ADANA SAĞLIKÇILAR MECLİSİ KHK’YA OYBİRLİĞİ İLE HAYIR DEDİ

Facebook
Twitter
WhatsApp

 

Adana Sağlıkçılar Meclisi
sokakta oyladıkları 663 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararlara(KHK) oy birliği ile
HAYIR diyerek “Yok Hükmünde” sayıldı.

 

Adana-Osmaniye Tabip Odası,
Adana Eczacı Odası, Pratisyen Hekimlik Derneği Adana Şubesi, Türk
Sağlık-Sen  Adana Şubesi, SES Adana Şubesi, Devrimci Sağlık-İş, Adana
Şubesi ve Hasta Hakları Derneği Adana Şubesi üyelerinden oluşan Adana
Sağlıkçılar Meclisi ilk toplantılarını Adana Numune Hastanesi önünde Hacı Ömer
Sabancı Caddesine koydukları kürsü ile gerçekleştirdi.

 

Hekimlerin, Hemşirelerin,
Eczacıların, Sağlık Çalışanlarının ve Hastaların katıldığı Adana Sağlıkçılar
Meclisi adına basın açıklamasını okuyan Adana-Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr.
Resmiye Kaya,” Hepimizin bildiği gibi Türkiye Sağlık ortamını derinden,
Kanunsuz, Hukuksuz ve Keyfi olarak etkileyen “Kanun Hükmünde Kararname (DARBE)”
Biz hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri aynı zamanda hastalar
olarak da bizlere  son
günlerde demokratik anayasa tartışmalarının yapıldığı ortamda; sağlık
alanındaki düzenlemeler için “görüşlerimiz sorulmamış”, “bizlerin varlığı  yok sayılmış” daha da ötesi seçilmiş
“İleri demokrasi” uygulandığı iddia edilen ülkemizin seçilmiş milletvekillerine
bile sorulmamış, tartıştırılmamıştır. Bu yüzden Bizler; Sağlık ve Sağlıkla
ilgili emek ve meslek örgütleri ve aynı zamanda değerli hastalarımız
olarak;  yani Adana-Osmaniye
Tabip Odası, Adana Eczacı Odası, Pratisyen Hekimlik Derneği Adana Şubesi, Türk
Sağlık-Sen  Adana Şubesi, SES Adana Şubesi, Devrimci Sağlık-İş, Adana
Şubesi, Hasta Hakları Derneği Adana Şubesi olarak ADANA SAĞLIKÇILAR MECLİSİ’ni
kurmuş bulunmaktayız.

 

Bizim meclisimizde görev yapmak
için %10 seçim barajı bulunmamaktadır ve her sağlıkçının, değerli halkımızın
hatta TBMM Başkanı, Başbakan, Sağlık Bakanı ve TBMM’deki seçilmiş
milletvekilleri de dâhil meclisimize katılabilecekler ve hiç kimse kürsüden
tekme tokat indirilmeyecek ve herkesin söylediği her kelime dikkate alınacak ve
tartışma için zaman süresi de olmayacaktır. Şimdi 2 Kasım 20111 günü yangından
mal kaçırırcasına, TBMM’de seçilmiş milletvekillerinden bile kaçırılan apar
topar ve bayram öncesi tüm Sağlıkçılara ve çıkacak sonuçları ile halkımıza da
“acı bayram şekeri” olarak sunulan “663 Sayılı Kanun Hükmünde kararname” bir
gecede karşımıza çıkmıştır.  
Sağlık alanının yapısını temelinden
değiştiren, sağlık alanını bütünüyle piyasaya teslim eden KHK’nin ilgili
tarafların yani BİZLERİN hiçbirimizin görüşü alınmadan,
kamuoyunda tartışılmadan, TBMM’yi de by-pass ederek, AKP Hükümeti’nin “ben yaptım oldu” anlayışıyla çıkarılan 663 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ADANA SAĞLIKÇILAR MECLİSİ’nde oylanmıştır ve uygulama
bizler için YOK hükmünde sayılmıştır.

 

Bizlerin varlığını yok sayan, bildiğini yapan, değişik gerekçelerle
“zamana karşı bir yarış içinde bulunan ve herhalde kaybedecek birkaç ayları
bile olmayan ya da “Birileri”nin zorla yapılmasını istediği Kanunsuz Hukuksuz
ve Keyfi uygulamaları emir olarak algılayan ve yapan Hükümete ve yaptığımız onurlu mücadelelerimizi “ideolojik”olarak gören Sağlık Bakanı’na Bizim
Meclisimizden duyması için buradan sesleniyoruz.

 

BİZLER ADANA SAĞLIK MECLİSİ’nin ONURLU üyeleri olarak;

 

KANUNSUZ,HUKUKSUZ
VE KEYFİ olarak uygulamaya konulan 663
Sayılı KHK’nın
 tümüyle iptal edilmesini, BİZLERİN İDEOLOJİSİ
olarak; İş Güvencesi, Gelir Güvencesi, Sağlıklı Ortamlarda ve
Şiddete Uğramadan Çalışma
 ile Onurlu olan mesleklerimizi  bağımsızca (performans, ciro baskısı, SUT
vb.) yapabilme koşullarının sağlanacağı ve hatta Türkiye’de
yaşayan hastalarımızın da eşit,
ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti talepleri 
yerine getirilene ve sonuç
alana  kadar HEP BİRLİKTEHEPİMİZ ve ORTAK olarak mücadele edeceğimizi, büyük
sermaye gruplarının ayaklarının altına ülkemizi, hekimlerimizi, sağlık çalışanlarını
ucuz işgücü olarak taşeronlaştırıp hatta hastalarımızın sağlık haklarını  PASPAS yapmayı kendi ideolojileri olarak
kabul edenlere ve ideolojilerinin kıbleleri Dünya Bankası ve Sermayeye TESLİMİYET olanlara diyoruz ki;

KUSURA
BAKMAYIN
,
binlerce yıllık mücadelelerle oluşturulmuş evrensel değerlerin, hekimliğin, tüm
sağlık çalışanlarının ve halkın sağlık hakkının PASPAS gibi çiğnetilmesine hiç izin
vermedik, hiç de izin vermeyeceğiz” diye konuştu. 

 

 

“663 SAYILI KHK Sonuç maddeleri;

Türk Tabipleri Birliği yasasının birinci
maddesinden “Tabipliğin kamu
ve kişi yararına yapılması”
 ifadelerinin
çıkarılması ile bu kavram  tedavülden kaldırılmış olup hekimlerin bundan
böyle “kamu yararına hizmet”??? vermesi
yasaklanmıştır.

T.C. Sağlık Bakanlığı  kendisini fesh
ederek SAĞLIK HOLDİNGİ’ne  dönüşmüştür.

Kamu görevi yapan devlet hastaneleri “Hastane Şirketleri” ( Kamu Hastane Birlikleri) haline
getirilmiştir.

Hastane Şirketlerini  (Kamu Hastane
Birlikleri) sınırsız yetkili sıfır iş güvenceli sözleşmeli BÜYÜK CEO’lar (Genel Sekreter) yönetecektir. 

Hastane şirketlerinde (Kamu hastane Birlikleri) 10.300 sözleşmeli
yöneticilerin ücretleri döner sermayeden ödenecektir. 

Sağlık çalışanlarının nerede zorunlu “İKAMET” edeceğine Sağlık Bakanlığı (Holdingi)
karar verecektir. 

Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının
yüksek öğrenim ile ilgili eğitim içeriklerini ilgili fakülteler değil SAĞLIK HOLDİNGİ (Sağlık Bakanlığı) 
belirleyecektir. 

Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının
sağlık meslek örgütleri hiçe sayılarak, “mesleki
yetersizlik veya meslek ilkelerine uymama”
 suçlamalarıyla “verilecek eğitim ve sınav
sonucunda“ 
yıllarca dirsek
çürüterek aldıkları diplomaları iptal edilerek mesleklerini yapmaları “ömür boyu mene kadar veren
cezalar”
 verilerek engellenecek
ve kendi mesleği dışında “aynı
derece ve kadrosu korunarak”
 örneğin,
tapu memuru,  nüfus memuru veya herhangi bir kamu dairesinde memur olarak
çalıştırılacaktır.  

Ülkemizin sağlık alanında “cazibe merkezi” haline getirilmesi için kurulacak olan “Serbest Sağlık Bölgeleri”’nde
 (Ücretsiz arsa, ucuz kredi, ucuz enerji ve ucuz sağlık işgücü) çalışacak
olan emekçilerin çalışma koşullarının “usul
ve esaslar
ı “özel”  olarak belirlenerek “insanımız ve sağlık alanı” 
kar amaçlı olarak  birilerine peşkeş çekilecektir. 

Halka daha iyi hizmet için değil özel
hastanelerde ve Serbest Sağlık Bölgeleri’nde çalıştırılacak olan “ithal doktor ve ithal hemşire” ile sağlık emekçilerinin emeği
ucuzlatılacaktır. 

“Kimi gerçek ve tüzel kişilerce sosyal
dayanışma ve yardımlaşma amacıyla ücretsiz sağlık hizmeti verilebilir”
 ibaresi ile seçim zamanlarında oy için “Yeni
Derya Işıldağı Dernekleri”, “İyilik Fenerleri Dernekleri” ortaya
çıkacaktır. 

A,B,C,D ve E şeklinde sınıflandırılan Hastane
Şirketleri (Kamu Hastane Birlikleri)’n de  insanlar parasına göre
 sınıflandırılarak “parana
göre sağlık hizmeti”
 verilecektir.  

Aile Hekimlerinde ”Sağlığın geliştirilmesi,
hastalıkların önlenmesi, takibi, kontrolü” gibi çalışmalarındaki “başarıları fiyatlandırılarak” üzerlerinde performans baskısı
yaratılacaktır.

Aile Hekimlerini, Aile Hekimi Uzmanı yapmak için 6 yıllık zaman içinde asistan olarak mı şu anki özlük hakları saklı kalmak kaydı ile mi daha sonra
da her yeni uzmana dayatılan mecburi
hizmet zorunluluğunun uygulanıp uygulanmayacağı ş
üphesiyle ve hatta bu
ucube yöntemle alışılmış Tıpta
Uzmanlık Eğitimine darbe 
vurulacaktır.
 

Eğitim ve Araştırma hastanelerinde, eğitim ve
hizmet verilen klinikleri yöneten
“Klinik Şefi ve Şef Yardımcıları”
nın unvanları kaldırılarak BÜYÜK CEO’ya (Genel Sekreter) yakın isimler eğitim
ve idari görevli olarak atanacaktır. 

Tıp ve Tıpta uzmanlık eğitim müfredatını kendi
uhdesine alan SAĞLIK HOLDİNGİ (Sağlık Bakanlığı)  Tıp Fakültelerini “işbirliği” altında kendi himayesine alarak,
Tıp Fakültelerine Profesör ve Doçent atamak için Eğitim Hastaneleri kadrolarını (kim, kimler ve ne için?) kullanacaktır. 

“Geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp
uygulamaları”
 ile  bilmediğimiz “tıbbın dışında başka bir tıbbın
daha olduğu”  
(yani
üfürükçüler)  SAĞLIK
HOLDİNGİ (Sağlık Bakanlığı) tarafından yasal hale getirilmiş olacaktır. 

İlaç reklamının serbest bırakılması reçetesiz ilaç sayısında artışa
neden olacak,
 reçetesiz
ilaçlar devlet tarafından ödenmediği için vatandaş ilacını kendi cebinden almak zorunda kalacaktır. Üstelik
reçetesiz kapsamına alınacak ilaçların fiyatı kat be kat artacak, ilaç
şirketleri kendi ürünlerini satmak için harcadıkları reklam giderlerini de fiyata
ekleyerek halkın cebinden 
alacaklardır.

Reçetesiz ilaçların halka tanıtımını serbest
bırakan bu düzenleme “gereksiz
ilaç tüketimini, yanlış ilaç kullanımını, bunlara bağlı ilaç zehirlenmelerini” 
(zayıflama hapları gibi)
öngörülemez oranda artıracaktır. 

 


İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×