BASINA VE KAMUOYUNA 

 Daha önceleri üniversite hastanelerinde 4/B sözleşmeli
olarak çalışan sağlık emekçileri döner sermayeden ek ödeme alamıyorlardı.
Sendikamızın birçok yerde dava açması ve mücadelesi sonucunda YÖK 2008 yılında
çıkardığı genelgeyle 4/B statüsünde çalışanların da artık ek ödeme alabileceği
yönünde karar vermiştir.

Gaziantep Üniversite hastanesinde 4/B’ li olarak çalışan
sağlık emekçileri aylarca YÖK’ün böyle bir genelgesine rağmen ek ödeme alamadılar.
İşte bu hakları olan ek ödeme alabilmek için 4 hemşire arkadaşımız önce hastane
müdürlüğüne daha sonra da rektörlüğe dilekçeyle başvurarak haklarını talep
ettiler. Ama ne dilekçelerine cevap geldi ne de ek ödeme verildi. İşte bunun
üzerine 2009 Şubat ayında idare mahkemesine ek ödeme alabilmek için dava açıldı.
Neticede kazanıldı. Eksik olsa da şuanda ek ödeme almaktadırlar.

Ancak sayın rektör Yavuz Coşkun,   rektörlük hakkında açılan bu davayı içine
sindiremediğini hatta bu düşüncelerini başhemşire ve yardımcıları yoluyla dava açan
hemşirelerin “eninde sonunda ceza alacaklarını ilçe meslek yüksek okuluna
sürüleceğini” ifade etmiştir. Bizde yönetim olarak henüz ortada böyle bir yazı
yokken ancak etrafta yayılan bu söylentilerin kaynağını öğrenmek için rektörle
görüşmeye geldik. Ancak görüşemedik. Ama hükümet güdümlü sendikalarla sık sık
görüşmektedir Bunun üzerine hastane başhekimiyle görüştük. Ne acıdır ki bu
söylemlerin ”doğru olduğu rektör beyin çok kızdığını” bizzat başhekim ifade
etmiştir.

Dilekçe vermekte dava açmakta çalışanların anayasal hakkı
olmasına rağmen, herhalde sayın rektör ortaçağ zihniyetini taşıyor olmalı ki
dava açan arkadaşları cezalandırmak ve sindirmek adına ikisini Nizip meslek
okulu, birini Oğuzeli meslek okuluna, diğerini de Başpınarda’ki Naci Topçu
meslek yüksek okuluna süresiz geçici görevle görevlendirilmiştir. Üniversiteler
özerk bilimsel demokratik yönetim olması gerekirken bu sürgün kararıyla sayın
rektör kendisini hukukun üstünde sayıyor, burayı kendi çiftliği, sağlık
emekçilerini de çalışanları olarak, her dediğini yapan boyun eğen kişiler
olarak görüyor. 

Bugün AKP hükümetinin neo liberal politikalarından kaynaklı
kamu sağlık hizmeti tasfiye edilerek sermayeye peşkeş çekilmekte, sağlık tam
anlamıyla ticarete dönüşmüştür. Hastaneler ticarethane, hasta müşteri çalışanlar
da sözleşmeli köle olarak adlandırılmaktadır. Dünya standartlarına göre hemşire
başına 7 hasta düşmekteyken bu hastanede 26 hasta düşmektedir. Ciddi anlamda
hemşire açığı olmasına rağmen üstelik sürgün edildikleri yerlerde hiçbir
hemşire hizmeti olmadığı halde rektörlüğün bu derebeyi bu diktatörce uygulama neden?
Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.

Hastanelerde temizlik, yemek ve güvenlik hizmetleri taşeron
şirketlere emanet yüzlerce hemşire veya laboratuar teknisyeni güvencesiz
sendikasız asgari ücretle işçi statüsünde çalıştırılmaktadır. Taşeronlaştırma kuralsız,
denetimsiz fazla mesai, güvencesiz sendikasız çalışma anlamına gelmektedir.
Geçen hafta maden ocağında ölen 30 işçinin ölüm sebeplerinin en başında
taşeronlaştırma gelmektedir. Buradan ölen madencilerinin ailelerine başsağlığı
diliyoruz.

Aynı işi yapmalarına rağmen 4/B,4/A, taşeron elemanı
arasında uçurum denecek düzeyde hem çalışma koşulları hem de ücretlerde bir
farklılık söz konusudur. Yine hastalardan hem tedavi hem muayene katılım payı
adı altında alınan paralarla sürekli özel servisler açılmaktadır.

Üniversite hastaneleri 3.basmak hizmeti veren hastanelerdir.
Sağlık ocakları devlet hastanelerinde çözülemeyen teşhisi konulamayan veya
komplike olan vakaların yatırıldığı ameliyat edildiği bilimsel eşit ücretsiz
sağlık hizmeti veren hastaneler olmalıdır. Ancak muayene, tedavi katıklım
paylarıyla vergilerimizle kurulan hastaneler adeta ticarethaneye dönüşmüştür.

Sürgün edilen arkadaşlarımız adına yürütmeyi durdurma davası
açtık. Ancak bizlerin mücadelesi sadece hukuki mücadeleyle sınırlı değildir.
Hem hukuki hem de fiili ve meşru mücadele veren sendikalarız.

Güvencesiz çalışmaya, taşeronlaştırmaya özelleştirmeye karşı
mücadele eden herkese eşit ücretsiz ve erişimi olay sağlık hizmeti veren sağlık
ve sosyal hizmet emekçileri sendikası olarak rektörün bu sürgün, yıldırma amacı
taşıyan anti demokratik kararını kınıyor derhal geçici görevlendirmeler
durdurulmalıdır diyoruz. Aksi takdirde önümüzdeki günlerde emekten halktan yana
tüm kesimlerle beraber bu sürgünleri durdurmak için rektörlüğe yürüyüşümüz
olacaktır.

 

 

SES Gaziantep Şubesi

Yönetim Kurulu Adına
Şube Başkanı

              Behçet EŞKİLİ

  

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]