Kamu emekçilerini yasa
değişikliği ve toplu sözleşme vaadi ile oyalayan AKP’nin gerçek niyeti Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın mücadeleci sendika ve konfederasyonlara iftiralarla
dolu açıklaması ile net olarak ortaya çıkmıştır. Memur-Sen’in Bursa
temsilciliği hizmet binasının açılış töreninde konuşan Arınç, sarf ettiği her
cümle ile demokrasiden zerre kadar nasibini almadığını bir kez daha
göstermiştir.” 

 “Sayın Arınç’a göre yandaş konfederasyon
dışında diğer konfederasyonların yasa değişikliği ve toplu sözleşme konularında
hiçbir söz söylemeye hakları yokmuş. Çünkü hazrete göre, 12 Eylül referandumuna
“Evet” demeyen, üstelik bir de grevli toplu sözleşme isteyen bu “ideolojik”
sendikalar öyle bir suç işlemişler ki; bunların kellesini vursanız yeridir.

Bakın üstüne vazife
olmayan konularda ne inciler döktürmüş Sayın Bakan. “Hayır, hayır’ diye
yırtınanların şimdi ‘nerede toplu sözleşme’ deyip ortalıkta dolaştığını görünce
‘kardeşim sen şurada bir otur bakalım, senin bunları konuşmaya hakkın yok,
milletin kafasını da bulandırma, Memur-Sen ne yapacağını bilir, hükümetle bu
konuyu müzakere etti, yasal değişiklik yapılacak, toplu sözleşme imzalanacak.”

Sayın Bakana ve AKP
hükümetine soruyoruz. Madem başından beri yasayı da toplu sözleşmeyi de yandaş
konfederasyonunuzun isteklerine göre düzenleyecektiniz niye Üçlü Danışma
Kurulu, teknik komisyon toplantıları yaptınız? Bizi bu toplantılara süs olsun
diye mi çağırdınız?

“Benim Yandaşım İşini Bilir”

Öte yandan Arınç’ın
dediği gibi, Memur Sen ne yapacağını bilir. Ama unutmayın ki kamu emekçileri de
9 yıldır sırtını AKP’ye dayayarak üye sayısını 13 katına çıkaran Memur-Seni ve
sizi bilir. Diğer konfederasyonlarla siyasi partiler arasında organik ilişki
arayan Sayın Arınc’a dönüp yandaş konfederasyonla olan ilişkisine bakmasını
tavsiye ediyoruz. Organik olmayı kat be kat aşan bu içli dışlı ilişkiniz
nedeniyle yandaş konfederasyonunuzun uluslararası sendikalara üyelik
başvurusunun kabul edilmediğini tüm dünya biliyor.

Anladığımız kadarıyla
emek ve demokrasi güçlerinin 3 Aralık’ta ülkenin her yerinde düzenlediği, on
binlerce kişinin katıldığı eylemler epey canını sıkmış sayın bakanın. Üstüne bir
de KESK’in, hükümetin kamu emekçilerini kapı kulu gören anlayışının ürünü olan
4688 sayılı yasada değişiklikler öngören hazırlıklarına ve kendisinden olmayan
herkesi baskı altına almaya çalışan politikalarına karşı insanca bir yaşam için
21 Aralık’ta greve gideceği haberini almış olacak ki burnundan soluyor. Alan da
atıp tutmaya müsait : “Biz bunların başkanlarıyla bir araya geldik referandum
öncesinde, ben hepsinin kapılarını çaldım ve hepsiyle konuştum, dedim ki ‘siz
bunun mücadelesini yapmadınız mı yıllarca? Bak şimdi anayasa değişikliğine bunu
koyduk. Gelin buna ‘evet’ deyin. ‘Evet’ demek namus borcu, siz hep bunu
istediniz’. ‘Evet, hep biz bunu istedik ama bugün yukarısı bizim ‘hayır’
dememizi istiyor’ dediler. Memur-Sen öyle demedi” diyerek esip gürlüyor.

İftiranın, gerçekleri çarpıtmanın bu kadarına
pes doğrusu!

Bu iftiralara,
çarpıtmalara en güzel cevap tarihimizdir. “Memurun da sendikası mı olur”
diyenlere rağmen fiili meşru mücadelesi ile kamu emekçileri sendikacılığını
yaratanın KESK olduğunu bu ülkede herkes iyi bilmektedir. Bugün iktidarın
kanatları altında olanlar, her ne kadar unutsalar da sendikalarını KESK’in
mücadelesi sonucu kurabildiklerini inkâr edemezler.

Elini vicdanına koyan her insan, KESK’in, siyasi
iktidarın kim olduğundan bağımsız olarak, kamu emekçilerinin hak ve
özgürlüklerini temel alan bir mücadele yürüttüğünü kabul eder. 17-18 Haziran
1995 tarihinde Kızılay’da 150 bin üyesi ile iki gün geceleyerek yaptığı
eylemler ve direniş sonrasında sendika kurma hakkını alanın KESK olduğunu
bilir. 4 Mart 1998 tarihinin, KESK’in grevli toplu sözleşme hakkı tanımayan
“sahte” sendika yasasını geri püskürttüğü büyük direniş gününün tarihi olduğunu
bilir. 2001 yılında tekrar gündeme getirilen ve bugün AKP iktidarı tarafından
makyaj düzenlemeler yapılmak istenen “sahte” sendika yasasına karşı büyük
yürüyüşümüzü, 25 Haziran direnişimizi bilir. Grevli toplu sözleşme hakkımızın
önündeki engellerin kaldırılması mücadelemizin 25 yılı aşkın süredir sürdüğünü
bilir. Uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla, anayasa ile düzenlenen bu
hakkımızın engellenmesine karşı grev yaptığımızı da dost düşman herkes çok iyi
bilir.

Arınç’a Teşekkür Borçluyuz!

Aslında bunları sayın
bakan da çok iyi bilir. Ancak emek düşmanlığı, sermaye sözcülüğü yapan her
iktidar yetkilisi gibi kendi üzerine düşen rolü oynamaktadır. Öte yandan 9
yıllık iktidarında tek ustalaştığı alanın gerçekleri çarpıtmak olduğunu
vurguladığımız AKP’nin bu ustalığının hakkını veren açıklamalarla bizi mahcup
etmeyen Sayın Arınc’a teşekkür borçluyuz!

İtiraf Ediyoruz, Suçluyuz!

Eğer, devleti
AKP’lileştirmeye dönük düzenlemelerin yolunu açan 12 Eylül referandumunda
“evet” oyu toplamak için yandaş konfederasyonun yaptığı gibi, il il dolaşmamak
suçsa, evet biz suçluyuz. Eğer uygar dünyanın kendi emekçilerine 50 yıl önce
tanıdığı grev hakkımızın engellenmesine karşı mücadele etmek “ideolojik” bir
suçsa biz suçluyuz. Emek ve demokrasi güçleri ile emekten, demokrasiden yana
siyasi partilerle bir araya gelmemiz suçsa biz suçluyuz.
Biz bu “suçları” yıllardır işlemeye devam ettiğimiz için emek düşmanı
iktidarların hep hedefinde olduk. Onların suç olarak gördüğü, bizim gurur
duyduğumuz mücadele tarihimizde hep baskılarla, sürgünlerle yıldırılmaya
çalışıldık. AKP iktidarı döneminde pervasızlaşarak süren bu baskılar sonucunda
sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi veren 33 üye ve yöneticimiz bu gün hala
cezaevinde tutuluyor. Yandaş hale getirilen savcıların hazırladığı düzmece
iddianamelerle yönetici ve üyelerimiz hakkında onlarca yıla varan hapis
cezaları verildi, veriliyor.

KESK Kimsenin Gönüllü
Kulluğunu Yapmadı, Yapmayacak!
Şu çok iyi bilinmelidir ki, KESK tüm baskı ve sindirme politikalarına rağmen
bugüne kadar kimsenin gönüllü kulluğunu yapmamıştır, bugünden sonra da
yapmayacaktır. KESK’in sorumlu olduğu tek kesim hakları ve özgürlükleri için
mücadele ettiği kamu emekçileridir. Hükümete gönüllü kulluğu kabul edenlerin
taleplerine göre yapılacak yasanın de toplu sözleşmenin de kamu emekçilerinin
hak ve çıkarlarını koruması mümkün değildir.

EN UZUN GECEDE GREV

21 Aralık’ta Hep Birlikte
Greve

Bu ülkenin kamu
emekçilerinin, mücadelemizi karalamaya çalışarak ahkâm kesenlere hak ettiği
dersi er ya da geç vereceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Buradan onurlu tüm
kamu emekçilerine tekrar çağrıda bulunuyoruz. Gelin, bizleri yok sayan, yandaş
konfederasyonu ile el ele vererek irademize ipotek koymaya çalışan bu iktidarın
emek düşmanı politikalarına sessiz kalmadığımızı hep birlikte gösterelim. En
uzun gecede, en kısa gündüzde, 21 Aralık’ta, karanlığı yırtarak aydınlığa giden
yolu açmak için hep birlikte GREV de olalım.

 

DEVLET GÜDÜMLÜ SENDİKAYA HAYIR

YAŞASIN ONURLU VE ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ

                                                                                                                             KESK
Şubeler Platformu a.

      Selman GÜNBAT

                                                                                                                                    SES Şube Başkanı

                                                                                                                                KESK Dönem Sözcüsü

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]