Türkiye’nin çeşitli illerinden yüzlerce 4/B ve 4924’lü sözleşmeli sağlık emekçisi SES’in çağrısıyla Ankara’da buluştu. İl dışından temsili katılımla gelen sözleşmeli sağlık emekçileri saat 12:30’da kolej kavşağında Ankara’lı sağlık emekçileriyle buluşarak yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca ‘Kadrolu çalışma istiyoruz’, “sözleşmeli köle olmayacağız”, “tayin hakkı istiyoruz”, “herkese sağlık- güvenli gelecek”, “kadrolu iş-güvenceli gelecek”, “kardelen hemşire-kadron nerede bana söyle” sloganları atıldı. Çeşitli demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerden temsili düzeyde katılımın olduğu yürüyüş Sağlık Bakanlığı önüne kadar sürdü.
Sağlık Bakanlığı önünde Genel Başkan Köksal Aydın ve KESK eğitim ve örgütlenme sekreteri Fevzi Ayber birer konuşma yaptı. Sağlık alanında sözleşmeli çalışmanın yarattığı sonuçlar, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, Aile hekimliği, hastanelerin işletmeye dönüştürülmesi, sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortasının yaratacağı sonuçların değerlendirildiği konuşmalarda daha çok mücadele çağrısı yapıldı.
Kadrolu iş, güvenceli gelecek talebiyle gerçekleştirilen eylem zorlu kış koşullarına rağmen coşkulu başladı ve coşkulu bitti.
1.fotoğraf 2.fotoğraf 3.fotoğraf 4.fotoğraf 5.fotoğraf 6.fotoğraf 7.fotoğraf
GENEL BAŞKAN KÖKSAL AYDIN’IN BASIN AÇIKLAMASI
KADROLU İŞ, GÜVENCELİ GELECEK İSTİYORUZ!
Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Mücadele Arkadaşlarım!
Sağlık hizmetleri özelleştiriliyor. Sağlık hizmetleri parçalanıyor. Hizmet alımı, taşeron uygulamaları yaygınlaşıyor. Sağlık hizmeti sunan biz sağlık emekçileri de parçalanmadan payımızı alıyoruz. Farklı statülerde istihdam ediliyoruz. Farklı statülerin ortak özelliği ise kadrosuz ve güvencesiz çalışma.
AKP Hükümeti 70 Milyonun Sağlık Hakkını Gözden Çıkardı!
Ülkemizde “dönüşüm programı” adıyla sağlıkta yıkım programı uygulanıyor. Sağlık Ocakları, Sağlık Evleri, Verem Savaş Dispanserleri ve Ana Çocuk Sağlığı – Aile Planlaması gibi topluma eşit, ücretsiz koruyucu sağlık hizmeti sunan kamu kurumları AİLE HEKİMLİĞİ adı altında özelleştiriliyor, paralı hale getiriliyor. Buralarda çalışan sağlık emekçileri sözleşmeli istihdam ediliyor. Kamu Hastaneleri, hizmet alımı başta olmak üzere türlü yollarla işletme haline dönüştürülüyor; kamusal vasıfları ortadan kaldırılıyor. Başlangıçta temizlik, güvenlik, otomasyon hizmetleriyle başlatılan taşeron şirketlerden hizmet alımı, sendikamızın mücadelesiyle büyük ölçüde engellenmesine rağmen hala; radyoloji, görüntüleme merkezleri, ameliyathane, yoğun bakım birimlerine yaygınlaştırılmaya çalışılıyor.
Şu an TBMM’de bekleyen “Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı” ile hastane yönetimleri mütevelli heyetine devrediliyor; hastaneler onlarca şirketin parça parça faaliyet yürüttüğü ticari işletmelere dönüştürülmek isteniyor. Bu yasayla çalışanlara dayatılan yine sözleşmeli çalışma. Hükümetin ısrarla yasalaştırmak istediği, halen TBMM Plan Bütçe Komisyonunda bekleyen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, sağlık hizmetleri sunumuna; prim zorunluluğu, katkı payı, ilave ücret, “bıçak parası” ve hizmetin kapsamına “temel teminat paketi” getiriyor. Ödenilen onlarca vergi yetmiyormuş gibi sağlık hizmetlerinden yararlanmak için topluma ikinci vergilendirme dayatılıyor.
Gerek Aile Hekimliği gerekse hastanelerin ticari işletmelere dönüştürülmesiyle çalışanların istihdam biçimleri değiştiriliyor. Şu an taşeron çalıştırma usulüyle sağlık alanında kaç kişinin istihdam edildiğini Sağlık Bakanlığı dahi bilmiyor. (Tahmini100 bin civarında). 657 – 4/B’ ye göre istihdam edilenlerin sayısı 60 bine yaklaştı. 4924 sayılı yasaya göre çakılı sözleşmeli istihdam edilen sağlık emekçileri, vekil ebe-hemşire ve 4/C’lilerle birlikte ise 70 bini aşkın sağlık emekçisi kadrosuz, iş güvencesiz istihdam ediliyor. İşte bu arkadaşlarımızın bir kısmı bugün buradalar. Her an işten atılma korkusu, doğum ve askerlik sonrası işe dönememe riski, eş ve özür durumunda bile tayin olamama gibi sorunlarımızı dillendirmek, bu koşullarda sağlık hizmeti sunmanın ne denli zor olduğunu anlatmak için buradayız.
Tüm sağlık emekçilerinin kadroya alınmasını talep etmek için buradayız.
Sözleşmeli Çalışma Sorunları
Ancak geçici işlerde uygulanabilecek sözleşmeli çalışma zaten zor koşullarda sunulan ve süreklilik gerektiren sağlık hizmetlerini de olumsuz etkiliyor. Çalışanları gelecek kaygısına sürüklüyor. Aile bütünlüğünü savunan AKP Hükümeti, sözleşmeli çalışanlara eş durumu, mazeret durumunda dahi tayin hakkı tanımıyor. Küçücük çocuklarını yüzlerce kilometre uzakta bırakarak ekmeğinin peşinde koşan sağlık çalışanlarının aileleri parçalanıyor. Son düzenlemeyle yalnızca eşi ölene tayin hakkı verilmesi tam anlamıyla bir trajedidir. Sözleşmeli çalışanlara giyim yardımı dahi çok görülüyor. Üniversite Hastanelerinde çalışan sözleşmeliler hala döner sermaye alamıyor. Sözleşmeli çalışanlar ötekileştirilmeye çalışılıyor. Sağlık hizmetlerini daha kolay özelleştirmek için çalışanlar birbirine rakip hale getirilmeye, böylece örgütsel bütünlükleri, ekip anlayışına dayalı dayanışmaları yok edilmeye çalışılıyor. Ama yağma yok; bizler bu oyunu bozmak için buradayız.
Kadrolu İş, Güvenceli Gelecek İstiyoruz!
Sağlık hizmeti bir kamu hizmetidir. Sağlık hizmeti süreklilik gerektirir. Dolayısıyla sağlık hizmetini sunmak devletin asli görevidir ve bu görev kadrolu, iş güvenceli istihdam edilen sağlık emekçileriyle sunulmalıdır. Sağlıkta özelleştirme programı derhal durdurulmalıdır. Sağlık hizmeti bir bütündür ve bir ekip hizmetidir. Farklı statülerde istihdam edilen sağlık emekçileri en kısa sürede tek statüde; kadrolu, iş güvenceli statüde istihdam edilmelidir. Kadrolu, iş güvenceli statüye geçiş aşamasında bu kapsamdaki sağlık çalışanlarına atama- nakil hakkı verilmeli, askerlik dönüşü iş akitleri yenilenmeli, kadın çalışanların gebelik, doğum gibi en insani durumlarda yaşadıkları sorunlar derhal giderilmelidir. Bir kez daha buradan haykırıyoruz;Aynı işi yapanlar için adalet, eşitlik istiyoruz!İş güvenceli kadrolu çalışma istiyoruz!
Taleplerimiz yerine getirilmediği takdirde mücadelemizi yükselterek sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.
12 Ocak 2008