Diyarbakır’da
sürmekte olan davada tutuklu bulunan eski MYK üyemiz Olcay Kanlıbaş ve
KESK’lilerin serbest bırakılması için 01.11.2010 tarihinde Diyarbakır’da basın
açıklaması yapıldı. Davayı da izleyen Genel Başkan Bedriye Yorgun, MYK üyeleri
Sıdık Akın ve Şükran Doğan’ın da katılımı ile saat 12.30 da SES Diyarbakır
şubesi ve KESK şubeler platformunun yer aldığı kitle ile Doğum Hastanesinden
adliyeye kadar yürüyüş ve ardından basın açıklaması gerçekleştirildi.

 

 

BASINA VE KAMUOYUNA

 

Savaş ve şiddete
karşı barışı ve yaşamı savunanlar tutuklu.

Hangi demokratik
yönetimde barışı savunmak suç olabilir?

Hangi demokraside savaşa hayır barış hemen şimdi demek
suçtur?

Hangi demokraside
insanca yaşam ilkelerini savunurken insanlar katledilir, tutuklanır,
kaybedilir?

 

Biz Kamu Emekçileri
yıllardır yaşamın ve özgürlüğün kutsallığını merkezinde tutan bir anlayışla
mücadele etmekteyken her gün egemenlerin giderek artan baskısına maruz
kalmaktayız.  Ülkenin savaş ve şiddetle
beslenen anti demokratik yönelimleri değişmediği sürece bizler alanlarda barış
ve demokrasi çığlıklarını yükselteceğiz. 

Biliyoruz;
Söylediklerimiz tekrara giriyor. Maalesef ülkemizde ne şiddet ortamı ne savaş
bir adım geriliyor, ne de demokratik hak ve özgürlükler bir adım ilerliyor.
Şiddet, savaş ve anti demokratik uygulamalar tırmanışta… Bu duruma dur diyen
bizler de baskı, sürgün, gözaltı ve tutuklamalarla sindirilmeye çalışılıyoruz.
Dünden bugüne ne değişti? Önceden kaybediliyorduk, şimdi yaşamdan ve mücadeleden
alıkonuluyoruz. Üstelik en çok barış, en çok demokrasi, insan hakları
söylemlerinin arasında bunları yaşıyoruz.

Biraz daha demokrasi,
biraz daha sağlık, biraz daha yaşam, biraz daha kadın dedik diye, üç yaşındaki
çocuklarımızla demir parmaklıklar ardına gönderiliyoruz. Üç çocuk yapın
telkininde bulunanlar, 3 çocuğunu parmaklıkların ardında bekleyenleri görmez
mi? Başbakanın söylemlerinden payımıza düşen çocuklarımızla birlikte cezaevine
tıkılmak mı?

Dün olduğu gibi
bugünde savaşa ve şiddete karşı yaşamın kutsallığını savunan bizler,
mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.

Zaman zaman sorunun
tarafları, görev süreleri dolan Genelkurmay Başkanları, MİT müsteşarları dahi
verdikleri demeçlerle sorununun silahlı yöntemlerle çözülemeyeceğini deklare
etmiştir. Bugüne kadar yapılan operasyonların bir çözüm getirmediğini, aksine
ardında yok edilen bir tarih, yakılan binlerce hektar orman, tahrip edilen
doğa, telef edilen hayvan ve parçalanan bedenleri, hayatının baharında
bitirilen yaşamları, yanan yürekleri bırakmaktadır. Siyasi iktidar sahipleri
tarafların telkinlerine kulak vermeli, bir gün kendilerinin de gideceklerini
hatırlamalıdır. Hatırlamalıdır ki yıllardır çatışma ortamının yarattığı
nimetlerden faydalanan iktidarlarını gözden geçirsinler. “Cumhurun üzerinde bir
irade olamaz” diyenler halkın iradesine kelepçe vurdurmasınlar.

Savaş ve şiddet
insanlık suçudur diyen bizleri ve diğer tüm demokratik kitle örgütlerini,
baskıyla, sürgünle, tutuklama ve göz altılarla susturamayacaksınız.

Dün olduğu gibi
bugünde öğretmensiz okullar, doktorsuz ve hemşiresiz hastaneler, sağlık hakkı
elinden alınan yurttaşlar, tutsak hastalar, 
şiddetin tırmandırdığı taciz ve tecavüze maruz kalmış kadınlar,
gelecekleri ellerinden çalınmış tutuklu çocuklar, yaşam hakkı daha 13’ ünde elinden alınan
Ceylanlar, Uğurlar için haykırıyoruz ve haykırmaya devam edeceğiz.

Savaşın ve şiddetin
her türlü çirkinliğine zulmüne karşı inadına barış ve yaşam demeye devam
edeceğiz. Her gün yaşamı üreten, geliştiren biz sağlık emekçileri, egemen güçlerin
bin bir çeşit düzeneğiyle saldırılarına karşı yılmayacağız. Siirt’teki çocuk
istismarlarını, güvenliğin teslim edildiği korucuların gerçekleştirdiği Bilge
köyü katliamını, adliye çıkışından alınarak katledilen Necati Aydınları,
binlerce faili meçhul cinayetleri, boşaltılan köyleri, yüreğine ateş düşen
asker ve dağdaki gençlerin annelerinin acısını unutmayacağız. Mahkûmiyete
dönüştüğü Cumhurbaşkanınca bile itiraf edilen tutuklamalar son bulana kadar
alanlardayız. Ülkeyi neredeyse bir açık ceza ve tutuk evine dönüştüren darbeci
zihniyetin ürünü uygulamalar sonucu yüzlerce seçilmiş, parti yöneticisi ve üye
halen tutuklu.

Onlar; hırsızlık
yapmadı, zimmetine para geçirmedi, cinayet işlemedi. Daha yaşanılası bir dünya
mücadelesi verirken tutuklandılar. Konfederasyonumuza bağlı sendikaların
üyelerinin de tutuklu bulunduğu KCK operasyonu adı altında yürütülen bu
haksızlığın bir an önce son bulmasını diliyoruz. Sendikamız eski MYK Üyesi
Olcay Kanlıbaş’ın, Aynur Şahin’lerin, Seher Tümer’lerin Ahmet Zirek’lerin ve
diğerlerinin adresleri belli olmakla birlikte kaçma şüpheleri ve delilleri
karartma ihtimalleri olmadığından bir an önce serbest bırakılmalıdırlar. Onlar
kamu emekçileri; onlar eğitim emekçisi, onlar sağlık emekçisi, onlar imam…

Biz sağlık ve sosyal
hizmet emekçileri artık savaş ve şiddet istemiyoruz.

Türkiye artık
ayıplarından kurtulmalı, bugüne kadar olan ezberini bozmalıdır. Günümüz dünyası
hakların ve özgürlüklerin dünyası olmalıdır. Bunun için Türkiye bir an önce
özgürlüklerin önündeki bütün engelleri kaldırmalıdır. Gerçekten ama gerçekten
bu çatışma ve şiddet ortamının son bulması, kalıcı barışın sağlanması için
sorunun taraflarının diyalog içinde olmasını; yanı sıra seçim barajının
düşürülmesi, siyaset yasağının kaldırılması, başta sağlık hizmetleri olmak
üzere kamusal yatırımların arttırılması, yerinden yönetim ve demokratik
katılımın sağlanmasını, anadilde sağlık, anadilde eğitim ve anadilde ifade etme
hakkının sağlanması, toplumsal barışın sağlanması için siyasal af
çıkarılmasının en akılcı yol ve yöntem olduğunu görmekteyiz.

14 Nisandan bugüne,
18 ay sonra 18 Ekim de başlayıp devam eden dava kapsamında aralarında sendika
üye ve yöneticilerimizin, insan hakları savunucularının bulunduğu, çoğu kamu
çalışanı ve seçilmiş yönetici olan tutukluların serbest bırakılmasının toplum
vicdanını rahatlatan ve savaşın sonlanması yolunda atılan önemli bir adım
olduğunu düşünmekteyiz. 01.11.2010

                                                                                                                         

                                                                                              
SES GENEL MERKEZİ

 

 

 

Ayrıca illerde de KESK’li tutuklularla dayanışma amacı ile
basın açıklamaları yapılmıştır.

 





İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]