Ülkemizde emekçilere 19. Yüzyıl kölelik koşullarının dayatılmasının sonuçlarını acı bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. Soma’da işçilere yaşam odalarını bile çok görenlerle aynı zihniyeti paylaşanlar önceki gün yeni bir iş cinayetine daha imza attı. İstanbul’un ortasına dikilen rezidans inşaatında yaşanan iş cinayetinde on işçi kardeşimizi daha Taşeron Cumhuriyetine kurban verdik. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları olarak yaşamını yitiren işçilerin ailelerine ve yakınlarına bir kez daha başsağlığı ve sabır diliyoruz.

Hepimizi derinden sarsan bu katliam; işçilerin kanından beslenen taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma başta olmak üzere çalışma yaşamını torbayasasisligittikçe daha güvencesiz hale getiren sistem sürdükçe iş cinayetlerinin devam edeceğini bir kez daha göstermiştir. Buna rağmen yaşanan iş cinayetlerini “kader” , “fıtrat” diyerek geçiştirmeye çalışan AKP, Taşeron Cumhuriyetini daha da büyütmenin peşindedir. Pazartesi olağanüstü toplanan Mecliste görüşülen ve yasalaşan “Taşeron Torba Yasası” da bu çabanın bir ürünüdür.

Hemen ifade edelim ki bu çuval yasa ile taşeronluk sistemi kaldırılmamakta aksine yaygınlaştırılmasının önü açılmaktadır. Ülkemizde düşük ücretlerle, kölece çalıştırılmanın, sendika hakkı başta olmak üzere çalışanların temel haklarını gasp etmenin adı olan taşeron istihdam   “daha ekonomik” olduğu gerekçesiyle son 10 yıl içinde çığ gibi artmıştır. Kanunlar, yerleşik yargı içtihatları yok sayıldığı için bırakalım yemek, temizlik, güvenlik, taşıma gibi yardımcı işleri asıl işlerin önemli bir kısmı da taşerona emanet edilmiştir.

Taşeron istihdam hem özeli hem kamuyu adeta zehirli bir sarmaşık gibi sarmıştır. Örneğin, TBMM bünyesinde çalıştırılan taşeron işçi sayısı 2005 yılında sadece 88 iken, bu rakam 2013 yılında bin 19 olmuştur.

Meclisten jet hızıyla geçirilen ve yasalaşan ‘torba yasa’ sadece taşeron istihdamın yaygınlaştırmanın önünü açmıyor, emekçi sınıfların pek çok kazanılmış hakkına da el uzatıyor.

Buna rağmen tasarı için Müjde naraları atanlara birkaç sorumuz var.

Taşeron işçisinin kanunlarda zaten tanınan sendika hakkının yeniden tanımlanması, toplu sözleşme hakkını kullanabilmesi için yandaş sendikaya üye olma şartının getirilmesi müjde midir?

– Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendi verilerine göre 140 bin öğretmen açığı varken ve ataması yapılmayan 300 bini aşkın öğretmen gerçeği ortadayken öğretmenlere rotasyon dayatılması, çalışılması size göre müjde midir?

– Yerel yönetimlerde istihdam edilen 125 bin işçinin belediye başkanlarının keyfine göre 3 ay boyunca sürgün edilmesi, iş güvencesinin gasp edilmesi müjde midir?

– İş yükü altında ezilen aile hekimlerine, aile sağlığı elemanlarına, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları personeline nöbet görevi verilmesi müjde midir?

–   Ataması, görevden alınması, göreve son verilmesi, görev ve unvan değişiklikleri hukuksuz bir şekilde yapılan bazı kamu görevlileri için yargı yolunun kapatılması, yıllarca süren davalar sonucunda hakkında yapılan işlemin hukuksuz olduğu ispatlandığında bile telafisinin sınırlanarak iki yıl sonrasına bırakılması, keyfi olarak hukuksuzluk işlem yapan amirler/yöneticiler hakkında sadece disiplin cezanın verilmesinin neresinde müjde vardır?

 

Bizim göremediğimiz hangi müjde var bu çuvalda?

   – Kamulaştırma bedeli ödenmeden vatandaşın arsasının, evinin üstünden altından köprü, teleferik hattı, raylı taşıma sistemleri geçirilmesi mi müjdedir?

– Bizler tükettiğimiz doğalgazdan, satın aldığımız her çeşit beyaz eşyaya kadar ÖTV öderken elmas ve inci ithalinde alınan yüzde yirmilik ÖTV’nin kaldırılması müjde midir?

– Yoksa özelleştirilen kuruluşların yargı kararları ile hukuka aykırılığı ortaya konsa dahi geri alınmasının engellenmesi mi müjdedir?  

– Ya da mera alanlarının kentsel dönüşüme daha doğrusu ranta açılması mı müjdedir.

 

Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Bu torba da işçilerin, emekçilerin, halkın faydasına bir “af” ya da “müjde” yoktur. Çalışanından kestiği sigorta primini faize, ranta yatıran işverenlere müjde vardır. “Kasa açıklarını” %3 vergi ödeyerek kapatma olanağı tanınan kara para aklayıcılarına müjde vardır.

Tasarı ile Genel Sağlık Sigortası prim borçları, trafik cezaları affedilmemekte yeniden yapılandırılmaktadır. Bu yolla devletin tahsilinden feragat ettiği açıklanan meblağ vergi kaçakçısı-prim hırsızı patronlara tanınan ayrıcalıklara göre devede kulak bile değildir. En önemlisi sermayeye, patronlara, vergi kaçakçılarına, kara para aklayıcılara, prim hırsızlarına yapılan bu kıyak büyük bölümü bizim maaşlarımızdan peşin alınan vergilerin oluşturduğu hazineden karşılanacaktır. Yani aslında devletin değil dar gelirli halkın, emekçi sınıfların geleceğinden ‘feragati’ söz konusudur.

Eğer niyet gerçekten bir müjde vermekse kölelik düzeni olan taşeron istihdam çalışma hayatından sökülüp atılmalı, taşeron olarak istihdam edilenler kadroya alınmalıdır.

Eğer niyet kamu emekçisine gerçek bir müjde vermekse AKP’nin memur kolu gibi çalışan yandaş konfederasyon MEMUR-SEN ile yapılan son mutabakatla enflasyonun altına itilen maaşlarımızdaki kayıplar karşılanmalıdır.

Kamu Hastaneler Birliğine geçiş süreci ile birlikte her geçen gün çalışma koşullarımız ağırlaşırken, haklarımız da elimizden teker teker alınmaktadır.

çalışan personel sayısı azalmakta yapılan iş artmaktadır, Amirlerimiz tarafından şiddete ve baskıya maruz kalmaktayız. Mesleğimiz dışında işler yaptırılmakta, bir kişi en az 2-3 kişinin işini yapmak zorunda kalmaktadır.

6331 sayılı yasa gereğince kamu veya özel tüm işyerlerinde alınması zorunlu önlemler ve işverenin sorumlulukları tek tek belirlenmiştir buna rağmen hastaneler gerekli önlemleri almamaktadır.Risk analizi yapılmamıştır çalıştığımız hastanelerde;

Göztepe EAH’nin uyuz nedeniyle Dahiliye Kliniği karantinaya alınmıştır. Geçen gün Okmeydanı EAH Çocuk Acili’ne kuduz hastası getirilmiş ve diğer hastaları ve çalışanları korumak için önlemler alınmamıştır.Çalıştığımız koşullar gereği koruyucu kıyafet, maske, gözlük ve eldiven olmadan ne kendimizi ne de diğer hastaları korumamız mümkün değildir. Belki 33. kattan asansörün yere çakılması sonucu ölüm bize uzak ama, hastasından tüberküloz bulaştığı için 24 yaşında hayata veda eden Nuriye hemşire bize çok yakın.

Öte yandan yaklaşık Bir yıldır devam eden Hastane inşaatı nedeni ile hastanemizin Laboratuarı Hastane bahçesinin dışına yolun karşı tarafına taşınmıştır. Hastanemizde çalışan hizmetli personeller çoğunluğu temizlik adı altında çalıştırılan Taşeron çalışanlar gün içerisinde defalarca hastane önü trafiği ile cebelleşerek hastalardan alınan kanları laboratuvara yetiştirmek zorunda olduğundan tehlikeli kazalar atlatmaktadır. Hastane idaresine gerekli önlemleri alması yönünde defalarca görüşme yapılmış fakat sonuç alınamamıştır.

Ayrıca AKP’nin müjdelerinden olan sağlıkta dönüşüm programının biz sağlık çalışanlarına hediyesi ‘ŞİDDET’ olmuştur. Her gün hastanelerimizde çok sayıda şiddet vakası ile karşılaşmaktayız. Dün hastanemiz çocuk kliniğinde çalışan bir personel arkadaşımız Tomografi ünitesinde kendisi ile hiç alakası olmayan bir hasta yakının öfkesinin mağduru olmuş ve şiddete maruz kalmıştır.Bir an önce sağlık çalışanlarına yönelik şiddet ,ile ilgili tedbrilerin alınması ve sorumluların yargılanmasını talep ediyoruz.

 

Okmeydanı EAH Çalışanları olarak tüm emekçileri 19.Yüzyılın kölece çalışma koşullarına mahkûm eden taşeronluğa ve geleceğimizi çalmayı hedefleyen emek düşmanı her türlü uygulamaya karşı mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz. Bizler; bu hastane için hizmet üreten sağlık emekçileri olarak varlığımızın görünmesini ve önemsenmek istiyoruz. Güvenli çalışma ortamlarında insanca koşullarda çalışmak istiyoruz.

 

TÜRK SAGLIK SEN- SES ŞİŞLİ ŞUBE-İSTANBUL TABİB ODASI

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]