İstanbul Aksaray Şubemiz, sağlık emekçilerinin ek ödemelerine el koyan üniversite yönetimine karşı İstanbul Tıp Fakültesi ana giriş kapısında basın açıklaması ve bordro yakma eylemi gerçekleştirdi.
Açıklamayı yapan İş Yeri Temsilcimiz Aynur Gürcan şöyle konuştu: “Bir yıldır sürdürdüğümüz Covid mücadelesinde 390 arkadaşımızı kaybettik, 200 binin üzerinde sağlık emekçisi arkadaşımız Covid oldu. Tedavileri bitince işlerinin başına döndü. Birçok Cumhurbaşkanlığı genelgesi yayınlandı, esnek çalışma, dönüşümlü çalışma, evden çalışma kamu kurum ve kuruluşlarındaki tüm personellere uygulanırken sağlık emekçileri kapsam dışı bırakıldı. Bizler buna itiraz etmedik çünkü cephede savaş varken cephe terk edilmez dedik, hayatlarımız pahasına Covid mücadelesinin merkezinde hizmet verdik, vermeye de devam ediyoruz. Halkımız hastanelerin kapısından girmeye korkarken bizler tulumlarla maskelerle hastalarımız hayata tutunsunlar diye tedavilerini yaptık, yemeklerini yedirdik, temel ihtiyaçlarını giderdik. Çocuklarımızdan ailemizden uzak hastaneler yaşam alanımız oldu. Bu mücadele döneminde de şiddet gördük, kişisel koruyucu ekipmanlar verilmedi, sandviç arası peynirle marulla beslenmeye çalıştık. İdareciler tarafından baskı gördük, izinlerimizi kullanamadık, görevimiz olmayan işleri yaptık, yapmaya da devem ediyoruz. Bizler fedakârca gözümüzü kırpmadan bu mücadeleyi sürdürürken, bizlere bir şey olduğunda eşimize çocuğumuza ne olacak endişesi yaşadık. Covid-19 meslek hastalığı sayılsın istedik, illiyet bağı arandığı için mahkemelerde ispatlamamız istendi. Yasal düzenleme yapılmadı. Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlık emekçilerine 3600 ek gösterge vereceğiz sözünün yerine getirilmesini istedik. Maaşlarımıza yapılan sefalet zamları nedeniyle açlık sınırı düzeyinde maaş almaya devam ettik. Tek kalemde yoksulluk sınırı üstünde maaşlarımız olsun istedik. Vergide adalet olsun istedik, çok tehlikeli işler sınıfında hizmet veriyoruz yıpranma payımız beş yıla bir yıl olsun istedik ne yazık ki bu taleplerimize yetkililer kulaklarını tıkadılar duymadılar. Balkonlardan alkışlandık yetmedi kahraman ilan edildik. Ama bunlar karın doyurmuyor, evimize ekmek götürmek zorundayız. Basın açıklamaları yaptık, sosyal medyada taleplerimiz görünür olsun diye sorunlarımızı ifade ettik. Bizleri nankörlükle fırsatçılıkla suçladılar, böyle bir dönemde bunlar yapılır mı diye bizlere hakaret ettiler. Maaş bordrolarımızı paylaşmamıza rağmen çok yüksek maaş aldığımız yönünde halkı bizlere karşı kışkırtmaya kalkıştılar. Pandemide gelir kaybına uğradık. Çünkü temel maaşlarımız dışında aldığımız ek ödemeler hastane gelirlerinden karşılandığı için hastane gelirleri düştüğü için performans ödemeleri yapılmadı. Nöbet ücretlerini alamadık. Buna ilişkin Mart Nisan Mayıs aylarını kapsayan Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinde çalışan personeller için tavandan ek ödeme genelgesi yayınlandı. Sağlık Bakanlığı personeli bu ödemeden adil olmasa da yararlandı. Ama biz İstanbul Tıp Fakültesi çalışanlarına çok az miktarda ve çok az kişiye ödeme yapıldı mağdur edildik. Yine 1 Ağustostan geçerli dağıtılacak ek ödemlerden üniversite hastaneleri kapsam dışı bırakıldı. Yine mağdur edildik. Kasım ve Aralık aylarını kapsayan ek ödeme üniversite hastanelerine verilmesine rağmen kurumumuz İstanbul Tıp Fakültesi bu ödemeyi yapmayarak, hastanenin çok borcu olduğunu, borcunu kapatmak için karar aldıklarını söylediler. Bizlerle her ayın on beşinde hesabımıza yatırdıkları 0.11 kuruşlarla alay ettiler.
Bizler İstanbul Tıp Fakültesi sağlık emekçileri olarak bunu hak etmedik. Her geçen gün temel ihtiyaçlardaki artış nedeniyle geçinemez hale geldik. Alacağımız her kuruşa ihtiyacımız var. Hükümetin bizlere ödenmesi için verdiği paraya üniversite yönetiminin el koymasını kabul etmiyoruz. Tavandan ek ödemelerimiz adil bir şekilde derhal ödenmelidir. Pandemi devam ediyor, yapılan haksızlıklar karşısında dayanma gücümüzü ve motivasyonumuzu kaybediyoruz. Bizleri alanlara çıkmaya mecbur etmeyin, sendikalarımız meslek örgütlerimiz yaşadığımız sorunları ifade ediyorlar. Duyun sesimizi haklarımızı ödeyin.”