SES İZMİR şubemiz ve Pratisyen Hekimlik Derneği İzmir Şubesinin TEMMUZ-AĞUSTOS 2009 DÖNEMİNDE 18- 35 YAŞ KADINLARA YÖNELİK KIZAMIKÇIK AŞILAMA PROGRAMINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ:
Kızamıkçık çocukluk çağında minör semptomlarla seyretse de, gebelikte geçirilmesi durumunda konjenital rubella sendromu (KRS) sonucu fetüste ağır konjenital anomalilere neden olması nedeniyle önemli halk sağlığı sorunları yaratmaktadır. Aşısı ise ilk kez 1969’da üretilen canlı virüs aşısı özelliğindedir ve genellikle kızamık ve kabakulak ile birlikte (KKK) uygulanmaktadır.
Küresel olarak kızamıkçığa karşı bir kontrol ya da eliminasyon programı yoktur. Ancak aşının kızamık ya da kızamık+kabakulak aşılarıyla birlikte sunulması KRS’nun kontrol edilmesi amacıyla ulusal-bölgesel/kıta düzeyinde uygulamaların yolunu açmıştır.
Örneğin Amerika kıtasında Bölgesel Kızamık Sürveyansı sırasında kızamıkçık virüs sirkülasyonunun endemi düzeyinde yüksek olduğunun fark edilmesiyle, 1997 yılında PAHO (Amerika Kıtası Sağlık Örgütü) tarafından kızamıkçık ve KRS önleme uygulamalarının güçlendirilmesi önerilmiştir.
Bu önerinin temelinde kızamık eliminasyon programı ile birlikte başlayan kızamık sürveyans programı içinde kızamıkçık yaygınlığı ile ilgili bilgi elde edilmesi yer almaktadır. Kızamık tanısının laboratuar testleriyle doğrulanmasını da içeren bölgesel kızamık sürveyans programı kızamıkçığın da çok yaygın olduğunu ortaya koyduğundan, sürveyans sistemine kızamıkçık eklenmiştir. Ardından PAHO tarafından Eylül-2003’te kızamıkçık ve KRS eliminasyonu insiyatifi başlatılmıştır.
Küba’da ise, son KRS olgusu 1989’da, son kızamıkçık olgusu 1995’te görülmüştür. Bu başarının arkasında iyi işleyen bir kızamıkçık tanısına ve laboratuar doğrulamasına olanak veren kızamık-kızamıkçık sürveyans sistemi vardır1.
Avrupa’da ise, 2010 yılına dek KRS insidansını 1/100 000’in altına düşürmek hedeflenmiştir2.
Kızamıkçık kontrol programı ile ilgili ilkeler DSÖ, PAHO, DSÖ Avrupa Bürosu tarafından net olarak belirlenmiştir. Öncelikle ülkedeki ya da bölgedeki hastalık sıklığının belirlenmesi ve kontrol programının başarısını değerlendirmek amacıyla sıklığın izlenebilmesi için iyi bir sürveyans sisteminin kurulması gereklidir. Aşıyla önlenebilir diğer hastalıklarla ilgili programlarda olduğu gibi öncelikle rutin bağışıklama hizmetlerinin ve sürveyans sisteminin güçlendirilmesini gerektirir3.
Ancak ülkemizde sürveyans sistemleri işlememektedir. Var olan sürveyans sisteminin verilerine göre 2005’te kızamıkçık insidansı 3,1/100 000’dir 4ve yılda bir KRS olgusu görülmektedir ki bu durumda insidansı 1/ 60 000 000 kabul edilebilir. Bu insidans rakamı 1/100 000’in çok altındadır. Bu durumda ülkemizde üreme çağındaki kadınlara kızamıkçık aşısı uygulamasının gerekmediği sonucuna varılabilir.
Sürveyans; hastalığı, tanı ,tespit, saptama,izleme ve kontrol altına alınması programıdır ve ekip hizmeti halinde saha hizmetlerini öngörür.
DSÖ’nün önerisi sürveyans sisteminin güçlendirilmesi ve işletilmesi gerektiğini söylemektedir.yani hastalığa tanı konup laboratuvar testleriyle doğrulandığı, bulaş kaynağının tespit edildiği, aile ve çevrenin kontrol altına alıması gerektiğini söylemektedir.
Şu anda konjenital rubella tanısı konulmuş hasta var mı? Hangi bölgededir? Bulaş kaynağı nedir ? Bölge ve çevre kontrol altına alınmış mıdır? Eğer var ise aşılama için sahaya çıkılıyor mu?
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA SORULARIMIZ
Ülkemizde 18-35 yaş kadınlara kızamıkçık aşısı uygulaması Temmuz-Ağustos 2009 döneminde “uygulama kolaylığı” nedeniyle sadece aile hekimliğine geçmiş 33 ilde başlatılmıştır. Daha önce de ülkemizde örneğin neonatal tetanus için olduğu gibi, risk bölgelerine özel hastalık kontrol programı uygulamaları yapılmıştı. Ancak “uygulama kolaylığı” aşılama çalışmasının aile hekimliği sistemine geçmiş 33 ille sınırlanmasına nasıl gerekçe oluşturabilir? Bir bölgeyi aşılama çalışmalarına dahil etmek en temel kriter yüksek risk taşımak değil midir? Türkiye için kızamıkçık ile ilgili bir risk haritası var mıdır? 33 il için kriterinizin uygulama kolaylığı olması bilimsel açıdan kabul edilebilir bir durum değildir.
1. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2006 Çalışma Yıllığı’na göre 2005 yılında sadece bir KRS olgusu saptanmıştır4. İzleyen yıllar için Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiği bir rakam yoktur. 2005 yılı rakamı üzerinden hesaplama yapılırsa, Kızamık Eliminasyon Programı verilerine göre ülkemizde KRS insidansı yaklaşık 1/60 000 000’dir. Ya bu rakam yanlış!.. Ve bu durumda DSÖ’nün önerdiği gibi önce sürveyans sistemini iyileştirmek gerekiyor. Ya da rakam doğru, ülkemizin kızamıkçık kontrol programına ihtiyacı yok.
2. 18 – 35 yaş arası kişilerle ilgili seroprevelans çalışması yapılmış mıdır?
3.Aşılama kampanyaları genellikle hastalıkların sıklığının arttığı mevsimlere göre başlatılır. Bu çalışmanın Temmuz-Ağustos aylarında yapılması şu sorunları aklımıza getirmektedir:
a. Soğuk zincir yaz aylarında daha kolay bozulur. Özellikle canlı aşıların korunması daha da zorlaşmaktadır. Bununla ilgili hangi önlemleri aldınız?
b. Yaz aylarında sağlık çalışanları yıllık izinlerini kullanır. Kontrol programı başlatılıyorsa, daha çok sayıda sağlık çalışanına gereksiniminiz olmayacak mı? İhtiyacımız yok deniyorsa, 18-35 yaş arası kadın hedef nüfusta istenen bağışıklama oranına ulaşmayı nasıl garanti altına alacaksınız?
c. Yaz aylarında nüfus hareketliliği artar. Temmuz-ağustos aylarını aile hekimliğine geçmemiş bir ilde geçiren, sonra aile hekimliğine geçmiş kentine dönen kadınların bağışıklama gereksinimini nasıl karşılayacaksınız?
4. 12-06-2009 tarihli Valiliklere gönderdiğiniz yazınızda 05-03-2009 tarihinde yapılan Bağışıklama Danışma Kurulu toplantısında önerilen uygulamanın temel alındığı belirtilmektedir. Uygulamaya geçmek için Mart ayından itibaren niçin beş ay beklediniz?
5. Temmuz- Ağustos 2009 aşılama programında amaç konjenital kızamıkçık enfeksiyonunu ve konjenital kızamıkçık sendromunu engellemek mi yoksa son kullanma tarihi yaklaşmakta olan aşıları tüketmek için mi bu program yapılmıştır?
Bu soruların yanıtlarını bekliyoruz .
SES İZMİR ŞUBESİ
PRATİSYEN HEKİMLİK DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ
KAYNAKLAR
1. Andrus JK, Periago MR. Elimination of rubella and congenital rubella syndrome in the Americas: another opportunity to address inequities in health. Revista Panamericana de Salud Pública 2004;15:145-46.
2. Spika John S, Wassilak S, Pebody R, Lipskaya G, Deshevoi S, Güriş D, et al. Measles and Rubella in the World Health Organization European Region: Diversity Creates Challenges. The Journal of Infectious Diseases 2003;187(s1):S191-S97.
3. Castillo-Solorzano C, Carrasco P, Tambini G, Reef S, Brana M, de Quadros Ciro A. New Horizons in the Control of Rubella and Prevention of Congenital Rubella Syndrome in the Americas. The Journal of Infectious Diseases 2003;187(s1):S146-S52.
4. SaglikBakanligiTemelSaglikHizmetleriGenelMudurlugu. Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Çalışma Yıllığı 2006. Ankara: Saglik Bakanligi Temel Saglik Hizmetleri Genel Mudurlugu, 2006.