Taşeron çalıştırma yönteminin bilinçli tercih olarak yaygınlaştırıldığı bir ülkede nitelikli sağlık hizmetinden söz etmek mümkün değildir. Bilindiği gibi daha karlı ve daha “verimli” olacağı iddiasıyla hemen her yerde hizmetin taşeronlar aracılığıyla gördürülmesi bir salgın halinde yaygınlaştırılmakta…
BASINA VE KAMUOYUNA
Taşeron çalıştırma yönteminin bilinçli tercih olarak yaygınlaştırıldığı bir ülkede nitelikli sağlık hizmetinden söz etmek mümkün değildir. Bilindiği gibi daha karlı ve daha “verimli” olacağı iddiasıyla hemen her yerde hizmetin taşeronlar aracılığıyla gördürülmesi bir salgın halinde yaygınlaştırılmakta, bunun toplumsal sonuçları hiçbir biçimde gündeme getirilmemektedir.
Sağlık alanında taşeron çalıştırma yönteminin gerek halk sağlığı gerekse çalışanların hak kayıpları açısından çok ciddi sonuçlar doğurduğu-doğuracağı bilinmelidir. Yoğun bakım bebek ölümleri, hastane enfeksiyonları, hastanelerde mortalite oranlarındaki artış gibi son dönem sağlık sorunlarının tek sorumlusu değilse bile önemli bir etkeni olarak kabul edilen taşeron çalıştırma, önemsenmesi gereken toplumsal bir sorundur. Sürekliliği olmayan, her gün ve her an değiştirilebilen personelin eğitiminin yapılabilmesi söz konusu olmadığı gibi; kurumla özdeşleşmesi ve sahiplenmesi de beklenemez. Taşerondan çalıştırılan, her türlü sosyal hakkı elinden alınmış, emeklilik hakkı bile olmayan, yıllık izin kullanması sorun olan, kıdem tazminatı gaspedilen, çalışma saatleri on saate varan ve asgari ücretle çalıştırılan sağlık emekçilerinin durumu ise sorunun diğer boyutunu oluşturmaktadır.
Sağlık alanında son 20 yıldır hayata geçirilen uygulamalar sonucunda, sağlığın kamusal bir hizmet olmaktan çıkartılmasıyla birlikte, kamu sağlık kurumlarında üretilmekte olan sağlık hizmeti önemli bir oranda taşeron firmalar eliyle yürütülmektedir. Hastanelerin temizlik ve yemekhane hizmetlerinin taşeronlaştırılmasıyla başlayan süreç, hemşire, laborant, teknisyen ve hastabakıcı personeli de kapsayarak sürdürülmekte, giderek hekimlerin de taşeron firmalar aracılığıyla çalıştırılması gündeme gelmektedir. Halen TBMM komisyonlarında görüşülen Kamu Hastane Birlikleri (Şirketleri) yasa tasarısında, Devlet Hastanelerinde dahi tek tek servislerin, ameliyathanelerin taşeronlaştırılması, laboratuar ve görüntüleme hizmetlerinden sonra tüm hizmetlerin nasıl verileceğinin göstergesi durumundadır. Bu birimlerin hekimi dahil olmak üzere tüm personeliyle birlikte taşeron firmalara ihale edilebilmesi yasa önerisi olarak getirilebilmektedir.
Bir kamusal hizmet olan ve süreklilik, bütünlük ve istikrarın esas olduğu sağlık hizmetinin bölünüp parçalanarak taşeron firmalar eliyle gördürülmesi sağlığın doğasına aykırı olup, sağlık hizmetinin niteliğini olumsuz etkilemektedir. Bu yöntem ihaleyi alan firmayı ve ihaleyi veren yöneticileri “kar” ettirebilir. Ancak bu durumun yıkıcı toplumsal maliyeti kamuoyunca bilinmelidir. Şöyle ki, yalnızca rakamsal değerler üzerinden bakıldığında bile üniversite ve hastane yönetimleri yapılan ihaleler sonucunda çalıştırdıkları her bir işçi için taşeron şirkete ayda 1200-1300 YTL ödemektedir. Ancak asgari ücretle çalıştırılan bir işçinin şirkete brüt maliyeti aylık en fazla 800-850 YTL olmaktadır. Görülüyor ki, taşeron çalıştırma biçimi gereksiz ve haksız bir kazanç yaratırken, kamuyu da zarara uğratmaktadır.
Öte yandan taşeron çalıştırma biçimi, sayısı 50 binlere ulaşan taşeron sağlık çalışanlarının en temel haklarını ortadan kaldırmakta ve aynı işyerinde aynı işi yapan kadrolu çalışanlarla eşitsiz koşullar yaratması nedeniyle başta Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Tüm bu nedenlerle, DİSK/Dev Sağlık-İş sendikasınca örgütlenmekte olan taşeron sağlık işçileri, aynı kurumlarda birlikte hizmet üreten SES sendikasında örgütlü kamu sağlık çalışanları ve sağlık hizmetinin ana eksenini oluşturan hekimlerin örgütü olarak TTB, birlikte bu soruna karşı ortak bir mücadele yürütme kararlılığındadır. Kamusal bir hizmet olması gereken sağlık alanında taşeron çalıştırma biçiminin sağlık çalışanlarının hakları ve nitelikli sağlık hizmeti sunumu açısından yarattığı sorunları görünür kılmak, taşeron çalıştırmanın son bulması ve tüm sağlık çalışanlarına güvenceli, tek ve eşit statü sağlanarak kadro verilmesi amaçlı çalışmalar Türkiye genelinde yaygınlaştırılarak sürdürülecektir.
Bu çerçevede, “İNSAN İHALE İLE ÇALIŞTIRILMAZ, SAĞLIKTA TAŞERON OLMAZ!” diyoruz.
Bu sürecin kamuoyuna duyurulması amacıyla 17 Kasım’da Ankara’da Sağlık Bakanlığı önünde farklı kentlerden gelecek taşeron sağlık emekçilerinin ve tüm sağlık çalışanlarının katılımıyla kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
DEVRİMCİ SAĞLIK İŞÇİLERİ SENDİKASI
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI