Salgın süreci de değerlendirilerek fikirleri nedeniyle tutuklanan sendikacılar, gazeteciler, belediye başkanları, siyasi parti yöneticileri derhal serbest bırakılmalıdır.
Mecliste görüşülmeye başlanan infaz yasa teklifi her ne kadar salgınla birlikte anılmaktaysa da salgına dair atılması gereken pek çok acil adımın hala atılmadığını belirtmek isteriz. Atılmayan adımlardan en önemlisi tutukluların durumuna ilişin bir düzenleme yapılmamasıdır.
Tutukluluğun bir tedbir olmaktan çıktığı ve özellikle iktidar muhaliflerini cezalandırılma aracına dönüştüğü ülkemizde fikirlerinden dolayı tutuklanarak hapishanelerde özgürlüklerinden yoksun bırakılanların, salgın sürecinde risk altında oldukları da değerlendirilerek, CMK hükümleri uyarınca tutukluluklarının gözden geçirilmesi ve serbest bırakılmaları gerekmektedir.
Uygulamada ise düşman hukuku sürdürülmekte ve açıkça hukuka aykırı yürütülen soruşturmalar ve kovuşturmalarla salgın sürecinde dahi yurttaşlar özgürlüklerinden yoksun bırakılmaktadır.
Muş Şube Yöneticimiz Kadri Özden hukuka aykırı şekilde tutukluluğu sürdürülenlerden biridir.
Sendikamız Muş Şube Yönetim Kurulu üyesi Kadri Özden Muş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 12.02.2020 tarihinde gözaltına alınmış, 13.02.2020 tarihinde tutuklanmıştır. Kadri Özden 48 gündür hukuka aykırı şekilde özgürlüğünden yoksundur.
2012 yılındaki paylaşım 2015 yılındaki basın açıklaması gerekçesiyle 2020 yılında tutuklama!
Kadri Özden’in tutuklanmasına gerekçesi olarak sosyal medya hesabında yer alan kimi paylaşımlar ve sendika üyesi olarak katıldığı etkinliklerle yasal bir derneğe üyelik talebi gösterilmiştir.
Soruşturma 2020 tarihli olup dosya kapsamına delil olarak sunulan eylem ve paylaşımlar, 2012, 2013, 2014 ve 2015 tarihlidir. Dosyada 2016 yılına ait tek delil bir adet 2016 tarihli Facebook paylaşımıdır.
Kadri Özden’in tutuklanmasına gerekçe yapılan 13 basın açıklamasının tamamı demokratik hak kullanımı niteliğindedir. Tutuklama gerekçesi yapılan basın açıklamalarının ikisi 2013 yılında, sekizi 2014 yılında, dördü ise 2015 yılında gerçekleştirilmiştir.
Eylem ve sosyal medya paylaşımlarının tarihlerine ve içeriklerine bakıldığında yöneticimizin öncelikle tutuklanmasına karar verildiği, sonrasında tutuklanmasına gerekçe oluşturmak üzere delil arayışına girildiği, bu arayışta da ancak geçmiş tarihli suç niteliği taşımayan açıklamalara ulaşıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkeme yasal unsurları taşımadığı gerekçesiyle iadesine karar verdiği iddianame kapsamında sürdürdüğü yargılamada tahliye talebimiz reddedilmiş ve tutukluluk halinin devamına karar vermiştir!
Savcılık 20 Şubat tarihinde yöneticimiz hakkında iddianame düzenleyerek Mahkemeye sunmuştur. Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03.03.2020 tarihli kararıyla “fiilin atılı suç ile ilişkilendirilip suçun unsurlarının fiili bakımdan ayrı ayrı tetkik edilmemiş olması nedeniyle” iddianamenin iadesine karar vermiştir. Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iddianamenin iadesine ilişkin kararından da yöneticimizin katılmış olduğu basın açıklamaları ile kendisi tarafından paylaşıldığı iddia olunan sosyal medya paylaşımlarının suç ile ilişkilendirilmeden iddianame tanzim edildiği sabittir. Savcılığın itirazı üzerine Mahkemenin iddianamenin iadesi kararı kaldırılarak kovuşturma süreci başlamıştır.
Gelin görün ki Mahkeme kendisinin dahi hukuki bulmadığı yargılamada yöneticimizin tutukluluğunun devamına karar vermiştir.
Tutukluluğun devamına ilişkin karar, kararı haklı kılacak hiçbir maddi ve hukuki gerekçe bulunmamasına rağmen ve salgın koşullarına rağmen verilmiştir. Tutukluluk devam kararının bir tedbir kararı olmadığı, yöneticimizin cezalandırma amacıyla hapishanede tutulduğu sabittir.
Savcılıklar ve mahkemeler salgın günlerinde verilmesi gereken kararların aciliyeti ve yaşamsallığının farkında mıdır?
26 Mart tarihinde Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutuk devam kararına avukatlarımızın yaptığı itiraz ise aradan 12 gün geçmesine rağmen hala sonuçlanmamıştır.
Yöneticimizin tutuklanması kararına Sendikamız avukatlarınca 20 Şubat tarihinde yapılan itiraz ise ancak 23 Mart tarihinde değerlendirilmiş ve belirtildiği üzere reddedilmiştir. Salgın sürecinde savcılıklar ve mahkemeler resen değerlendirme yapmadığı gibi itirazlar da durumun aciliyeti gözetilmeden incelenmektedir.
Fikirleri nedeniyle özgürlüklerinden yoksun bırakılan tutukluların tamamı derhal serbest bırakılsın!
Biliyoruz ki yöneticimiz Kadri Özden hukuka aykırı şekilde tutuklanan ve salgın koşullarında hapishanede tutulmaya devam eden tek kişi değildir. Salgın süreci de değerlendirilerek fikirleri nedeniyle tutuklanan sendikacılar, gazeteciler, belediye başkanları, siyasi parti yöneticileri derhal serbest bırakılmalıdır.
Merkez Yönetim Kurulu