AKP iktidarı ve her alanda sürdürülen neoliberal politikalar nedeniyle bir çok meslek olduğu gibi, psikologluk mesleği de önemli saldırılar altındadır. Hem psikoloji bilimin kendisi, hem psikolog olarak yıllardır çeşitli kurumlarda çalışanlar, hem üniversitelerde bu bölümü okuyanlar ve bundan sonra da bu bölümü tercih edecek olanlar, hem de halkın sağlık hakkı mesleklerle ilgili tüm gelişmelerden olumsuz olarak etkilenmektedir.

Yıllardır meslek yasasının çıkartılması ve meslek tanımlarının yapılmasını talep eden psikologlar için bu talebin karşılanması bir yana, psikologluk mesleğini yok sayan ve görmezden gelen düzenlemeler yapılmıştır. 2011 yılında çıkarılan torba yasa ile Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a eklenen madde ile psikologların meslekleri görmezden gelinmiştir. Üniversite Eğitimi ile verilen “Psikolog” ünvanı alınarak sınava bağlanmak istenmiştir. Söz konusu yasa ile, diğer sağlık çalışanları için Lisans mezuniyeti yeterli iken, hastanelerde çalışmak için “Klinik Psikoloji Yüksek Lisansı” şartı öngörülmüştür. Bununla birlikte, psikoloji lisans mezunları Sağlık Bakanlığında psikolog ünvanını alamazken, açıköğretim fakültesi dahil herhangi bir lisans mezununun da klinik psikoloji yüksek lisans programını bitirerek psikolog ünvanı almalarının önü açılmıştır. Ülkemizde mevcut üniversite kontenjanlarında Klinik Psikoloji Yüksek Lisansı yapılması neredeyse imkansız iken, bu durum psikoloji alanını piyasa için değerlendirilecek bir alan haline getirmiştir. Öyle ki, birçok özel üniversitede ve vakıf üniversitesinde yetersiz alt yapı ile ve yüksek/fahiş ücretlerle klinik psikoloji yüksek lisans programları açılmış, böylece bu alanda okuyanlar yüksek ücretlere yüksek lisans yapmaya yönlendirilmişlerdir. Tüm bu düzenlemeler, psikolojinin klinik psikoloji dışındaki dallarının değersizleştirilmesi ve yok sayılmasını, farklı dallarda çalışanların görmezden gelinmesini beraberinde getirmekte; aynı zamanda alandaki korumasızlığı ve eşitsizliği de derinleştirmektedir.

Söz konusu yasal düzenleme ile getirilen hukuksuzluklar yetmezmiş gibi, Sağlık Bakanlığı psikolog mesleği için sertifika sınavı getirmiş, psikologlar bu sınava girmeye zorlanmıştır. Bunun yanında, sınava girmeyen ve halen Bakanlıkta çalışan psikologlar için belirsizlikler ve kaygılar devam etmektedir.

Psikologlarla ilgili hukuka aykırı düzenlemeler bunlarla da sınırlı kalmamıştır. 2014 yılında “Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik”te yapılan değişiklik ile psikologun görev tanımı yapılırken psikologların, “klinik psikologun sorumluluğunda” test teknik ve yöntemlerini uygulayıp raporlayacağı ve hasta görüşmesi yapacağı düzenlenmiştir. Yani mevcut problemli kanunlara bile aykırı düzenlemeler yapılarak kendi mesleğini yapabilecek olan psikologların doğrudan doğruya klinik psikolog sorumluluğu altına alınması söz konusu olmuştur. Lisans düzeyinde aynı temel eğitimi almış bir meslek grubunun iki farklı dalını bu şekilde karşı karşıya getirmeyi hedefleyen bu düzenleme ilgili olarak sendikamızın açtığı dava halen sürmektedir.

                 Kamu Hizmetlerinin Tasfiyesi ve Piyasalaştırılması sürecinden payını alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki psikologların da sorunları farklı değildir. Burada da psikologlar ücret adaletsizliğinin arttığı koşullarda, güvencesizliğin artarak devam ettiği bir ortamda çalıştırılmakta, mesleki görevleri belirsizleştirilmekte, meslekleri ile ilgili olmayan işlerde dahi çalıştırılmaktadırlar.

            Hangi kurumunda çalışırsa çalışsın; öncelikle psikolog’ların meslek ve görev tanımını içeren bağımsız bir yasaya kavuşturulmasına, yaptıkları eğitimin verdiği yetkileri kullanacakları bir çalışma alanı açılmasına ihtiyaç vardır ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ise bugüne kadar olduğu gibi ben yaptım oldu denilerek dayatmalarla yapılacak düzenlemelerle değil, psikolog meslek örgütlerinin, alandaki sendikaların ve sürece katılmak isteyen meslektaşların gerçek anlamda söz sahibi olabilecekleri bir mekanizmayla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. SES olarak, hizmeti hak olmaktan çıkaran, çalışanların iş güvencesini yok eden politikalara karşı bütünlüklü bir örgütlenme ve mücadele çabamız devam edecektir.

                                                                                              MERKEZ YÖNETİM KURULU

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]