Ankara Şubemiz ve Ankara Tabip Odası, üyemiz, ATO önceki dönem yönetim kurulu üyesi, TTB aktivisti, Acil Tıp Uzmanı Dr. Benan Koyuncu’nun 30 Eylül 2021 tarihinde KHK ile Çankırı Devlet Hastanesi’ndeki görevine son verilmesini protesto etti.
TTB önünde 4 Ekim 2021 tarihinde yapılan açıklamaya Genel Mali Sekreterimiz Tayyar Özcan, sağlık emek ve meslek örgütlerinin yöneticileri, siyasi parti temsilcileri ve sağlık emekçileri katıldı.
Ankara Şube Eş Başkanımız Nazan Karacabey yaptığı açılış konuşmasında “Dr. Benan Koyuncu öğrencilik yıllarından beri ATO ve SES’in çalışmalarında yer alarak bilimsel, parasız eğitim mücadelesinin yanı sıra halkın sağlık hakkı ve sağlık çalışanlarının gelecek mücadelesinin yürütülmesine katkı sundu. Öğrencilik hayatını bitirip çalışma hayatına başlayınca da iyi hekimlik değerlerine sahip çıktı. Bugün Benan Koyuncu’nun haksız ihracına karşı buradayız ve mücadelemiz görevine dönünceye kadar sürecek” ifadelerini kullandı.
SES ve ATO adına ortak açıklamayı yapan ATO Başkanı Ali Karakoç ise şöyle konuştu: “Yurttaşlarımızın daha ulaşabilir ve nitelikli sağlık hizmetine ihtiyaç duyduğu şu günlerde, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık emekçilerini ihraç etme keyfiyeti ve hukuksuzluğu sürüyor. Bu keyfiyetin son hedefi, 11 yıldır kamuda hekimlik yapan Acil Tıp Uzmanı Dr. Benan Koyuncu oldu. Dr. Benan Koyuncu, 30 Eylül günü Çankırı Devlet Hastanesi acil servisinde nöbet için görevinin başındayken tebliğ edilen “bir kağıt parçası” ile işinden edildi. Meslektaşımız, 2018 yılında OHAL koşullarında yürürlük kazanmış 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35. Maddesine dayanarak, ancak hiçbir neden ya da gerekçe belirtmeden kamuda çalışmayacağını belirten “bir kağıt parçası” ile hastalarından ve mesai arkadaşlarından ayrılmak zorunda bırakıldı. İktidar tarafından OHAL döneminin bittiği intibası yaratılmak istense de OHAL’in süreklilik kazandığına, keyfi ve hukuksuz uygulamalarının sürdüğüne her geçen gün tekrar tekrar şahit olmaktayız. OHAL’le birlikte yerleşen siyasi anlayış, kendisi gibi düşünmeyen herkesi “düşman” olarak görmeye, anayasal haklarını ellerinden almaya devam etmektedir. Düşünce, ifade, örgütlenme ve çalışma özgürlüğünü insanların ellerinden alarak cezalandırmayı yöntem haline getiren iktidarın asıl hedefinin ülkedeki demokratik ve barış içinde bir arada yaşama iradesi olduğunu biliyoruz. Biz sağlık meslek örgütleri bu hukuksuzluğu kabul etmesek de iktidarın ve bakanlıklarının bu keyfiliğiyle sıklıkla karşılaşmaktayız. Dr. Benan Koyuncu da öyle maalesef. Çünkü Benan arkadaşımızın yaşadığı ilk hukuksuzluk süreci bu değil. Daha önce 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL döneminde yine hiçbir neden gösterilmeden asistan hekim olarak görev yaptığı hastanede açığa alınmıştı. O dönemde de bu hukuksuzluğa karşı itirazlar ve eylemliliklerde bulunmuştuk. Yürütülen soruşturma sonucunda Benan Koyuncu iki ay gibi bir süreden sonra tekrar görevine iade edilmişti. Benan arkadaşımız sadece açığa alma ya da ihraç uygulamalarıyla değil anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmesine rağmen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hukuksuzluğuna da maruz bırakıldı. 2019 yılında uzmanlık eğitimini tamamlayıp uzman olarak devlet hizmet yükümlülüğünü yerine getirmek üzere atanmayı beklerken; anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen güvenlik ve arşiv araştırmasına tabi tutulmuş, tabii tutulduğu güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmış ve göreve başlaması engellenmişti. Ancak bu karara karşı açılan dava sonucunda bu durumun hukukla bağdaşmadığı tespit edilmiş idi. Ki bu davada Benan Koyuncu hakkında mahkemenin istemine rağmen emniyet bir bilgi ve belgeye ulaşılmadığını mahkemeye sunmuş, bunun üzerine 12. Ankara İdare Mahkemesi, davacının kamu görevine atanmasına engel teşkil edebilecek hukuken kabul edilebilir somut ve gerekçeli herhangi bir tespitin olmadığını hükme bağlamıştır. Dr. Benan Koyuncu’nun kamuda görev yapmasında sakınca olmadığı yönünde karar vermişti. Sağlık Bakanlığı kesinleşmiş yargı kararlarını yok saymakta, hukuku tanımamaktadır. 30 Eylül tarihindeki ihraç işlem yazısında da hiçbir somut gerekçe yer almıyor. Ancak biliyoruz ki, Ankara Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası üyesi olan Dr. Benan Koyuncu’nun memuriyetten çıkarılmasının nedeni; sağlık sisteminin ve sağlık emekçilerinin sorunları ile insan hakları alanındaki hak ihlallerine karşı olan duyarlılığı ve biat etmeyen muhalif tutumudur. Dr. Benan Koyuncu, meslek etiği açısından Cenevre Bildirgesi’nde yazan “…tehdit ediliyor olsam bile, tıbbi bilgimi insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağıma ant içerim” andına sadakat gösterdiği için cezalandırılmak istenmektedir. Dr. Benan Koyuncu, Ankara Tabip Odası’nın da hukuki desteği ile memuriyetten ihraç işlemini yargıya taşıyacaktır ve inancımız odur ki; yargı, bu hukuksuzluğa bir kez daha dur diyecektir. Haklarımız ve halkımıza sağlık hizmeti sunumu önündeki bütün engellere rağmen mücadeleden vazgeçmeyeceğiz! Dün olduğu gibi bugün de evrensel insan haklarına ve iyi hekimlik değerlerine bağlılığımızı koruyarak haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye devam edeceğiz. Bütün keyfi ve hukuksuz ihraç uygulamaları son bulacak haklarımızı geri alacağız. Benan Koyuncu yalnız değildir.”
Açıklamadan sonra söz alan Genel Mali Sekreterimiz Tayyar Özcan hiçbir yargı kararı olmadan sağlık emekçilerinin görevlerine son verilmesinin doğru olmadığını belirterek, sağlık emek örgütleri olarak mücadeleye devam edeceklerine vurgu yaptı.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Genel Sekreteri Vedat Bulut ise Dr. Benan Koyuncu için bir disiplin veya mahkeme kararı olmadığını ifade ederek birkaç kişinin imzasıyla ve kirli bilgi fişleriyle bu ihracın yaşandığını vurguladı. Yaşananları ağır hukuksuzluk olarak değerlendiren Bulut “Biz bu davayı kazanacağız. Çankırı’daki hastaları düşünen yok. Bu imzaları atanlar sorumludurlar ve hukuk önünde hesabı da sorulacaktır. TTB olarak Dr. Benan Koyuncu’nun ve KHK ile görevlerine son verilen arkadaşlarımızın yanında olacağız ve kazanacağız ” diye konuştu.