SAĞLIKLA İLGİLİ BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİĞİ İÇEREN AKP’NİN 5 ŞUBAT 2024 TARİHLİ KANUN TEKLİFİ HAKKINDA GÖRÜŞÜMÜZ.

Türkiye cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra yasama yapma sürecinde ciddi değişiklikler olmuştur. Başbakanlık modelinde bakanlıklar kanun tasarısı hazırlamakta ve bu tasarıları hazırlamakta iken ilgili sosyal tarafların görüşlerini almaktaydılar. Bu sistemde kısmen de olsa görüşlerimizden haberdar olunarak kanun tasarıları hazırlanmakta idi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde ise bakanlıkların kanun tasarısı verme yetkisi ellerinden alınmıştır. Sadece milletvekilleri kanun teklifi sunabilmektedirler.

Uygulamada ise çoğunluk partileri olan AKP ve destekçisi MHP’nin grup başkanvekilleri üzerinden kanun teklifleri hazırlanmakta ve Meclise sunulmaktadır. Bu teklifler hazırlanırken “yandaş” diye tabir edilen sosyal tarafların bile görüşlerine başvurulmamaktadır. Aşağıda eleştirisini yapacağımız iş bu kanun teklifinin bazı maddelerini “yandaş sendikalar” bile karşı çıkacaklarını tahmin ediyoruz. Ancak bu yandaşların iktidarın stepnesi olmaları nedeni ile bütün bu yanlışlıklara ortak olduklarını ve seslerini çıkarmayarak sağılık ve sosyal hizmet alanının tamamen piyasalaştırılmasını, sağlık emekçilerinin haklarının budanmasına sebep olduklarını bilmeleri gerekmektedir.

Sendikamız Kasım 2023 tarihli Olağan Genel Kurulundan sonra yönetim kurulu görev dağılımı yapmış ve Sağlık Bakanından randevu talep ederek sağlık emekçilerinin sorunlarını aktarmak istemiştir. Ancak bu talebe bugüne değin olumlu veya olumsuz bir cevap verilmemiştir. Sendikamız da çeşitli konularla ilgili görüşlerini yazılı olarak Sağlık Bakanlığına iletmiştir. Kanun teklifinden anladığımız kadarı ile sendikamızın yazılı görüşlerinden bi haber olarak AKP Grubu tarafından hazırlanan teklifin sorunlu olduğunu belirtmek isteriz.

Kanun teklifinin doğrudan doğruya kamuda görev yapan sağlık emekçilerinin haklarını ve halkın sağlık hakkını ilgilendiren kısımları ile ilgili değerlendirme yaptığımızı belirtmek isteriz.

  • Kanun teklifinin 2 ve 3. Maddelerinde 1219 sayılı kanunda ebelerin görev ve yetkileri ile ilgili eksik kalan düzenlemeler yapılmış, ebelerin doğum yaptırması ile ilgili düzenlemeler yer almıştır. Bu düzenlemeler ebelerin görev ve sorumluluğunu tanımlamak bakımından olumlu ancak tıbbi gereklilik bakımından yaratacağı çeşitli sorunların da göz önüne alınması gerekmektedir. Örneğin yeteri kadar hekim varken tek başına ebelerin doğum yaptırmaya zorlanması ile karşılaşmaları durumu söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla bu konunun ilgili uzmanlık alanlarına danışılarak ve özellikle sosyal tarafların görüşü alınarak düzenlenmesi gerekmektedir.
  • Kanun teklifinin 15.maddesi ile 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumlarında Verilecek Döner Sermaye Hakkında kanunun 5.maddesinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklere gerekçe olarak Anayasa Mahkemesinin 13.09.2023 tarihli ve 2022/102 E., 2023/154 K.sayılı iptal kararı gerekçe gösterilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararları Anayasada düzenlenen hak ve özgürlüklerin kısıtlanması halinde verilen kararlardır. Anayasa Mahkemesi kararını gerekçe yapıp mevcut durumdan daha kötüye giden ve hakkı daha da kısıtlayan bir düzenleme yapmak hukuk devleti ilkesinin tamamen rafa kaldırılması ve otoriter devlet anlayışının dışavurumudur. AKP otoriter devlet anlayışını bir kez daha göstermiştir. Kanun teklifi ile esasta bir şey değişmemiş yine sağlık personeline disiplin cezası verilmesi ve bu cezaların verilmesi halinde ek ödeme kesintisi yapılması, birlikte kullanılan hastanelerde sözleşmeli olarak çalışan öğretim elemanı ve diğer personelin sözleşmelerinin feshedilmesini düzenlemekte ve böylece daha kötü bir düzenleme ile karşı karşıya bırakmaktadır. Sağlık emekçilerine döner sermayeden ek ödeme verilmesi konusu oldukça önemli bir konudur. Bu konunun mutlaka ve mutlaka sosyal taraflarla görüşülmesi ve buna göre düzenlenmesi gerekmektedir.

Kanun teklifi bu şekilde yasalaşırsa yeniden Anayasa Mahkemesine gidecek ve yeniden iptal edilecektir. Ayrıca uygulamayı göstermek açısından çıkarılacak yönetmeliğe de sendikamız Anayasaya aykırılık iddiası ile dava açacaktır. Sendikamızın geçmiş yıllarda Sağlık Bakanlığı döner sermaye ek ödeme verilmesi hakkında yönetmelik aleyhine açtığı davalarda Danıştay disiplin cezası verilmesi halinde ek ödeme kesintisi yapılması ile ilgili maddeleri iptal etmiştir. İptal gerekçesi ise bir fiile 2 ceza olmaz kuralıdır. AKP’nin bu kuralı bilmesine rağmen ısrarla cezalandırma maddelerine yasal dayanak kavuşturması kabul edilebilecek bir durum değildir.

  •  Kanun teklifinin 17 ve 18. maddeleri ile Sağlık bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastaneleri ile üniversitelerin eğitim ve araştırma hastanelerinin birlikte kullanımı ile ilgili yeni kurallar getirilmiştir. Sendikamız yıllardır birlikte kullanım yönetmeliklerine dava açmakta ve bu yönetmeliklerin çeşitli maddelerini iptal ettirmektedir. Halen yürürlükte bulunan birlikte kullanım yönetmeliği ile ilgili Danıştay’daki davamız devam etmektedir.

Kanun teklifinin 18.maddesi ile birlikte kullanılan eğitim ve araştırma hastanelerinde sözleşmeli öğretim elemanının sözleşmesinin feshedilmesi ile ilgili kabul edilemeyecek çeşitli yeni maddeler getirilmiştir. Bu şekilde yasalaşışa bu hususun da Anayasa Mahkemesinden döneceği kesindir.

  •  Kanun teklifinin halk ve insan sağlığını ilgilendiren aynı zamanda kişilerin maddi ve manevi varlıkları ile özel hayatlarını ve kişisel verilerini ilgilendiren oldukça önemli bir düzenleme getirilmiştir. Teklifin 19.maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 10.maddesi değiştirilmiş, beşeri tıbbi ürünler ile tıbbi cihazların bilimsel araştırma amacı ile insanlar üzerinde kullanılmasına yönelik çeşitli yeni kurallar getirilmiştir. İncelediğimizde bu kurallara aykırı faaliyet yürütenlere yönelik yaptırım maddelerinin yeterli ve caydırıcı olmadığı görülecektir. Bu durumda insanların tıbbi deneylerde kullanılmasının yolu biraz daha açılmış olacaktır. Bu madde oldukça ciddidir. Bu konuda alandaki meslek kuruluşlarının mutlaka ve mutlaka görüşlerinin alınması gerekmektedir.
  • Kanun teklifinin 20.maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 11.maddesi değiştirilmiş, sadece olağanüstü durumlarda mesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmetinin kişiye verilmesi ile ilgili durumlar hariç diğer durumlarda yetkisiz olarak hizmet verilmesinin yaptırımına verilecek ceza arttırılmıştır. Halbuki acil sağlık hizmet sadece olağanüstü durumlarda değil hayatın olağan akışı dışında ani gelişmeler halinde de yetkili kişiler tarafından verilebilmelidir. Bu konu özellikle Gezi Eylemleri sırasında ve en son deprem bölgesinde verdiğimiz sağlık hizmetleri nedeni ile çokça tartışılmıştır.
  • Kanun teklifinin 21.maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 18.maddesinin 2.fıkrasından sonra ek fıkra eklenerek kötü tıbbi uygulamalar nedeni ile kusuru olan sağlık meslek mensubunun kusuru oranında ödeyeceği tazminatın sigorta şirketleri tarafından ödenmesi ile ilgili yeni bir düzenleme getirilmiştir.
  • Kanun teklifinin 22.maddesi ile 4924 sayılı eleman temininde güçlük çekilen yerlerde sözleşmeli sağlık personeli çalıştırılması ile ilgili kadro sayısı 27 binden 36 bine çıkarılmıştır.
  • Kanun teklifinin 23.maddesi ile 4924 sayılı kanunun 3.maddesinin son fıkrası değiştirilerek çakılı sözleşmeli çalışanların olağandışı durumların yanı sıra silahlı kuvvetlerin harekatlarında 2 ay süre ile görevlendirilebileceğine dair düzenleme getirilmiştir. Bu düzenleme oldukça ciddi ve tehlikelidir. Sağlık personeli askeri eğitim almayan personeldir. Hükümetin askeri hastaneleri kapatmasından sonra TSK’nın yurtiçi ve yurtdışı operasyonlarında ihtiyaç duyduğu sağlık personelini herhangi bir özel eğitim almayan sağlık personelinden geçici görevlendirme yolu ile temin etmeye çalışması tamamen hukuka aykırıdır. Bu düzenlemenin yasalaşması halinde görevlendirilecek sağlık personelinin yaşam hakkı tehlikeye girecektir. Hükümetin bu ihtiyacını farklı bir yapılanmaya giderek tıpkı eskiden olduğu gibi asker olmak isteyen ve TSK’da kalmak isteyen kişilerden temin etmesi gerekmektedir. Ayrıca belirtmek isteriz ki vicdani red bir insan hakkıdır. Hiç kimse sağlık personelini isteği dışında askeri operasyonlarda görevlendiremez. Bu durum din, inanç ve vicdan özgürlüğü hakkına aykırıdır.
  • Kanun teklifinin 24.maddesi ile 4924 sayılı kanunun 9.maddesi değiştirilerek sözleşmeli personelin cezalandırılmaları halinde sözleşmesinin feshi ile ilgili ağırlaştırıcı yeni hükümler getirilmiştir. Bu durumun kabul edilmesi mümkün değildir.
  • Kanun teklifinin 25.maddesi ile 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 3.maddesinin 13.fıkrasına eklemeler yapılarak aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarına yapılan destek ödemesinin disiplin cezası alınması halinde kesintiye uğraması ile ilgili yeni düzenleme getirilmiştir. Bu durum bir fiile 2 ceza olmaz kuralına aykırıdır. Teklif bu şekilde yasalaşırsa Anayasa Mahkemesinden kuvvetle muhtemel dönecektir. Ayrıca belirtmek isteriz ki mevcut Aile Hekimliği Ödeme Yönetmeliğinde benzer bir hüküm bulunmakta olup bu düzenlemenin iptali için Danıştay’a açtığımız dava devam etmektedir.
  •  Kanun teklifinin 26.maddesi ile birçok maddesi mülga edilen 663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkındaki KHK’ya 25/A maddesi getirilmiş ve hastane koordinasyon kurulu oluşturulmuştur. Kurulun oluşumu ve çalışma esasları ise yönetmeliğe bırakılmıştır. Esasen bu durum tamamen sorunludur. Kanunla düzenlenmesi gereken bir hususun yönetmelikle düzenleneceğini belirtmek keyfi işlemlerin yapılacağını önceden duyurmak demektir. Bu düzenlemenin de yasalaşmaması gerekir.

Sendikamız yukarıda belirtilen önerilerinin dikkate alınmaması halinde fiili ve meşru mücadele hattından aldığı güçle demokratik tepkisini gösterecektir.

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×