Tokat Temsilcilik Eş Başkanımız Tayyar Özcan, yaptığı açıklamada tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini hakları için 11 Mayıs’ta Ankara’ya davet etti.
Özcan, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Sermayenin ve devletin sağlıktaki uygulamaları hayata geçirmek için en fazla yoğunlaştığı alan, sağlık emek gücünün kontrolüdür. Sermayenin sağlık alanındaki tahakkümünü, sağlık emek gücünün kontrolü üzerinde planlaması, sağlık çalışanlarını merkezi bir konuma koymaktadır. Bu durum, sağlık çalışanlarının mücadelesinde belirleyici en önemli unsurlarındandır. Hastaneye öylesine gelen bir insanın, trafikteki ölüm ihtimalinden daha büyük bir risk altında olduğu bilinmektedir. Sağlık emekçilerinin çalışma alanlarının hastaneler olduğu düşünüldüğünde, riskin büyüklüğü korkutucu orandadır. Sağlık emek gücü; ağır ve tehlikeli iş kolu olarak değerlendirilmektedir. Madende, inşaatta çalışmayla eş değer durumdadır. İlerleyen yıllarda ölüm oranlarının en çok görüldüğü ağır ve tehlikeli iş meslek gruplarının başında gelecektir. Kışkırtılmış sağlık talebi neticesinde artan sağlıkta şiddetten, performans sistemiyle körüklenen üretim baskısının oluşturduğu sistematik mobbinge, yoğun mesai ve baskılardan, sağlıktaki fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikososyal ve ergonomi başlıklarıyla gruplandırılan tüm tehlike ve risk etmenlerine dek, sağlık emekçileri ya emekli olamadan ölmekte ya da emekli olduğunda ölüm riski yüksek hastalıklar ile karşılaşmaktadır. Her geçen gün bu haberleri, emekçi arkadaşlarımızın yaşadıklarına tanık olarak ya da duyarak üzüntü ile izlemekteyiz. Sağlık emekçileri olarak fiili hizmet süresi zammının (yıpranma payı) taleplerimize uygun düzenlemesi için alanlarda olacağız. Sağlık emekçilerinin fiili hizmet süresi zammı (yıpranma payı) talebi mücadelenin her aşamasında ön açıcı konumdadır. Ek gösterge ücretlerin, emekli aylıklarının ve ikramiyelerinin belirlenmesinde önemli unsurlardan biridir. Fiili hizmet süresi zammı (yıpranma payı) talebimiz için, 11 Mayıs’ta Ankara’da olacağız. Ek göstergelerin yüksek olması, emekli aylığı ve ikramiyesinin de yüksek olması demektir. Sağlık emekçileri olarak, unvanlarımızın 1. derece kadroları için ek göstergenin, tüm sağlık emekçileri için ayrımsız ve koşulsuz 3600 olmasını istiyoruz. Emekli olduğumuzda toplumdan izole olmadan iyi şartlarda yaşamak istiyoruz. Geçinememe korkusuyla, emekli olmayı ötelemek istemiyoruz. Koşulsuz ayrımsız 3600 ek gösterge talebimiz için, 11 Mayıs’ta Ankara’da olacağız. Ekonomik krizin yoğun yaşandığı ve emekçilerden çıkarılmaya çalışıldığı bugünlerde, sağlıkta dönüşüm programının tüm uygulamaları, sağlık çalışanlarının emeğinin doğrudan sömürülmesidir. “Performans uygulaması” ile temel ücretlerimiz yok sayıldı. Sudan bahanelerle, yandaş sendikalarla yapılan “satış sözleşmeleri” ve enflasyonla birlikte ücretlerimiz de döner sermayeler de iyice eridi. Kriz bahane edilerek elektrik, doğalgaz, gıda, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarımıza yapılan zamlarla geçinemez duruma geldik. TÜİK’ in Eylül 2018 için açıkladığı yoksulluk sınırı 6.167,00 TL, Türk-İş’ in Aralık 2018 için açıkladığı yoksulluk sınırı 6.322,00 TL’ dir. Sağlık ve sosyal hizmet işkolunda çalışan bir emekçinin alması gereken en az “temel ücret” 6.500,00 TL olmalı ve tüm ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Sağlık emekçilerinin mücadelesi, sağlık emek gücü üzerindeki sermaye baskısı ve kontrolünü kırmak açısından kritiktir. Temel ücret talebimiz için, 11 Mayıs’ta Ankara’da olacağız. Sendikamızın Türkiye genelindeki bu çağrısına, tüm sağlık emekçilerini ayrımsız koşulsuz davet ediyoruz. Mücadelemizin sadece sağlık emekçilerinin mücadelesi olmadığının, yeni bir toplumsal hayatın inşasında belirleyici stratejik bir alan olduğunun bilinmesini isteriz.”