Bir ebelik haftasına (21 – 28 Nisan) daha girmiş bulunmaktayız.

Dünyaya yeni bir canlının gelmesine yardımcı olan, anne-bebek sağlığı hizmetlerini yürüten, aşılamalarla toplumun sağlıklı nesiller yetiştirmesine katkıda bulunan ebelik dünyanın en eski mesleklerinden biridir.
Ebelik insanın var oluşuyla birlikte başlamıştır. M.Ö 5000 ve 2000 yıllarından kalan duvar resimlerinde doğum yaptıran kadınların resimleri görülmektedir. Tarihsel süreçte meslekle ilgili ilk belirgin standart oluşturma 1560 yılında Fransız Kralı 3. Henry’ nin ebelik eğitiminde standartları belirleyerek ebelerin sınava girmesini sağlamasıyla gözümüze çarpmaktadır. Türkiye toplumunun tarihsel sürecinde de ebelik önemli bir meslek olarak görülmüş, Osmanlıda ebeler saray ebeleri-Kibar ebeleri-Halk ebeleri olmak üzere 3 gruba ayrılmıştır. Ülkemizde ilk ebelik eğitimi 1842 yılında açılan kurslarla başlatılmıştır. 1909’da askeri ve sivil tıbbiyede 30 yaşından küçük kadınlar ebe okuluna kaydedilmiştir.
Uluslararası Ebeler Konfederasyonu (ICM)’a göre ebe: gebelik, doğum ve doğum sonu dönemde kadının bakımını sağlayan, gerekli tavsiyelerde bulunan, kendi sorumluluğunda doğumu gerçekleştiren, yenidoğanın bakımını sağlayan ve kadın ile işbirliği içinde çalışan, güvenilir ve sorumluluk sahibi bir profesyoneldir. Günümüzde mevcut yasalarda bir meslek olarak tariflenmeyen ve görülmeyen ebelik toplum sağlığında ve koruyucu sağlık hizmetlerinde önemli bir misyona sahiptir. 
Ülkemizde ebeler yurdun dört bir yanındaki köy ve şehirlerde yatırım yapılmayan sağlık evleri ve sağlık ocaklarında türlü olanaksızlıkları kendi özverisiyle aşarak sağlık hizmeti sunmaya çalışmış ve çalışmaya devam etmektedir. Bugün AKP Hükümeti ‘Sağlıkta Dönüşüm programı’ ile halkın sağlık hizmetine en yakın ulaşabildiği sağlık ocakları ve sağlık evlerini kapatarak yerine piyasacı bir anlayışla işleyen Aile Hekimliği Modelini getirmek istemektedir. Cumhuriyet döneminin en önemli sağlık yasalarından olan Sosyalizasyonla en ücra dağ köylerine açılmış sağlık evlerinde, sağlık ocaklarında yollar kapandığında at sırtında aşılamaya giden, doğum yaptıran, anne-bebek ölümlerini engellemeye çalışan ebelik mesleği yok edilmek istenmektedir.
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen en önemli unsurlardan birisi anne-bebek ölümlerinin oranıdır. 2003 yılı verilerine göre ülkemizdeki köy sağlık evlerinin %79’unda hiç ebe bulunmamakta, sağlık ocaklarının ise sadece %29’unda yeterli sayıda ebe bulunmaktadır. Sağlık ocakları ve evlerine yatırım yapılmaması, yeterli sayıda personel istihdam edilmemesinin sonucu olarak Türkiye komşu ülkeler arasında Irak dışında bebeği en çok ölen ülke pozisyonundadır. Ülkemizde gebeliğe bağlı kadın ölümü resmi rakamlarda yüzbinde 38.3, anne ölümü ise yüzbinde 28.5 gibi yüksek bir orandadır. 1998’de yüzbinde 49 olan anne ölüm hızının yüzbinde 28.5’e düşmesinin en önemli nedeni (uluslar arası belgelerde de belirtildiği üzere) ebe ev gezileri, aile planlaması, anne eğitimleridir. Bilim insanları tarafından anne-bebek ölümlerinin en alt seviyeye çekilmesi için ebe ev ziyaretlerinin yaygınlaştırılması önerilmektedir. Bugün 11 ilde uygulanmaya başlamış olan Aile Hekimliği ile ev ziyareti oranları asgari düzeye inmiş hatta neredeyse hiç yapılamamaktadır.
Ebe ve hemşirenin adının Aile Sağlığı elemanı olarak değiştirildiği, görev tarifinin muğlaklaştırıldığı ve koruyucu sağlık hizmetlerinin deforme edildiği Aile Hekimliğinin yanında ithal ebe çalıştırmak için hazırlık yapan Hükümet, ebeleri de ucuz işgücü olmaya ve işsizliğe mahkum etmek istemektedir. Zaten son dönemde vekil ebe statüsünde çalıştırma ile ebelerin ücretleri neredeyse asgari ücret seviyesine düşürülmüş, özlük hakları ise kadrolu çalışanlara göre yok denecek boyuttadır. En eski mesleklerden olan ebeliğe hak ettiği değer verilmemektedir.

Bir Ebeler Haftasına daha girerken bunca sorunla boğuşan ve görmezden gelinen ebeler kutlama yapmak değil, taleplerinin karşılanmasını, sorunlara çözüm üretilmesini istemektedir.
Bizler bir ebelik haftasında daha :

1928 yılında çıkarılan 1219 sayılı yasaya tabi olan ebeliğin meslek olarak tariflenmesi için yasal düzenlemenin yapılması,

Görev, sorumluluk ve yetki tarifinin yapılarak netleştirilmesini,

Ebelerin yardımcı sağlık hizmeti sınıfında değil, sağlık hizmeti sınıfında sayılması,

Mesleki eğitimin lisans düzeyine çıkarılması ve mevcut çalışanların lisans tamamlama hakkından yararlandırılmasını,

Sağlık evleri ve sağlık ocaklarına yatırım yapılarak güçlendirilmesi,

Temel ücretin yükseltilerek, insanca yaşayacak düzeye çıkarılmasını talep ediyoruz.

Ebelik mesleğine hak ettiği değerin verilmesi talebini güçlendirmek, aynı zamanda halkın sağlığına hak ettiği değerin verilmesi anlamına gelecektir. Hükümet Sağlıkta dönüşüm programı ile halkın sağlığını paraya endekslemektedir. Halkın vergileriyle yapılmış sağlık ocakları-sağlık evleri kapatılıp Aile Hekimliği modeline geçilerek salgın hastalıklara davetiye çıkarılmaktadır. Ev ziyaretlerinin azalmasıyla anne-bebek ölümlerinin artışına zemin hazırlanarak toplum sağlığı riske atılacaktır.

Hükümetin yaptığı yanlıştan dönmesi bir erdem olacaktır. Bu yanlış halkın sağlığını bozacaktır. Sağlıkta tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Bu çanlar sağlıkta felakete sürüklenmenin sinyalleridir. Oysa eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkündür.

Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri IMF-DB direktifi olan bu yanlışta ısrara devam edilirse, halkın sağlık hakkı, meslek onurumuz, iş güvencemiz insanca yaşam koşulları için mücadele etmeye devam edeceğiz. 20.04.2007

 

Merkez Yönetim Kurulu

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]