BASINA VE KAMUOYUNA
Bildiğiniz üzere Sur’da 64 Cizre’de 51 gündür sokağa çıkma yasakları devam etmektedir. Bu dönemde savaşın beraberinde getirdiği şehirlerin fiziksel yıkımı, tarihsel mekanların tahrip edilmesi, çoluk çocuk yaşlı kadın demeden yüzlerce sivilin ölmesi, bu bölgelerde sağlık hizmetlerine ulaşımın engellenmesi, temiz su ve gıdaya erişim şartlarının oldukça düşmesi gibi telafisi olmayan bir dönemi yaşıyoruz.
Biz sağlıkçılar hemen dibimizde yaşanan bu ağır ihlallere karşı vicdani, insani ve mesleki sorumluluk gereği sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması, barış ortamının sağlanması, en önemlisi yaşam hakkı için sokağa çıkma yasağının olduğu bölgelere sağlık hizmetlerinin götürülmesi, güçlük çekilen hallerde sağlık koridorunun açılması yönünde taleplerimizi defalarca açıkladık.
Uluslararası insancıl hukuku olarak bilinen 1949 ve 1977 Cenevre sözleşmeleri ve ek protokollerde savaş ortamlarında sağlık kurumları ve çalışanlarının korunması, sağlık hizmetlerinin bu alanlarda engellenmemesine yönelik hükümler belirlenmiştir. Yine insani ve ahlaki açıdan da yaşam hakkının kutsallığı tarihten günümüze hep varola gelmiştir. Bu çerçevede ölüme karşı yaşam, siyaha karşı beyaz, savaşa karşı barış şiarıyla 42 gündür beyaz nöbetteyiz. Yaşam hakkını savunduğumuz bu noktada bildiğiniz gibi 11 gündür Cizre’de 21. yüzyılın en korkunç insanlık trajedilerinden biri yaşanmaktadır. Bir bina enkazının bodrum katında 20’nin üstünde insan çoğu yaralı bir şekilde ölüme terkedilmiştir. Nitekim bunlardan bildiğimiz şu ana kadar 7 kişinin hayatını kaybettiği, kalanların ise halen yaşıyorlarsa da ki 3 gündür iletişim kurulamıyor, hayata tutunmalarının saatlere bağlı olduğu bir süreçle karşı karşıyayız.
Bu durumun önüne geçmek kendine insanım diyen herkesin sorumluluğundadır. İnsanlık tarihine kara leke olarak geçecek bu trajediye son vermek için gönüllülük temelinde cumartesi günü 9 hekim 3 hemşire 1 sağlık teknikeri ve bir ambulans şoföründen oluşan ekip Cizre’ye gitmek için yola çıktı. Cizre’ye gidişleri Midyat çıkışında iki ayrı noktada hiç bir hukuksal dayanağı olmadan engellendi. Engellerin kaldırılıp sağlık koridoru açılana kadar dönüşümlü bekleyiş devam etmektedir. Bu çabamız insani ve mesleki sorumluluk gereğidir. Aksi durumu savunmak insanlık suçudur. Oysa kirli tezgahın ortakları olan havuz basın ve bir kısım sosyal medya hesaplarında daha önceden de yaptıkları gibi durumu terörize ederek arkadaşlarımıza hakaretlerle saldırarak hedef haline getirilmiştir. Daha önceden üç sağlık çalışanının katledildiği bir dönemde sağlık çalışanlarına yönelik bu alçakça saldırıları kınıyoruz. Bizler bir bütün olarak arkadaşlarımızın yaptığı bu girişimin arkasındayız. Arkadaşlarımızın şahısları öne çıkarılmak suretiyle saldırıya açık hale getirilmek istenmektedir. Bu amaçla yüzlerce sağlık emekçisi 42 gündür nöbet tutmaktadır. Bilinmelidir ki bu kutsal sorumluluğu yerine getiren arkadaşlarımız yalnız değillerdir. Hepimizin görev düşmesi halinde bu insani göreve hazır olduğumuzu belirtiriz. Şunu da söylemek isteriz ki;sağlık emekçisi arkadaşlarımıza yönelik bu hedef gösterme ve karalama kampanyasına karşı daha önce de yaptığımız gibi her türlü hukuksal yola başvuracağız.
Buradan ilgili kişilere amacı sadece yaşatmak olan sağlık çalışanlarına yönelik bu tür çirkin yönelimlere son vermesini, Sağlık Bakanlığı’nın yaşam hakkının sağlanması amacıyla sağlık koridorunu açmasını, açılacak koridorda ihtiyaç halinde gönüllü olduğumuzu bir kez daha duyuruyor ve bütün sağlık örgütlerini, demokratik kamuoyunu bu konuya duyarlı olmaya davet ediyoruz.
SES DİYARBAKIR ŞUBESİ
DİYARBAKIR TABİP ODASI