7.Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde tiyatro sahnesi bir gece yarısı başlayıp sabaha karşı kapanmıştır. Kamu İşveren Heyeti ile Memur-Sen arasındaki oransal zam teklifinde, uzlaşma sağlanamamış gibi yapılmış ve zaten kapalı kapılar ardında belirlenen bu oranı ilan etme ve imza altına almak için Kamu Görevlileri Hakem Kurulu süreci başlamıştır. Yani tabiri caizse bizleri biraz daha oyalamak için top taca atılmış, topu çevirme görevi devlet güdümlü sendikadan devlet güdümündeki hakem kuruluna geçirilmiştir. Emekçiler, emekliler ve onların ailelerinin insanca yaşamaya yetecek zam beklentisi yine yandaşın satış sözleşmesiyle enflasyon oranın altında kalmıştır.
Henüz açıklanan bir TİS metni bulunmamaktadır. Yetkili işkolu sendikanın kamuoyuna sunduğu aslında daha önceki TİS metinlerindeki kazanımları korumaktan bir adım öteye gidemediklerini itiraf etikleri açıklamalarında birçok kazanım elde edildiği deklare edilse ortada kazanım adına kocaman bir boş küme vardır.
Sağlık-Sen’in, Toplu Sözleşme sürecinde, sahanın beklentilerini dikkate alarak teklifler oluşturduğu doğrudur fakat uyguladığı mekik diplomasisi ve yandaşlarıyla gerçekleştirdiği görüşmelerden öteye gitmeyen etkisiz tutumu Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin emeği, alın teri ve hakkı için dün olduğu gibi bugün ve yarın da bir sarı sendika olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir.
Hizmet kolu kazanımları dışında tüm kamu görevlilerini ilgilendiren refah payı, en düşük kamu görevlisi maaşının 22 bin TL’ye tamamlanması, Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın Genel İdari Hizmetler Sınıfı’na geçirilmesi gibi genel tekliflerimiz, bugünden itibaren Kamu Görevlileri Hakem Kurulu tarafından görüşülecek ve karara bağlanacaktır.
Emekçilerin örgütlü gücüne inanmak yerine, “Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun, müzakere boyunca yaptığımız güçlü itirazları dikkate alacağına, genel tekliflerimizin kabul göreceğine ve kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeyecek bir oran belirleyeceğine inanan” taleplerini gerçekleştirmek için iş bırakmayı dahi telaffuz etmekten korkan, sendika olmasına rağmen emekten gelen “grev” gücünü hiçbir zaman kullanmayan özcesi bir emek örgütü olmayan yetkili konfederasyon emekçileri yine satışa getirmiş fakat kazanım naraları atarak emekçilerle dalga geçmektedir.
Bir bakalım ne kazanmışlar?
Aslında kazanılan şeyler; sadaka demekten öteye geçmeyen, kırıntılardan ibaret olan ve bir önceki toplu sözleşmelerde yer alan -ecekli, -acaklı, hükümetin lütfettiği, kronikleşen hiçbir sorunu çözmeyen, icap nöbetinde olduğu gibi bundan önceki iki toplu sözleşme metninde aynı şekliyle korunan maddelerden ibarettir. Sağlık emekçilerinin mücadeleleri sonucunda Sağlık Bakanı’nın 2. Beyaz reform açıklaması ile ek ödeme tavan oranlarının artırılması için zaten çalışmalar başlatıldığını herkes biliyordu. Bir maddeden birden fazla madde yaratarak kazanım sıralayanlarda biliyorlar ki Toplu Sözleşmeyle haklar korunmaktan öte bir öncekinden daha iyi koşulları oluşturmak amaçlanır. Yetkili iş kolu sendikası kamuoyuna talepleriyle, kazandıklarını karşılaştırmalı bir tabloyla açıklamalı ki emekçiler yetki verdikleri sendikanın ne kazan(ama)dığını bir an önce görmelidir.
Kazanım dedikleri çarpıcı ve utanç duyulacak bir madde var. “112 Acil Sağlık Hizmetlerine uygulandığı gibi yataklı tedavi kurumlarında görevli doğum yapan çalışanların da 2 yıl süren nöbet yasağının, süt izni bitiminden itibaren isteğe bağlı olarak kaldırılması sağlandı” diyerek böbürlenen çocuğun yararını ve bizlerin yıllardır verdiğimiz mücadeleler sonucu elde ettiğimiz 2 yıl süreli nöbet yasağını ortadan kaldırmakla övünen bir sendikanın yaptığı Toplu İş sözleşmesinden bizim yararımıza bir sonuç çıkmayacağını biliyorduk ve bekliyorduk. Yoksullaştırdıkları kadın emekçilerine daha fazla çalışarak hak ettiği ücreti kazanmayı teşvik eden üstelik bunu çocuğun yararını hiçe sayarak yapmayı sağlayan bir sendika anlayışı emeğin haklarını savunamaz ve bizleri daha fazla temsil edemez. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri artık bu sarı sendikal anlayışa dur demek ve devlet güdümlü sendikalardan yetkiyi almak zorundadır. Bundan sonra var gücümüzle önce orta oyununa izin veren 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunun değiştirmeli özgür pazarlık hakkı için ILO sözleşmeleriyle korunan hakların yer aldığı yeni bir sendika yasası düzenlenmesini sağlamalıyız.
Unutmayalım ki;
TİS’İ TISSSSS yapan biat edenler değil dik duranlar; birleşerek emeğin hakkını örgütleyenler ve birlikte mücadele edenler kazanır,
Aklımızla, ekmeğimizle, emeğimizle, onurumuzla ve geleceğimizle dalga geçenlere gereken cevap kısa sürede verilecektir.
Saygılarımızla.
TİS’TE KABUL EDİLEN 50 MADDENİN DEĞERLENDİRMESİ İÇİN >>>