Batman Şubemiz ve Batman Tabip Odası Covid-19 salgın sürecine dair basın toplantısı düzenleyerek, Batman’da son üç haftadır vakalarda artış olduğuna dikkat çekti ve önerilerini paylaştı.
Yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bilindiği gibi Aralık 2019’da başlayan, hızla tüm dünyaya yayılan ve DSÖ tarafından 10 Mart 2020’de “pandemi” olarak tanımlanan, yeni tip koronavirüs hastalığı hala tüm dünyada giderek artan bir yoğunlukta etkisini devam ettiriyor, hastalandırıyor ve maalesef öldürüyor. İlimizde de maalesef son üç haftadır vaka artışları olduğuna dair sahada çalışan sağlık çalışanlarından bilgiler almaktayız. Ekim ayının ortalarında günlük 50-80 aralığında seyreden vaka sayısının son üç haftadır yeniden artış gösterdiğine yönelik gözlemlerimiz sahada çalışan sağlık çalışanları tarafından teyit edilmiştir. Batman Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu’nun ilimizdeki merkez ve ilçelerinde bulunan ASM’lerinde ki aile hekimliği birimleriyle 4 /5 /6 Kasım tarihlerinde izlem verileri üzerinden yapmış olduğu çalışma sonucunda günlük tespit edilen tahmini yeni vaka sayısı ortalama 153 olarak bulunmuştur. Bu sonuca çalışmaya katılan (merkez ve beş ilçedeki) toplam 195 aile hekimliği biriminden 120 birimin verileri ile yapılan bilimsel analiz sonucunda ulaşılmıştır. Elbette ki olması gereken; Bu verilerin büyük bir emek ile günlerce süren bir çalışma sonucunda değil de, süreci yöneten kamu idaresince daha da detaylı bir şekilde paylaşılmasıydı. Bizlerin, şeffaf bir şekilde paylaşılacak olan bu veriler üzerinden, sürece, bilimin rehberliğinde, daha fazla katkı sunmamız, pandemi yönetimi açısından en doğrusu olacaktı. Unutulmaması gerekir ki ilimizde 1 Haziran öncesi Ramazan Bayramının hemen öncesinde yapılan resmi açıklamalara göre günlük tespit edilen vaka sayıları 5’lerin altına düştüğü ifade edilirken, 1 Haziran sonrası “bilimsel veriler ışığında kademeli, yerellerin özgünlükleri göz önünde bulundurularak ve toplum sağlığı öncelenerek adımların atılması” yönündeki uyarımız gözardı edilmiştir. Ekonomik kaygılar öncelenerek, merkezi bir kararla, hızlıca atılan adımlarla, tedbirler gevşetilmiş, bunun sonucu olarak ta toplumsal hareketlilik artmış ve hızlıca vaka artışlarına tanıklık etmiştik. Özellikle Ağustos ayında, artan vaka artışları nedeni ile, mevcut hastane kapasitelerinin yanıtsız kaldığını, sağlık sisteminin tıkanma aşamasına geldiğini maalesef birebir yaşamış olduk. Okulların açılması, önümüzün kış olması, olası influenza ve Covid-19 birlikteliğinin (perfect storm/kusursuz fırtına) görülme ihtimali gibi ciddi riskler de şuan için mevcuttur. Yine İnfluenza için “yaygın aşılanma yapılması” gerektiğine yönelik çok önceden yapmış olduğumuz uyarılara rağmen, aşının henüz yeterli düzeyde temin edilmemesi, risk gruplarının dahi henüz tam aşılanmamış olması vb. riskler de göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki ayların, tüm toplumun sağlığı açısından ne kadar kritik önemde olduğu anlaşılacaktır. Bir daha hastane kapasitelerinin aşılması ve sağlık sisteminin tıkanması aşamasına gelinmeden, uyarıcı olan bu son günlerdeki vaka artışlarına yönelik, hızlıca, gerekli tedbirlerin şimdiden alınmasının önemli olacağını ifade etmek isteriz.
Önerilerimiz:
- Şu ana kadar ki bilimsel olmayan “Test stratejisi” değiştirilmelidir. Şu ana kadar yapıldığı şekliyle sadece semptom gösteren yada belli bir yaşın üstündeki yakın temaslılar değil tüm temaslılara ve yüksek risk grubunda olanlara (sağlık çalışanları, toplu taşımada görevli olanlar, toplum ile yüksek düzeyde teması olan meslek grupları vb.) test yapılmalıdır.
- İzolasyon ve karantinada olan yurttaşların uyumu sağlanmalıdır. Yoksulluk, ev koşullarının uygun olmaması vb. nedenlerle izolasyon ve karantina uyumunu bozan durumlar incelenmeli, dışlayıcı, polisiye tedbirlerle değil sosyal destek sağlanarak uyum artırılmalıdır.
- Pandemi ile mücadelede filyasyonun önemi yadsınamaz. Ülkemizde şimdiye kadar filyasyon diye yapılan uygulamanın “temaslı taraması” olduğu; gerçek filyasyonun “geriye dönük sıfırıncı vaka” filyasyonu olduğu gerçeği artık kabul edilmeli, pandemiyle tam bir mücadelede, bilimsel bilgi ışığında yol alınmalıdır. Yeterli sayıda filyasyon ekibi oluşturulmalı “lojistik filyasyonu ” nun da önemi anlaşılmalı, eğitim ve özlük haklarında iyileşme sağlanmalıdır.
- Pandemide ‘’insanların hastanelere düşmesi” ne kadar azaltılırsa başarı da o kadar yüksek olacaktır. Bu nedenle pandeminin başarısının adresi, olması gereken ve şu ana kadar ciddi bir şekilde ihmal edilen birinci basamak sağlık hizmetleri, hem nitelik hem de nicelik yönünden güçlendirilerek bütüncül bir ekip çalışmasının olanakları yaratılmalıdır.
- Pandemi ile mücadelenin ilk gününden itibaren, büyük bir özveri ve fedakarca çalışan sağlık çalışanlarının izin haklarının gasp edilmesi, tükenmişlik sendromu’na neden olmaktadır. Bu uygulamanın aksine; çalışma koşulları ve çalışma saatleri, pandemiye uygun düzenlenmeli, nitelikli kişisel koruyucu ekipmanları sağlanmalı ve oluşacak sorunların ilgili birimlerce demokratik bir yönetim tarzı ile hızlıca çözülmesinin önü açılmalıdır.
Son olarak bu ülke bizim/hepimizin, hepimiz bu gemideyiz, özellikle demokratik meslek ve emek örgütlerinin bu konulardaki birikimleri göz ardı edilmeden, daha da fazla zaman geçmeden ortak akılla ve kollektif bir çalışma şekli ile sorunların üstesinden gelmememiz için hiçbir sebep yok. Bir milyondan fazla sağlık emekçisi; 160 bin hekim, pandemi mücadelesinin en yakıcı alanlarında yoğun gayret sarf etmektedir. Sağlık, meslek ve emek örgütleri olarak tüm sağlık emekçilerinin ve halkımızın sağlığı için dün uyarıyorduk, bugün de uyarıyoruz, uyarmaya devam edeceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyururuz.”