“Yabancı”
Doktorlar Türkiye’ye, “Yerli” Hastalar Avrupa’ya, Hastalarımız Kalsın, Gitmesi Gerekenler Gitsin!
1.Sağlık Bakanlığı, Memur-Sen
Konfederasyonuna bağlı Sağlık-Sen ve
HASYAD(Hasta Yakınları Derneği)
ortaklığı ile yapılan “Emeğe Saygı,
Şiddete -0- Tolerans sempozyumu ve hastanelere bu konuda ortak afişler
asılması ,
2.Kamu Hastane
Birlikleri ve Kamu-Özel Ortaklığı
ile ilgili düzenlemeleri de içeren Sağlık
Bakanlığı Teşkilat Kanununu değiştiren KHK başta olmak üzere Sağlık
alanında yapılan düzenlemeler ile ilgili olarak; 30 Eylül 2011 günü TTB
ve Dev-Sağlık İş sendikası ile ortak
Basın Toplantısı yapılmıştır.
Toplantıda ortak metin okunmakla birlikte;
- Emeğe
Saygısı olmayan ve şiddeti körükleyen Sağlık Bakanı ile Halkın Sağlık Hakkı ve
Sağlık Emekçilerinin hak mücadelesi vermesi gerekirken, Sağlık Bakanlığı ile
ortak çalışma yapan Sağlık-Sen teşhir edilmiştir. - Kamu
Hastane Birlikleri ve Kamu-Özel ortaklığı ile de hastanelerde özelleştirilmiş
hizmetler dışında mülkiyet devrinin de yapılarak özelleştirmenin
tamamlanmasının sağlanacağı, daha da önemlisi tüm sağlık emekçilerinin
sözleşmeli statüye geçirileceği, “Nitelikli,
Ulaşılabilir, Ücretsiz Sağlık Hizmeti”’nin Kamu tarafından ve Kadrolu, Güvenceli Sağlık Emekçileri eliyle
verilmesi talebimiz tekrarlanarak bunun mümkün olduğu ifade edildi. - Haziran
ayında yürürlüğe giren yeni Döner
Sermayeden Ek Ödeme yapılmasına ilişkin yönergenin sağlık ekip anlayışını
daha da bozduğu, adaletsizliği arttırdığı ifade edilerek, önce döner sermaye
dağıtımında adaletin sağlanması, ama esas olarak emekliliğe de yansıyacak, temel ücrete eklenmiş bir ek ödeme
talebimiz tekrarlandı. - Mücadele
sürecinde karşı karşıya kaldığımız Baskı,
Sürgün, Soruşturma, Ceza, Gözaltı ve Tutuklamalarla ilgili saldırılara son
verilmesi çağrısı yapılarak bu baskıların bizi mücadelemizden alıkoyamayacağı,
mücadelemizi engelleyemeyeceği ifade edildi.
Başta TTB ve Dev-Sağlık İş
olmak üzere bunu aşan bir birliktelik ve bütünlükle mücadelemizin devam edeceği
belirtilerek 8 EKİM 2011 Mitingine
çağrı yapıldı.
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Basın
Açıklaması
“Yabancı”
Doktorlar Türkiye’ye, “Yerli” Hastalar Avrupa’ya
HASTALARIMIZ
KALSIN, GİTMESİ GEREKENLER GİTSİN!
Yaklaşık bir aydır kamuoyu
sağlık alanında Adalet Bakanlığı’yla ilgili Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK)
içine gizlenen “Tam Gün” düzenlemesini tartışıyor.
Sağlık Bakanı’na göre küçük
bir sorun, medyaya yansıdığı kadarıyla büyük bir sorun.
Sağlık Bakanı Dr. Recep Akdağ
bu “küçük sorunun” çözümünü bulmuş; gerekirse hastaları Avrupa’ya
götüreceklermiş!
Öncelikle belirtmek isteriz
ki; özellikle tıp fakültesi hastanelerinde haftalardır yaşanan sıkıntının
sorumlusu Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın kararlarını hiçe sayarak bu KHK’yi
çıkaran siyasi iktidardır.
“Hastaları gerekirse
Avrupa’ya götürürüz” şeklindeki ciddiyetten uzak yaklaşımın da bu sorumluluğun
üzerini örtmek için söylendiği anlaşılıyor. Tıpta kuraldır; öne zarar verme! Bu
düzenlemeyi yürürlükten kaldırarak en azından 26 Ağustos öncesine dönmek
sağlanabilir.
Yeter mi? Elbette yetmez.
Bu ülkede hemşiresiyle,
hekimiyle, sağlık memuruyla, laboratuar çalışanı, radyoloji teknisyeni, taşeron
işçisiyle tüm sağlık çalışanlarının sorunlarının arttığı gizlenemez.
Eğer bir ülkede bütün
partiler, hekimlerin meslek örgütü, sendikalar aynı şeyi istediğini söylüyor ve
buna rağmen bir yol alınamıyor ise bunun sorumlusunu başka yerde aramaya gerek
yoktur: Hükümet’in söylediği ile niyeti ve yaptığı farklıdır.
Başından itibaren söyledik:
AKP Hükümeti döneminde
gündeme getirilen “Tam Gün” düzenlemesinin amacı Sağlık Bakanı’nın iddia ettiği
gibi hastayla hekim arasındaki para ilişkisinin kesilmesi değil (öyle olsaydı
özel hastanelerde sigortalılardan alınan “ilave ücret” kaldırılırdı);
hekimlerin, sağlık çalışanlarının emeğini ucuzlatmaktır.
Nitekim; “Tam Gün”le ilgili
KHK’nin hemen ardından Sağlık Bakanlığı’yla özel hastane patronları arasında
özel hastanelerde çalışan hekimlerin ücretlerinin düşürülmesine yönelik bir “Mutabakat
Metni” imzalandığı açıklandı.
Hekimlerin/sağlıkçıların
isteği net: Mesleğini piyasacı Sağlık Bakanlığı ve piyasa baskısı olmadan
sadece ve sadece insanların sağlığını gözeterek yapmak.
İş güvencesi, can güvencesi,
bugün ve yarın emeklilikte gelir güvencesi ile.
Sağlıkta son haftalarda
yaşanan gelişmeler sadece bunlarla da sınırlı değil.
Bir yandan, her ne kadar
Sağlık Bakanlığı kendi yandaşı sendikalarla “Şiddete sıfır tolerans” panelleri
düzenlese, şiddet konusunu “himayelerine” alsa da şiddet meselesi panellerle ve
afiş asmakla çözülemez. Çünkü sağlık ortamlarımızı adeta savaş alanlarına
çeviren şiddet her geçen gün artarak sürüyor. “Sağlıkta işler iyiye gidiyor,
halkın memnuniyeti artıyor” deniliyor ama ne hikmetse şiddet de artıyor!
Öte yandan, Sağlık
Bakanlığı’nın meslek örgütlerinden, sendikalardan, sağlık çalışanlardan ve
kamuoyundan; dahası yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden gizli
olarak hazırladığı bir başka KHK Taslağı daha var.
Sağlık Bakanlığı’nın Teşkilat
ve Görevleri Hakkında KHK ile devlet hastaneleri şirket hastanelerine
dönüştürülecek, sağlık çalışanlarının iş güvenceleri yok edilecek ve bütün
sağlık hizmetlerinin taşeronlaştırılmasının önü açılacak.
Yani, sağlıkta özelleştirme
hızlandırılacak.
Talebimizi bir kez daha
söylüyoruz; taşeron işçiler dahil herkes kadrolu, güvenceli bir çalışma hakkına
kavuşmalıdır.
Bütün bu yaşananlar
karşısında bizim tavımız açıktır:
Hastalarımız kalsın,
Sağlığı
ticarileştiren/özelleştirenler,
Emeğimizi
değersizleştirenler,
Bizleri taşeron şirketlerde
iş güvencesiz çalışmaya mahkum edenler,
Sevgisiz, hürmetsiz, değer
bilmez tutum ve açıklamalarıyla sağlıkta şiddeti zirveye çıkaranlar,
Kısacası;
Gitmesi gerekenler gitsin!
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET
EMEKÇİLERİ SENDİKASI
DEVRİMCİ SAĞLIK İŞÇİLERİ
SENDİKASI