Ankara Şubemiz: Bizi Ötekileştiren, Diğer Sağlık Çalışanları Diye Ayrıştıran Hiç Bir İfadeyi Kabul Etmiyoruz!
Ankara Şubemiz, Ek Ödeme Yönetmeliğine karşı bugün Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Personel Yemekhanesi önünde açıklama yaptı.
Ankara Şubemiz adına açıklama yapan Hacettepe Üniversitesi Hastanesi İş Yeri Temsilcimiz Gülcan Paloğlu şöyle konuştu: “İktidar oldukları günden itibaren üniversiteleri bilimsel çalışmaların merkezi olarak değil de kadrolaşmanın ve kendi düşüncelerinin toplum tarafından kabul edilme aracı olarak gören siyasi İktidar, bu süreç içerisinde “kayyum rektör” kendileri gibi düşünmeyen akademisyen ve idari personeli KHK ve disiplin uygulamaları ile bilimsel çalışmalardan uzaklaştırmaya çalışmıştır. Üniversite hastanelerinde ise bir taraftan tahliye süreci devam ederken diğer taraftan da ekonomik darboğaz gerekçesi ile sağlık emekçilerinin çalışma alanlarını işkenceye dönüştürmüştür. Üniversite Hastanelerine bırakın hazine desteği sağlanmasını yapılan işlemlerin tutarını bile SGK tam olarak ödemediği için üniversite yönetimleri oluşan kaybı biz sağlık çalışanlarına ücretlerinden keserek gün kurtarılmaya çalışılmıştır. Siyasi iktidar üniversiteyi, üniversite yönetimi de çalışanları para ile terbiye etmeye çalışarak bilimi ve emeği değersizleştirmişlerdir. Emeğe ve bilime saldırlar bununla da bitmedi, kayyum rektörler, liyakatsız atanmış yöneticiler, çalışanlar arasında iş barışını bozacak uygulamalar ve ayrımcılık ile süreç devam ettirilmiştir. Kısacası bir ekip işi olarak yürütülen sağlık hizmeti sunumunda “hekim dışı personel” “diğer”leri olarak anılarak bütünlüklü sağlık emeği yok sayılmak istenmiş, çalışanlar arası çatışma da derinleştirilmek istenmiştir. Yoksulluk sınırının altında aldığı ücrete rağmen yıllardır halkın sağlık hakkı için günün saati sağlık hizmeti sunarken kol kola giren bizler bu sağlık emekçilerini bölen, eşitlik ve adalet duygusunu yok eden uygulamalara karşı da kol kola girerek mücadele edeceğiz. Pandemiden çıkmaya çalıştığımız bu günlerde, yok denge tazminatı, yok döner sermaye performansı, yok A puanı, yok E puanı gibi saçma sapan uygulamalarla çalışanları meşgul eden anlayış, asıl sorunlarımızı görmezden gelmeye devam etmektedir. Ve en son çıkarılan YÖK Ek Ödeme Yönetmeliği ile de bıçağı kemiğe dayamıştır. Önce Sağlık Bakanlığı daha sonra da YÖK’ün kamuoyuna yapmış olduğu açıklamalarla ise sağlık emekçileri halkın önüne çok ücret alıyorlar algısı yaratarak sağlıkta şiddeti körükleyen uygulamalarına bir yenisini daha eklemiştir. Düzenleme biz üniversite hastanelerinde çalışan emekçilerinin Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışan sağlık emekçilerine göre daha düşük ücretlerle çalışmaya mahkûm etmiş, eşit işe eşit ücret politikasına zarar vermiştir. Bu düzenlemenin bir başka sorun noktası ise kurumlarımızda iş barışını koruyan ilkelerden biri olan maaş açıklığına da zarar vermiştir. Bir gruba tavan ödeme si yapılırken biz “diğer” lerine taban kat sayı ödemesi reva görülmektedir. Hatta bu taban ödemede izin ve hastalık durumunda da kesinti yapılacağı yönetmelikte belirtilmiştir. Mahsuplaşma vergi kesintisi de işin cabasıdır. Sağlık hizmetinin bir ekip hizmeti olduğu ve sağlık emekçileri arasında ücret eşitsizliğinin çalışma barışını bozacağını ve hizmet kalitesini düşüreceğini hesaba maalesef katmamaktadırlar. Ayrıca YÖK Ek ödeme Yönetmeliği ile bu ek ödemelere ilişkin üniversite yönetim kurullarına %50 kesinti yetkisi verilmiş olup ve yetkinin kapsamı ve dayanağı belirsizdir. Bu durum “diğer”’lerine baskıyı, ayrımcılığı daha da artırarak haksızlıklara yol açacaktır. Hükümet sağlık emekçilerinin taleplerini görmeyip bütünlüklü ve sorunlarımızı çözecek adım atmak yerine her gün yeni bir algı oluşturmaya çalışmaktadır. Yetmediği gibi ikinci mağduriyetimizi de Üniversite Yönetim kurullarınca oluşturulmuştur. Aynı işi yapan aynı derece ve kıdeme sahip çalışanlar arasında hatta üniversiteler arasında bile farklılık yaratmıştır. Sağlık hizmeti sunucuları olarak bizleri “diğer’ sağlık çalışanları diyerek değersizleştirmiştir. Bugüne kadar YÖK nezdinde A ve E puanı çarpanı olan bizler şimdi de katsayı mağdurları olarak buradayız.
- 24 saat nöbet tutan ve mesleği boyunca en az 30 yıl çalışan Hemşireye 30 TL,
- Memura 24 TL,
- Teknisyene 300 TL sekretere 20-190 TL arasında ödemeleri reva görmüştür.
- 4/D kapsamında çalışan işçilere ise hiçbir düzenleme mevcut değildir.
İktidarın, Sağlık Bakanlığı’nın ve YÖK’ün sağlık emeğinin ucuzlaştırılması ve sağlık emekçilerini değersizleştiren akıl dışı uygulamalarını kabul etmiyoruz. Servisten servise, kişiden kişiye değişen ödemelerin nedenleri konusunda sağlık emekçileri bilgilendirilmemekte, sağlık emekçileri sorularına cevap bulamamaktadır, YÖK Ek Ödeme Yönetmeliği’nde emekçilerin taleplerini barındıran köklü bir değişiklik beklentisini bir kez daha karşılanmamıştır. Pandemi ödemelerinde yok sayılan, tayin hakları verilmeyen, üniversitelerin yaşadığı ekonomik sorunlar nedeniyle hak edişleri olan ücretlerini gecikmeli alan üniversite hastanelerinde çalışan emekçiler şimdi de yönetmelikler kapsamına mağdur edilmektedir. Bütün bu mağduriyetlerin giderilmesi, çalışanlar arasında eşitsizliği derinleştirecek ve çalışma barışını bozacak uygulamalar son bulana, Yoksulluk sınırı altında ücretle karnımızı doyurmaya çalışırken, “paragöz bunlar” algısını oluşturacak açıklamalar son bulana, Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları, ücretleri iyileşene ve halkın sağlık hakkı önündeki engeller ortadan kalkana kadar mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.”