12-18 Mayıs Hemşireler Haftası- UMUDU SEVGİYİ ÖRGÜTÜMÜZLE BÜYÜTELİM!

Facebook
Twitter
WhatsApp

Hemşirelik, tarihin eski dönemlerinden beri hastanın iyileştirilmesinde önemli bir işlevi yerine getiren, toplum sağlığının korunup geliştirilmesine yönelik hizmetlerin organizasyonunda vazgeçilemez olan bir meslektir.

Modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale ilk hemşirelik okulunu 1862 yılında Londra’da açmıştır. Ülkemizde ilk olarak "Hilal-i Ahmer Cemiyeti" 1911 yılında hemşirelik kursları açmış ve kursları bitiren hemşireler; 1912–1914 Balkan Savaşları ile 1914–1918 Birinci Dünya Savaşı’nda hasta ve yaralı askerlere bakmışlardır. Cumhuriyet döneminde de önce İstanbul ve Ankara’da ardından da Verem Savaş Derneği ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak çeşitli illerde hemşirelik okulları hizmete girmiştir. 12 Mayıs 1964 yılından beri Hemşireler Günü olarak kutlanmaktadır.
Ancak son yıllarda 12- 18 mayıs tarihleri, hak edildiği gibi ülkemizin dört bir yanında hizmet veren hemşirelerin sorunlarına daha yakından bakıldığı, çözüm üretmek için daha çok çaba sarf edildiği, hemşirelerin kendi mesleklerine dair beklenti ve şikayetlerini dile getirmeleri için uygun platformların yaratıldığı bir hafta olarak değerlendirilmesi gerekirken, kuru ve artık bayatlamış bir kutsallık söylemi ile geçiştirilmektedir. İnsan haklarına saygılı, gerekli bütün sosyal ve özlük hakları ile desteklenmeyen kutsallık söylemi, sadece yaşanan sorunların üstünün örtülmesine hizmet etmektedir.
Sağlık emekçilerinin yüz yüze kaldığı çalışma koşulları, sağlık alanındaki neoliberal politikalarla daha da ağırlaştırılmakta, Sağlıkta Yıkım Programı, Aile Hekimliği, Hastanelerin İşletmeleştirilmesi ve SSGSS Yasası ile sorunlar giderek büyümektedir. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 2000- 2004 yılları arasında polikliniklerde yatan hasta sayısı, ameliyat sayısı, laboratuar ve radyolojik inceleme sayısı % 37,8 artmasına karşın sağlık personeli artışı sadece % 10’dur. Çağdaş halk sağlığı anlayışına göre sağlığın bozulmadan önce korunması ve iyileştirilmesi gerekirken, ülkemizde görev yapan hemşirelerin %90’ı tedavi edici sağlık hizmetlerinde çalıştırılmaktadır. Ayrıca bu hizmetler, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen kadronun yarısından bile az sayıda hemşire ile yürütülmektedir.
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü verileri, özellikle hemşirelik hizmetlerinde had safhaya varan personel yetersizliği, hemşirelerin Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerine aykırı bir şekilde, ayda 96- 104 saate varan oranlarda fazla mesai yapmasına neden olduğunu ortaya koymaktadır. Oysa ILO standartlarına göre haftalık çalışma süresinin 35 saati aşmaması gerekmektedir. AB ülkelerinin büyük bölümünde hem nöbet gibi bir durum söz konusu değildir hem de çalışma süresi haftada 36 saate kadar inmektedir. Fazla mesai yapmak zorunda kalan, oldukça kötü çalışma koşullarına mecbur bırakılan hemşirelerin ücretleri hak edilenin oldukça altındadır. Türk Hemşireler Derneği’nin 2000 yılında yaptığı araştırma ile hemşirelerin nerdeyse %60’ının mesleğinden memnun olmadığı saptanmış ve bu memnuniyetsizliğin ilk nedeni de ücret yetersizliği olmuştur.
Hemşirelerin yaşadığı sıkıntılar, fazla çalışma ve ücret yetersizliği sorunları yanında, maruz kalınan şiddet ile katmerlenmektedir. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi'nin Kasım 2006 sayısında yayınlanan ''Konya ilindeki pediatri hemşirelerinin şiddete maruz kalma durumu'' başlıklı makalede, pediatri kliniklerinde çalışan hemşirelerden % 77,9'nun şiddete maruz kaldığı belirlenirken, şiddete maruz kalan hemşirelerden % 5,3'ünün fiziksel saldırıya uğradığı ortaya çıktı. Hemşirelerin sözlü ve saldırıya yeltenme gibi şiddet türlerine de maruz kaldığı tespit edildi. Dicle Tıp Dergisi’nde( cilt 33, sayı:1) 2006 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre son bir yıl içinde hasta ve hasta yakınları tarafından fiziksel ve sözlü tacize maruz kalanların oranı %20’dir. Sendikamızın oldukça geniş bir örneklem ile gerçekleştirdiği çalışmaya göre de işyerinde şiddete uğrayan kadınların %45,7’si hemşiredir.
Hemşirelerin yaşadığı diğer sorunlar ise denetçi ve yöneticilerle yaşanan çatışmalar, risk fazlalığı, istenilen branşta çalışamama, rol çatışması ve belirsizliğidir. 52 yıl öncesinden kalma bir yasaya tabi olan hemşireler sendikamızın Hemşirelik Yasamı İstiyorum kampanyasında ortaya koyduğu yoğun çabası ile nihayet bir yasaya kavuşmuşlardır.

Sorunları birebir yaşayan hemşerilerin de yoğun katılımı ve desteği ile örgütlenen bu çalışma sonucunda meslekte cinsiyet ayrımı kalkmış, hemşirelik unvanı alabilmek için lisans düzeyinde eğitim şartı getirilmiş, uzmanlaşma ve branşlaşma için gerekli düzenlemeler yapılmış, hemşirelerin görev, yetki ve sorumluluk alanı belirlenmiş, ithal hemşire çalıştırılması engellenmiş ayrıca tedavilerde acil haller dışında yazılı beyan şartı getirilmiştir.

Ancak bu yasada tanımlanan görev ve yetkiler aile hekimliği uygulaması ile muğlaklaştırılmaktadır. Ayrıca başhemşireliğin demokratik yollardan, hemşirelerin seçimiyle belirlenmesi göz ardı edilmektedir. Sağlık meslek liselerinin 5 yıl daha eğitime devam etmesi kararı da hem eğitim niteliğini düşürecek olması hem de ucuz işgücünü büyütecek olması sebebiyle yasaya yönelttiğimiz eleştiriler arasındadır.

Sağlığın bir ekip hizmeti olduğu gerçeğinden hareketle; sağlık alanında yaşanan yıkımın en çok mağdur ettiği kesimlerden biri olan hemşirelerin yaşadıkları sıkıntılar, kaliteli ve insanca bir sağlık hizmetinin verilmesini imkânsız kılmaktadır. Hemşirelerin yaşadığı sorunlar, ihtiyaca tam karşılık verecek nitelikte çözülemediği takdirde bundan bütün bir sağlık sisteminin son derece olumsuz etkileneceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.

KAZANIMLARIMIZ MÜCADELEMİZLE BÜYÜYOR!

NİTELİKLİ VE KAMUSAL BİR SAĞLIK SİSTEMİ İÇİN MÜCADELEYE DEVAM!

Merkez Yönetim Kurulu 11 Mayıs 2007

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]