gibi düşünmeyen, kendine yandaş olmayan herkese farklı adlarla da olsa aynı
yöntemleri uyguluyor. Kimi KCK üyesi
oluyor, kimi devrimci Karargâh Örgütü, kimi de Ergenekon Terör Örgütü üyesi.
KESK ve sendikamız üyeleri üzerinden bunu yakından yaşayan bizler son gözaltı
olaylarının da benzer olduğunu biliyoruz.
Üç yıldır sürdürülen
Ergenekon davasında, bir arpa boyu yol alınmamış, Fırat’ın öbür yakasına hiç
geçilmemiş, kayıpların, faili meçhullerin sorumluları yargı önüne dahi
çıkarılmamıştır. Hükümet, bölgede nereyi kazsan çıkan kemikler karşısında kör,
sağır rolü oynarken, ne yazdıkları ve ne yaptıkları ortada olan gazetecilerin
gözaltına alınması iktidarın demokrasi anlayışını ve kendi gibi olmayanlara
karşı tutumunu bir kez daha göstermektedir.
AKP hükümeti tüm kurumlar ile birlikte
yaşamın her alanını kendi denetimi altına alarak, halkta yoksulluk, açlık,
işsizlik vb nedenlerle gelişen hoşnutsuzluğun göz ardı edilmesini sağlamak,
ortaya çıkan gerilim ortamından yararlanarak genel seçimlere hazırlanmak
istemektedir. Toplumda karşıtlıklar yaratmak, var olanları derinleştirmek ve
bunun üzerinden de kendini demokrasinin bekçisi ve geliştiricisi olarak
cilalamak istemektedir. Bunu sağlamak için de yandaş yapamadığı
medyayı/mensuplarını susturmaya çalışmaktan geri durmamaktadır.
Basın, düşünceyi ifade ve örgütlenme
özgürlüğünün savunucusu olarak AKP Hükümetinin bu tutumunu şiddetle kınıyoruz.
Tüm gazeteciler, yazarlar siyasetçiler ve bilim insanları
derhal serbest bırakılmalıdır. 04.03.2011
SES GENEL MERKEZİ