Türkiye’nin emeğiyle geçinen insanları, işçiler, kamu
emekçileri, işsizler, emekliler; yüreği emekten yana çarpan emek dostları
Merhaba…

 Bir kez daha birlikteyiz… 1 Mayıs
uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma bayramında bir kez daha birlikteyiz.
Bayramımızı İstanbul’da Taksim’de, 1 Mayıs Alanında ve tüm ülkede alanlarda
kutluyoruz. Bugün dünyanın her kentinde milyonlarca emekçi 1 Mayıs’ı
kutluyorlar. Ama tüm emekçilerin yüreği biraz da Taksim’de, 1 Mayıs Alanı’nda
çarpıyor.

Tüm dünyanın gözü orada, çünkü Taksim
alanını emekçilere, yoksullara, halka 32 yıldır kapattılar. 34 insanımızı
Taksim’de katledenlerin peşine düşeceklerine, Taksim’i emekçilere yasakladılar.
Eyyamcılar, katliam yardakçıları, emek düşmanları nerede…. Onların insan içine
çıkacak yüzleri yok…

1977 1 Mayıs katliamı Türkiye
emekçilerinin sırtına sermayenin sapladığı bir hançerdir. Emeğe karşı işlenmiş
bir büyük komplodur. Buradan bir kez daha yitirdiğimiz kardeşlerimizi anıyoruz
ve onlara bir kez daha söz veriyoruz. Sizin davanızın peşini bırakmayacağız,
sorumlular tek tek ortaya çıkana kadar, devlet içindeki illegal yapılar
dağıtılana kadar bu davanın takipçisi olacağız.

1 Mayıs 1977 emekçiler için karanlık
bir dönemin başlangıcıdır. Ardından çorap söküğü gibi gelen cinayetler,
katliamlar, işkenceler ve darbelerle bu ülkenin emekçileri, sıradan insanları
sermayenin kararttığı bir ülkede yaşamaya mahkûm edilmişlerdir. 6 milyonun
üzerinde işsizin olduğu, ancak gizli işsiz olabilecek bir asgari ücretle
çalışan milyonlarca emekçinin olduğu; çalışanların % 90’ının yoksulluk, %
60’ının açlık sınırının altında yaşadığı; sokaklarında zulüm ve sömürünün, açlık
ve sefaletin kol gezdiği bu sermaye imparatorluğunu işte böyle, baskıyla,
işkenceyle, kanla inşa edebilmişlerdir.

Ülkeyi sermaye cennetine böyle
çevirmişlerdir. Halkın sınırlı kaynaklarını özelleştirme adı altında ancak
böyle çarçur edebilmişlerdir. Eğitimi, sağlığı, temel kamu hizmetlerini paranın
emrine ancak böyle sokabilmişlerdir. Halkı inancına göre, etnik kökenine göre,
cinsel tercihine göre ancak böyle bölebilmişlerdir. Bütün bunları ancak
baskıyla, işkenceyle, kanla yapabilmişlerdir. 
Kendi çocuklarını hapse atan, tecavüzlerden bile koruyamayan,
insanlarını fişleyen, hakkını arayanları copla, gazla, baskıyla ezmeye çalışan
bu sermaye düzenini ancak böyle kurabilmişlerdir.

Kurdukları bu düzen bu ülkede yaşayan
bir avuç asalak dışında hiç kimseyi mutlu etmemiştir. Bu yüzden kriz üzerine
kriz yaşanıyor. Ülke gelişmemiş, gerilemiştir, bu yüzden milyonlarca
yurttaşımız işsizdir, yoksuldur; en temel kamu hizmetlerinden
yararlanamamaktadır.

Bu ülkede emekçiler hala örgütlü
değildir. İşçi-memur, kadrolu-kadrosuz, sigortalı-sigortasız, kurum
işçisi-taşeron işçisi, geçici işçi, 4B’li, 4C’li diye paramparça edilmişlerdir.
Sendikalaşma oranı % 10’ların altındadır. Bu ülkenin emekçileri vergilerini son
kuruşuna kadar ödedikleri, primlerini yatırdıkları halde katkı paylarına
zorlanmışlardır. Bu ülkenin emekçileri milyonlarcası işsiz olduğu halde hala
günde 12-14 saat çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Emekçiler bu ülkede çağdışı
çalışma yasalarına, sendika yasalarına mahkûm edilmişlerdir.

Ama işte buradan haykırıyoruz. Bu
ülkenin emekçileri kendilerine giydirilen deli gömleğini yırtmaya kararlıdır.
Başta siyasi iktidar olmak üzere ülkenin egemenleri bunu görün. 32 yıllık
Taksim iradesi bunu size göstersin. 1 buçuk yıldır ülkenin alanlarında bu ülkeye
mutsuzluktan başka bir şey vermeyen politikalarınıza karşı duran emekçiler bunu
size göstersin. Bu ülkenin emekçilerinin Kürt sorununda, Alevi sorununda,
emekçilerin taleplerinde sahte açılımlara karnının tok olduğunu; ülkenin
sorunlarına gerçek çözümler istediklerini buradaki bayraklarımız, flamalarımız,
pankartlarımız size göstersin. Emekçilerin savunma hattından mücadele hattına
geçtiğini, direnenlerin mutlaka kazanacağını, 
TEKEL direnişi size göstersin. İşte burada, Taksim’de ve tüm ülkede 1
Mayıs’ı kutlamak, emekçilerin taleplerini, yükseltmek için alanlarda toplanan
100 binlerce emekçi bunu size göstersin.

Bizler toplumsal kaynakların
öncelikle işsizlik ve yoksullukla mücadeleye ayrılmasını istiyoruz!

Herkese güvenceli iş, insan onuruna
yakışır bir ücret istiyoruz!

Sokaklarında ırkçı linç çetelerinin
değil, barışın egemen olduğu bir ülke istiyoruz!

Dilinden, dininden, kimliğinden
dolayı kimsenin ötelenmediği, dışlanmadığı bir ülke istiyoruz!

Grev ve toplu sözleşme hakkımızın
anayasal güvenceye kavuşturulmasını istiyoruz!

Eğitim ve sağlık başta olmak üzere
temel kamusal hizmetlerin her düzeyde parasız, erişilebilir ve nitelikli
olmasını istiyoruz!

Bizler savaş değil, barış istiyoruz!

Yolumuz açıktır. Geleceğimiz
aydınlıktır. Çünkü bu ülkenin emekçileri, ülkenin gerçek sahipleri  özgür, eşitlikçi, barışcı, demokratik bir
Türkiye yaratmaya kararlıdır.

Böyle bir ülkeyi sadece bizler
yaratabiliriz. Çünkü üreten, yaşatan ve var eden yalnızca bizleriz. 1 Mayıs
Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü hepimize kutlu olsun!

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]