ÖZELLEŞTİRMENİN YENİ ADI: KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞI
10 Temmuz 2014 06:00
Dosyamızın ikinci gününde Kamu Özel Ortaklığı’nın ilk uygulandığı sağlık alanını ele aldık. 2002 yılı itibariyle hükümetin Sağlıkta Dönüşüm Projesi’yle birlikte ilk adımları atılan model, sağlık hizmetinin özelleştirilmesinde önemli rol oynuyor. Konuyu Ankara Tabip Odası Sağlık Politikaları Uzmanı Kansu Yıldırım değerlendirdi.
DOSYA: Özelleştirmenin yeni adı: Kamu Özel Ortaklığı
HAZIRLAYAN: Birkan Bulut
SUNU
Dosyamızın ikinci gününde Kamu Özel Ortaklığı’nın ilk uygulandığı sağlık alanını ele aldık. 2002 yılı itibariyle hükümetin Sağlıkta Dönüşüm Projesi’yle birlikte ilk adımları atılan model, sağlık hizmetinin özelleştirilmesinde önemli rol oynuyor. Konuyu Ankara Tabip Odası Sağlık Politikaları Uzmanı Kansu Yıldırım değerlendirdi.
Kansu YILDIRIM
Kamu-Özel Ortaklığı (KÖO), Türkiye’deki en güncel özelleştirme modelidir. Satış, kiralama, işletme devir hakkı, gelir ortaklığı, mülkiyetin gayri-ayni haklar tesisi olarak bildiğimiz özelleştirme modellerinin dışında, KÖO, dünyada ve Türkiye’de yeni bir alışveriş mantığının sonucudur. Bu mantığın ekonomik ve ideolojik boyutları vardır. Ekonomik boyuta baktığımızda özel sektör ve kamu sektörünün finansman, iş gücü, planlama, AR-GE gibi ayrı ayrı özelliklerini birleştirerek toplumu ilgilendiren projelerde riskleri “minimum seviyeye indireceği” düşünülür. Özel sektörün işletme, yönetme, fayda-maliyet analizi anlayışı ile kamu sektörünün hizmet kitlesi, arazi tahsisi, vergi indirimi, teşvikler gibi ekonomik “avantajlarının” ortaklaştırılmasının “kamu yararına” olacağı söylenir. İdeolojik boyutta ise özelleştirmelere duyulan toplumsal tepkinin azaltılması söz konusudur. Kamunun ürettiği mal ve değerlerin veya kamu mülkiyetindeki üretim araçlarının yok pahasına özel sektöre devri veya kiralanması nedeniyle bu işlemler meşruiyetini yitirmeye başlamıştır. Özel sektörü ekonomik ve ideolojik açıdan tekrar beslemeye yarayan KÖO, Türkiye’de ilk kez sağlık sektöründe kendisini göstermiştir.
SAĞLIKTA KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞI
KÖO’nun sağlık sektöründe uygulanma nedeni, 2002 yılında hükümet tarafından başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Projesidir (SDP). SDP ile birlikte, yasalarla, yönetmeliklerle, performans kriterleriyle sağlık hizmetlerinden yararlanan muazzam bir “tüketici” kitlesi yaratılmıştır. Tüm sektörler incelendiğinde 2002 yılında 209 milyon olan hekime müracaat sayısı, 2012’de 621 milyonun üzerine çıkmıştır. 2002 yılında ‘Kamunun ürettiği mal ve değerlerin yok pahasına özel sektöre devri veya kiralanması nedeniyle bu işlemler meşruiyetini yitirmeye başlamıştır. Özel sektörü ekonomik ve ideolojik açıdan tekrar beslemeye yarayan Kamu Özel Ortaklığı, Türkiye’de ilk kez sağlık sektöründe kendisini göstermiştir.’
124 milyon olan hastane müracaat sayısı ise 354 milyonun üzerinde seyretmiştir. Ortalama bir kişi 2012 yılında 8.2 kere hekime gitmiştir. Görüleceği üzere sağlık hizmetlerinden yararlananların sayısına paralel fiziksel, teknik, iş gücü kapasite ihtiyacı, özel sektörün gözlerini bu alana çevirmiştir. Çünkü projelerin gerçekleştiği her ildeki kampüsler, o ilin farklı muhitlerindeki hastaneleri kapatarak tek çatı altına toplayacak, hizmetin sunum ve finansmanı açısından her anlamda tekelleşecektir. Ankara (Etlik, Bilkent) ve Kayseri entegre sağlık kampüs ihaleleri adı duyulmaya başlayan KÖO, Sağlık Bakanlığı bünyesine “Daire Başkanlığı” olarak eklendikten sonra farklı illerde projelere başlanmıştır. Ankara, Elazığ, Kayseri’de yapım aşamasında olan projeler dışında sözleşme ve teklif aşamalarında bulunan 16 proje bulunmaktadır. Her proje özel sektörün devletten “kira” yani yüklü ödemeler almasını öngörmektedir. Bu kiralara ilaveten projelerin tamamlanması ile bina ve arazi hizmetleri, olağanüstü bakım ve onarımlar, ortak hizmetler, mefruşat hizmetleri, yer bahçe bakım, görüntüleme ve morg gibi diğer tıbbı destek hizmetler ya ihaleyi alan ortaklar ya da taşeron şirketlerine havale edilecektir. Bu durum “Ödenek yetersizliği nedeni ile 8-10 yılı bulan bina yapım sürelerinin kısaltılması”, “Sağlık tesisi faaliyete geçirilinceye kadar kamu adına herhangi bir maliyet üstlenilmemesi” yönündeki KÖO propagandasını boşa düşürmektedir.
MAKSİMUM KÂRLILIK, MİNİMUM RİSK
KÖO sürecinden yüklenici firmalar dışında danışmanlık şirketleri de kazançlı çıkmaktadır. Uluslararası sermayeye planlama, yatırım sihirbazlığı, fizibilite çalışmaları konularında iş gören yabancı danışmanlık şirketleri, devletin yüklenici firmalara ödedikleri kiralardan dolaylı olarak yararlanmaktadır. Burayı açalım: Normal şartlar altında sağlık ve diğer kamu hizmetlerinin planlanmasını ve takvimini kamu kurumları gerçekleştirir. Ancak entegre kampüslerin yapımının ve işletmesinin özel sektörde olması planlama sürecinde kamuyu sürecin dışında bırakmaktadır. Özel sektör, uzun vadeli ticari ilişkilerini korumak ve sürdürebilmek için danışmanlık şirketlerinin hizmetlerinden yararlanmaktadır. Bu da kamunun maliyetlerini birken ikiye çıkarmaktadır. Örneğin, Standart&Poors 2005 yılında KÖO’yu “maksimum kârlılık, minimum risk” olarak tanımlarken, PwC isimli danışmanlık şirketi 2010 yılındaki raporlarından birisinde KÖO’yu “devrim” olarak nitelendirmektedir.
RİSKE KARŞI HAZİNE GARANTİSİ
KÖO’nun neden olduğu başka bir muamma, finansman boyutuna ilişkindir. İhaleyi kazanan ortaklar, milyon dolarlık yatırımları gerçekleştirirken sadece kendi öz kaynakları yetmeyecektir. Gerekli finansman için yerli veya yabancı “piyasalara başvuracak, kredi alacak ya da tahvil ihraç” edecektir. Ekonomistlerin belirttiği üzere özel sektörün “ihraç ettiği tahvillerin kredi derecesi, devlet borçlanma senetlerinin derecelerinden daha düşüktür. Bu da özel firmaların borçlanmasının kamuya göre daha maliyetli olması anlamına gelmektedir”. Yaşanan son siyasi ve hukuki kriz ile birlikte doların ve avronun zirveyi görmesi, uluslararası kuruluşların Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi ve eleştirmesi, dış piyasalar tarafından verilen kredilerin akıbetini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu da sağlık alanındaki projelerin yapımını sürüncemede bırakabilir. Bu riski fark eden hükümet, 31 Aralık 2023’e kadar yapılacak yap-işlet-devret ve KÖO ihalelerine hazine garantisi ve KDV muafiyetine dair yasa teklifleri sunmayı ihmal etmemiştir. Çünkü KÖO modelinde risklerin onda dokuzu kamuya aittir.
HASTANELER NE DURUMDA?
Kamu-Özel Ortaklığı yöntemiyle sağlık kampüslerinin kurulması çalışmaları 2007 yılından beri sürüyor. Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı tarafından yürütülen çalışmalar sonucu kurulacak olan sağlık kampüslerinin son durumu ise şöyle;
YAPIM AŞAMASINDA OLAN PROJELER
- Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü (IC İçtaş İnşaat San.Tic. AŞ – Dia Holding Fzco İş Ortaklığı)
- Ankara Etlik Entegre Sağlık Kampüsü (Astaldi SPA – Türkerler İnş. Turz. Mad. Enrj. Ürt. Tic. San. AŞ İş Ortaklığı)
- Elazığ Entegre Sağlık Kampüsü (Sıla Dan. Bilş. Eğt. İnş. Taah. Tic. ve Sağ. Hizm. Ltd. Şti. – Şentürkler Müh. İnş. Taah. Turz. San. ve Tic. AŞ – Medical Park Sağ. Hizm. AŞ İş Ortaklığı)
- Kayseri Entegre Sağlık Kampüsü (YDA İnşaat Sanayi Ticaret AŞ & INSO Sıstemı Per Le Infrastrutture Socıalı S.P.A İş Ortaklığı )
SÖZLEŞME AŞAMASINDAKİ PROJELER
- Adana Entegre Sağlık Kampüsü
- Gaziantep Entegre Sağlık Kampüsü
- Konya Karatay Entegre Sağlık Kampüsü
- Mersin Entegre Sağlık Kampüsü
- Manisa Eğitim Araştırma Hastanesi
- FTR, Psikiyatri ve Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastaneleri
NİHAİ TEKLİF SÜRECİNDEKİ PROJELER
- Bursa Entegre Sağlık Kampüsü
- Isparta Şehir Hastaneleri
- İzmir Bayraklı Entegre Sağlık Kampüsü
TEKLİF SÜRECİNDE OLAN PROJELER
- Kocaeli Entegre Sağlık Kampüsü
ÖN YETERLİLİK İHALESİ ALAN PROJELER
- Eskişehir Şehir Hastanesi
ÖN YETERLİLİK İHALE İLANINA ÇIKILAN
PROJELER
- İstanbul Bakırköy Entegre Sağlık Kampüsü
- İstanbul Üsküdar Devlet Hastanesi