Batman Şubemiz, bugün Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi İdari Bina önünde “pahalılığa ve yoksulluğa hayır” açıklamasında bulunarak, sendikamızın temel taleplerini ifade etti.
Şubemiz adına açıklama yapan Batman Şube Eş Başkanımız Deniz Topkan şöyle konuştu: “Ülke olarak önemli bir seçimden çıktık. Ne yazık ki seçim nedeniyle saklanan, ötelenen ekonomik yıkım bütün gerçekliğiyle emekçilerin üzerine boca ediliyor. Yıllardır patronlardan sermayeden yana izlenen ekonomik politikaların, yıkıcılığının konuşulmaması için, her türlü hamasetin meydanlarda boy verdiği seçim süreci, yerini emekçilerin bir kez daha yoksullaştığı bir ortama bıraktı. Ülkemizdeki var olan sorunların üzerini örterek, gerçekliği ters yüz ederek, sonuçlanan seçimler yerini hızla doların yükselmesine ve sonucunda her şeyin pahalanmasına ve yoksullaşmaya bıraktı. Son 4-5 gündür paramızın değeri hızla düşüyor. Bu düşüş %10’ları geçti. Kamu emekçileri ve emekliler; İktidar ve TÜİK in yarattığı girdap ile emekçiler karın tokluğu dahi diyemeyeceğimiz bir sefalet ücreti ile yaşamaya mahkûm edilmiştir. Her yeni güne yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Asgari ücrete, maaşlarımıza ve emeklilere yapılan göstermelik artışlar daha ceplerimize girmeden eriyip, buharlaştı. Toplumun geniş kesimlerinin temel harcama kalemleri olan kira, ulaşım ve gıda ürünlerinde yapılan fahiş zamlar geçinmemizi, ay sonunu getirmemizi imkânsız hale getirdi. TÜİK her altı ayda bir iktidarın ekonomi politikalarına uygun oranlar açıklayarak gerçek enflasyonu gizliyor ve iktidar TÜİK verilerine göre enflasyon farkını vererek lütfedercesine artış oranı açıklıyor! Oysa her zaman altını çizdiğimiz üzere, enflasyona göre maaş zammı, “sıfır” zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise, reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir. Biz emekçiler alın terimizi dökerek emek harcayarak ailemizi geçindirmeye hayata tutunmaya çalışıyoruz. Hastanelerin sağlık ve sosyal hizmet kurumlarının en ücra köşelerinde son derece ağır ve sağlıksız koşullarda çalışarak hem kendimiz, hem çocuklarımız için bir gelecek kurmaya insanca yaşamaya çalışıyoruz. Ama nafile yöneticiler gözümüzün içine bakarak bize her geçen gün ötelenen sahte bir gelecek vaadi sunuyorlar. Nedense ekonomik krizin oluşmasında hiçbir katkısı olmayan biz emekçiler, acı reçeteyle karşı karşıya kalıyoruz. Çalışan üreten biz olmamıza rağmen çile çeken yoksul kalan acı çeken yine biziz. Buradan yüksek sesle bir kez ifade ediyoruz. Temel tüketim maddelerine gelen zamlar katlanılabilir olmanın ötesine geçti. Doların yükselmesiyle tetiklenen zamlar, adeta iğneden ipliğe sağanağa dönüştü. Canımızı yakıyor. Ev kiraları kontrolsüz bir hızla yükseliyor. Ulusal basında da görüldüğü gibi Sağlık emekçileri aldığı ücretin üç birini hatta bazen yarısını kiraya veriyor. Oysa elimize geçen ücretler her gün değersizleşiyor. Patronların ve sermayenin yarattığı krizi hayatımızı aç geçirerek ödemek istemiyoruz. Öte yandan onlarca yandaş ve etkisiz sendikanın ortasında kafası karışan sağlık emekçilerine sesleniyoruz. Bu kadar büyük bir krizde bile hala istikrar diyerek bu tabloya ortak olan sözde sendikaları, yapay ayrımlar yaratarak emekçileri bölen tüm sendikamsı yapılara yol vermenin ve SES te birleşmenin zamanı. Gelin hep birlikte insanca yaşamanın ve çalışmanın mücadelesini verelim. Artık gerçek anlamda bir mücadeleden ve birleşmekten başka yolumuz yok. Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak, kamu kurumlarındaki tüm emekçiler ile yıllarca emek verip emekli olanlar için; Memurlara ve Emeklilere Temmuz ayı için verilen sözlerin yerine getirilmesini, beklentilerimizin karşılanmasını buradan bir kez daha talep ediyoruz. SES olarak hizmet veren aynı zamanda hizmet alanlar olarak Sağlık alanında yaşanan tüm olumsuzluklardan etkilenmekte olduğumuzu, sağlık emekçileri ve halkımızın ücretsiz, anadilinde, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hakkı mücadelemizi devam ettirme kararlılığındayız. Geldiğimiz noktada nüfusun %1’ini oluşturan tuzu kuru olanların, rantçı çevrelerin, sermayenin dışındaki tüm halkın daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Biz, kamu emekçileri ve emeklileri olarak; insanca yaşamaya yetecek bir ücret için en düşük maaşına eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını, talep ediyoruz. Bu asgari ve en temel taleplerimiz sağlanıncaya kadar fiili ve meşru mücadelemizi farklı eylem ve etkinliklerle sürdürmeye devam edeceğiz. Bu gidişatı ya durduracağız ya durduracağız. İktidarın sermayeden yana politikalarının ağır sonuçlarını yaşayan tüm kesimlerle birlikte mücadele ederek insan onuruna yaraşır bir yaşamı inşa edeceğiz. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bir kez daha, en temel talebimiz olan insanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırı üzerinde ücret talebine sahip çıkmak için tüm kesimleri omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”