Giderek artan nüfus, çarpık kentleşme ile piyasalaşan koruyucu sağlık hizmetlerinden uzaklaşan sağlık sistemleri gerici anlayışların giderek artması ile 21. yüzyıl bir salgınlar yüzyılı olmuş durumdadır. Olan ve olacak olan birçok salgına karşı etkili bilimsel bir mücadele ortaya konulması gerekmektedir piyasacı para endeksli bir anlayış insanlığın önünde yok edici bir şekilde durmakta da artık maddi olarak da net bir şekilde görülmektedir. Şunu söyleyebiliriz ki kapitalizm bir halk sağlığı sorunudur. Uzun zamandır eliminasyonuna çalışılan bu konuda tüm dünya da ciddi ilerleme sağlanan kızamık hastalığı konusunda yine bu sebeplerden dolayı artışlar yaşanmaktadır ve bir salgın boyutu konuşulmaya başlanmıştır.

Kızamık tek parçalı bir RNA virüsünün sebep olduğu, çok bulaşıcı (virüsün tek kaynaktan aşısız her 10 çocuktan 9una bulaşabilen), ölümcül seyredebilen bir hastalıktır. Virüs enfekte yüzeyler ve havada 2 saat aktif varlığını sürdürür. Aşılanmamış topluluklarda 2-3 yılda bir salgınlar yapar.

Dünya genelinde; 1980’li yıllarda yılda 2,6 milyon, 2000 yılında 777 bin, 2008 yılında 164 bin, 2011’de 158 bin ölüm meydana gelmiştir. Türkiye’de ise Aşılama 1970 yılında başlamıştır. Süreç içerisinde birçok program ortaya konulmuştur.2006 itibari ile monovolan aşı yerine KKK ya geçilmiştir.

Türkiye’de 2010 yılından itibaren yükselişe geçen vaka sayıları özellikle Nisan 2022- Mayıs 2023 arası 457 vaka tespiti yapılmış bunun 343’ü 2023 ocak ve şubat aylarında görülmüştür özellikle 2023 yılı bu süreçte yeni bir yayılımı göstermektedir. Bu yayılım ile birlikte Aşısız veya tam aşılanmamış kişiler, bağışıklığı baskılanmış kişiler, gebeler, çocuk veya yaşlılar, A vitamini eksikliği ve beslenme yetersizliği olanlar risk altında bulunmaktadır.

Bu süreçte 2005 yılına kadar aşılama oranları %90’ı 3 kez geçmesine rağmen 2006 yılından itibaren aile hekimliğine geçilmesi ile birlikte aşılama oranları bir anda %96 üstü olarak verilmektedir. Bu konuda ciddi şüpheler ortaya çıkmaktadır örneğin DSÖ 2012 verilerini şüpheli bulmaktadır. Bölge tabanlı bir koruyucu sağlık sistemi yerine aile hekimliği gibi nüfus tabanlı bir sisteme geçilmesi ile kayıtlı nüfusta yüksek oranda aşılama yüzdeleri ortaya çıkarsa da sistemin TC Kimlik numarası olmayanları, aile hekimi listelerinde kaydı olmayanları, kayıtlı olmayan gebelerin doğurduğu bebeklerini, listede olup izlenmemiş gebelerin doğurduğu bebekleri, hastanede doğup AH kaydı aktarılmayanları, aile hekimi dışından hizmet alıp aile hekimini bilmeyenleri, aile hekimi pozisyonu boş ASM’lerin listelerinde yer alanları, listelerde olup başvurmayanları, mevsimsel tarım işçilerini, mülteci göçmen nüfusu, deprem nedeniyle zorunlu göç yaşayan nüfusun verilerini göstermemektedir. Bu koşullarda açıklanan verilerin şüpheli olması kaçınılmazdır şunu biliyoruz ki Kızamık virüsünün dolaşımının durdurulabilmesi için toplumun %92-95’inin kızamık içeren bir aşı ile aşılanması gerekir.

Ülkemizde sağlık emekçilerinin başarılı bir bağışıklama programı ile kızamık hastalığını eliminasyon aşamasına kadar getirmeyi başarmasına rağmen sağlıkta dönüşüm programı ile ne kadar aşılama oranları şüpheli yüksek gösterilse de koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici hizmetlere evrilen birinci basamak hizmetleri ile salgınlar tekrarlama eğilimine girmiş piyasacı sağlık hizmeti anlayışının kazanımlarımızı ne kadar kısa sürede gerilettiği aşikâr hale gelmiştir. Diğer bir hususta her alanda olduğu gibi sağlık alanında da artan gerici anlayışın bir tezahürü olan aşı karşıtlığının özellikle Covid 19 pandemisinde zirve yapması bu sürecin yine bakanlık tarafından ilgisizliği ve önlem alınmaması kızamık hastalığının tekrar gündemimize girmesine, özellikle riskli gruptaki bir çok insanın bu konuda zarar görmesine yol açacağı ve buna benzer aşı ile önlenebilir bir çok hastalığın özellikle önümüzde ki dönemde yeni salgınlarla karşımıza çıkacağı netlik kazanmıştır.

Bu sebeplerden dolayı acil ve kalıcı bir çok önlem ve mücadele programı planlanmalıdır ve eyleme geçirilmelidir.

Toplum açısından;

  • Bilimsel kurumların önlem çağrıları ciddiye alınmalı önerilere uyulmalı,
  • Eksik aşılı çocukların aşıları hızlıca tamamlanmalı,
  • Vaka bölgelerinin veya topluluklarının aşı durumlarından bağımsız mutlaka bir doz aşılarının yapılması sağlanmalı,
  • Nüfus tabanlı sistemden vazgeçilerek bölge tabanlı bir aşılama programı ortaya konmalı özellikle mevsimsel tarım işçileri, mülteci-göçmen nüfusa yönelik planlama yapılmalı,
  • Aile sağlığı merkezlerinde boş kadroların acilen tamamlanmalı,
  • Aşı konusunda toplumun bilgi düzeyinin yükseltilmesi için çalışmalar yapılmalı,
  • Deprem bölgelerinin durumu ve demografik yapısına uygun planlama yapılmalı ve depremzede sağlık çalışanları gözetilerek ek sağlık çalışanları görevlendirilmeli, uygun aşı çalışmaları bir an önce başlanmalı,
  • Tüm döküntülü durumlar şüphe ile karşılanıp kızamık açısından değerlendirilmeli, yapılması gereken işlemlerin hızlı ve sağlıklı yürütülmesi sağlanmalı,
  • Hastanelerin ve asmlerin salgınlar gözetilerek fiziki ortamlarının buna uygun düzenlenmesi için çalışmalara başlanılmalı,
  • Kızamık hastalığının durumu yayılımı konusunda kamuya net ve doğru bilgi açık bir şekilde verilmeli,
  • Kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi açılmalı, aşı ve serum üretiminin yeniden ülkemizde yapılması ve bunun geliştirilmesi sağlanmalıdır.

Sağlık çalışanları açısından;

  • Tüm sağlık çalışanlarının kızamık antikor testlerinin yapılması planlanmalı,
  • Çalışanların aşılama işlemleri düzenlenmeli,
  • Koruyucu ekipman ulaşımı kolaylaştırmalı, yeterli sayıda temini sağlanmalı,
  • Çalışılan ortam fiziki şartları bulaşıcı hastalıklara uygun bir şekilde düzenlenmeli,
  • Hastalık konusunda düzenli bilgilendirme gerçekçi ve açık bir şekilde çalışanlara yapılmalı,
  • Temas eden sağlık çalışanın gerekli tedavisi hızlı bir şekilde yapılmalıdır. 27.06.2023

Merkez Yönetim Kurulu

 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×