İzmir Şubemiz, TTB ve Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, 14 Mart Sağlık Haftası nedeniyle Dr. Mehmet Emin Ayhan nezdinde sendikal mücadele tarihimizde görevi sırasında katledilen ve kaybettiğimiz sağlık ve sosyal hizmet emekçisi arkadaşlarımızı her yıl olduğu gibi bu yılda 19. kez denize karanfil bırakarak andı.
TTB Merkez Konsey Üyesi Funda Obuz, Zeki Gül ve Birlik Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Murat Bolat’ın konuşma yaptığı eylemde ortak açıklamayı İzmir Şube Eş Başkanımız Hülya Ulaşoğlu yaptı. Ulaşoğlu, katledilen ve kaybedilen sağlık emekçilerinin mücadelesinin devam eden mücadeleye ışık tutmaya devam ettiğinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Sivas’ta yakılarak katledilen sağlık emekçisi Dr. Behçet Aysan’ı saygıyla anarken, insan vicdanında derin yaralar açan bu v.b. insanlığa karşı işlenen suçların zaman aşımı olmayacağını hatırlatmak isteriz. Bu ülkenin onurlu insanları Sivas’ta yakılanları asla unutmayacaktır. Necati Aydın, Ayşenur Şimşek, Abdülaziz Yural, Şehmuz Dursun, Eyüp Egen nezdinde tüm kaybettiğimiz ve katledilen sağlık emekçilerini saygıyla anıyoruz. 14 yıldır sağlıkta dönüşümün yol açtığı sağlıkta şiddetin artmasının bir sonucu olarak kaybettiğimiz Ersin Arslan, Melike Erdem, Kamil Furtun, Aynur Dağdemir’in ölümlerinin üzerine her seferinde bu son olsun dediğimiz ölümlere, eline tutuşturulan “açığa alındınız” şeklinde bir satır yazının ağırlığına dayanamayan Dr. Hasan Orhan Çetin ve sağlık sisteminin olumsuzluğunun bir sonucu olarak ruhsal çöküntü sonrası yaşamına son verme yoluna itilen tüm sağlık emekçilerinin maruz kaldığı haksız, hukuksuz bütün uygulamaların takipçisi olacağız. Faili meçhullerin, şiddetin, KHK’ların son bulmasını, haksız hukuksuz bir şekilde görevlerinden ihraç edilen arkadaşlarımızın görevlerine iade edilmelerini talep ediyoruz. OHAL ile birlikte yayınlanan KHK’larla onbinlerce sağlık emekçisi ihraç edilmiş, birçok yeni mezun hekim arkadaşımız da güvenlik soruşturmaları gerekçe gösterilerek görevlerine başlatılmamışlardır. Bu hukuksuz uygulama kişilerin çalışma ve eğitim hakkını elinden alırken halkın sağlık hakkını da olumsuz etkilemektedir. İhraç edilen ve güvenlik gerekçesiyle ataması yapılmayan sağlık emekçileri, sağlık alanında zaten var olan işsizler ordusunun daha da artmasına ve özel sağlık sektöründe ucuz işgücüne yeni neferlerin katılımıyla emek sömürüsünün koşullarını yaratmaktadır. Yıllardır her 14 Martta dile getirdiğimiz taleplerimiz kamuoyu nezdinde yoğun kabul görmesine rağmen sürekli iyileştirme yapılacağına dair sözler verildiği halde sorunlarımıza hiçbir çözüm üretilmemiştir, verilen sözler tutulmamıştır. Biz sağlık emekçileri geçmişte olduğu gibi bugün de OHAL koşullarında mücadele ederken katledilen, kaybettiğimiz arkadaşlarımızın hesabını sormaya devam edeceğiz ve haklarımız için, daha iyi bir dünya da yaşamak ve yaşatmak için taleplerimizi yeniden yeniden haykırmaya devam edeceğiz”