Diyarbakır Şubemiz, Diyarbakır Tabip Odası ve Diş Hekimleri Odası Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekimliği önünde yaptıkları basın açıklamasıyla sağlıkta şiddet sona ersin çağrısı yaptı.
Diyarbakır Eğitim-Sen Şube Yönetim Kurulu üyelerinin de katıldığı eylemde konuşma yapan Şube Eş Başkanımız Recep Oruç ve TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya, Harran Üniversitesi’nde yaşanan doktora şiddeti kınayarak, sağlıkta şiddeti caydıracak yasaların olmadığına ve bu şiddet ortamına zemin hazırlayan sağlık politikalarına değindiler.
Eylemde ortak açıklamayı yapan Diyarbakır Tabip Odası Eş Başkanı Mehmet Şerif Demir, 17 Temmuz günü Urfa’da Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Acil Servisi’nde görevli olan Dr. Bahattin Ahmet Yalçın’ın bir hasta yakını tarafından başına sert bir cisim vurularak darp edildiğini hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti: “Son yıllarda sağlıkta şiddet artarak devam etmektedir. Sağlık politikalarının yarattığı olumsuzluklar sağlıkta şiddeti artırmıştır. İktidarın sağlık emekçilerini hedef göstermesi ve kışkırtılan sağlık talebi sağlık emekçileri ile hasta yakınlarını karşı karşıya getirmiştir. Sağlık bakanlığı sorunu çözmek yerine sürekli görmezden gelmiştir. Bu konudaki önerilerimiz dikkate alınmamış, sağlık ortamı sürekli olarak çatışma ortamına çekilmeye çalışılmıştır. Bu sorun bir yandan sağlık emekçilerin can güvenliğini tehlikeye atarken aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale dönüşülmüştür. Bu durum sürdürülebilir, katlanılabilir değildir. Elbette sağlıkta şiddetin toplumsal nedenleri vardır ve bunlar giderilmedikçe sağlık kuruluşlarını tam olarak güvenli ve huzurlu yerler haline getirmek olanaklı değildir. Kuşkusuz her yıl nüfusumuzdan fazla sayıda acil servis başvurusu olmasının ve bu kışkırtılmış acil talebinin eldeki hizmet olanakları ile tam olarak karşılanmaması, yurtaşların sağlık hizmet beklentisinin yapay biçimde yükseltilmesinin gelinen tabloda katkısı büyüktür. Ancak açık olarak görülen bir başka gerçek kamu idaresinin sağlık kuruluşlarının ve sağlık çalışanlarının güvenliğini sağlamak için alması gereken özel önlemleri de almadığı ve bunların yetersiz kaldığıdır. Sağlıkta yaşanan şiddetin birinci derecede sorumlusu iktidar ve sağlık bakanlığıdır. Yapılması gereken sağlıkta dönüşüm programının durdurulması ve sağlık hizmetlerinin uyguladığı alanlarda sağlık değerlerinin temeli olan demokratik barışçıl bir güven ortamına dönüştürülmesidir. Sağlık emekçilerini ve hastaları karşı karşıya getiren politiklardan vazgeçilmeli ve sağlık emekçisine yönelik şiddetin cezasız kalmaması için gerekli hukuki işlemler derhal başlatılmalıdır. Ayrıca sağlık alanında örgütlü emek ve meslek örgütlerinin önerileri dikkate alınarak defalarca dile getirdiğimiz sağlıkta şiddeti önleme yasasının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.”