklamalara son verilmesi, tutukluların serbest bırakılması için,
Üyelerinin hak ve çıkarlarını korumakla görevli her
sendikanın, konfederasyonun yapması gerekeni yapıp, uluslararası sözleşme ve
anlaşmaların yanı sıra Anayasanın bize tanıdığı hakkımızı kullanarak 21 Aralık’ta, “en uzun gecede, en kısa
günde, karanlığın en koyu, ışığın en az olduğu günde aydınlığı arttırmak
için” Grev yapacağız.
Buradan diğer konfederasyonlara ve tüm kamu emekçilerine
çağrıda bulunuyoruz: Hiçbir şekilde sorumlusu olmadığımız bu çarpık düzenin
bedelini ödememek için, temel haklarımız için, gelin hep birlikte mücadeleyi
yükseltelim. 21 Aralık’ta yapacağımız grevle haklarımıza yapılan saldırılara
sesiz kalmayacağımızı hep birlikte gösterelim.
Son söz olarak, sendikal hak ve özgürlüklerimiz korunması ve
geliştirilmesi için başından beri sürdürdüğümüz mücadelemizin bugün yok edilmek
istenen tüm değerlerinin egemenlerin bir lütuftu olmadığı bilinciyle, dişimizle
tırnağımızla verdiğimiz mücadelemizle kazandığımız haklarımızın yok edilmesine
seyirci kalmayacağız.
Yaşasın
Örgütlü Mücadelemiz!
Yaşasın
KESK!