10. Dönem 8. Merkez Temsilciler Kurulumuz, aralarında Genel Kadın Sekreterimiz Selma Atabey’in 04/07/2022 tarihinden beri tutuklu, önceki dönem Eş Genel Başkanımız Gönül Erden’in ev hapsi ve eski MYK üyelerimiz ile Ankara Şube yöneticilerimizin tutuksuz yargılandığı davanın 5 Haziran 2023 günü saat 10.00’da Ankara Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek sekizinci duruşmaları öncesinde davaya katılım çağrısı yaptı.
Eğitim-Sen Toplantı Salonunda yapılan açıklamaya KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ve KESK’e bağlı sendikaların yöneticileri de katıldı.
Merkez Temsilciler Kurulumuz adına Eş Genel Başkanımız Gönül Adıbelli tarafından yapılan açıklama aşağıdadır:
HUKUKSUZLUK SON BULSUN, ARKADAŞLARIMIZ SERBEST BIRAKILSIN
Tam iki yıl önce gözaltına alınan aralarında önceki dönem eş genel başkanımız Gönül ERDEN ve tutuklu bulunan genel kadın sekreterimiz Selma ATABEY, önceki dönem MYK üyelerimiz, önceki dönem Ankara Şube Eş Başkanı ve yönetim kurulu üyelerimiz 8 arkadaşımızın yargılandığı davanın altıncı duruşması 5 Haziran 2023 günü Ankara adliyesinde görülecektir. Önceki duruşmalarda görüldüğü üzere kendilerine atıfta bulunulan suçlar arasında sendikamızın pandemi döneminde yaptığı eylem ve etkinliklerin suç unsuru olarak yer aldığını üzülerek izledik. Biz biliyoruz ve anlıyoruz ki yıllardır halkın sağlık hakkına ve sağlık emekçilerin yaşadığı sorunlarına sahip çıkmak özellikle pandemi döneminde ve sağlık sisteminde yaşanan sorunlara karşı güçlü bir mücadele yürüten sendikamız, iktidarın hedefi olmuş, yaptığımız her eylem ve etkinliğimize yönelik davalar açılmış, sendikamızın emek mücadelesi kriminalize edilmeye çalışılmaktadır. Duruşmalarda dinlenen tanık ifadeleri, suç olarak isnat edilen delillerin, iddiaların, ifadelerin asılsız ve düzmece olduğunu, ifadeye gelmeyen tanığa rağmen bir arkadaşımız adli kontrolle serbest bırakılmış, bir arkadaşımız da tutukluluğuna devamına karar verilmiş, süreç kasıtlı olarak uzatılmış ve tedbir amaçlı olması gereken tutuklama cezalandırmaya dönüştürülmüştür.
Pandeminin yönetilemediğini, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz şiarıyla isyanımızı duyurmamız, kimilerini had bildirme, intikam alma arayışına itmiş olmalı. Bilinmeli ki; KESK ve bağlı sendikalar kurulduğu günden beri emekçilerin haklarını ısrarlı bir şekilde savunmuş ve halkın nitelikli kamu hizmeti alması mücadelesi vermiştir. Sağlık ve Sosyal Hizmet iş kolunda örgütlü olan sendikamız, kurulduğu günden beri nitelikli, ücretsiz, erişilebilir ve anadilinde sağlık ve sosyal hizmet mücadelesi yürütmeye amaç edinmiş ve bugünde aynı amaçla mücadelesine devam etmektedir. Kurulduğumuz günden beri sendikal mücadelemizi marjinalleştirme, bizleri de ötekileştirme çabalarıyla da mücadele etmekteyiz. Her dönem doğruları söylemekten imtina etmeyen sendikamız ve yöneticileri yine hukuksuz bir yargı süreci ve asılsız iddialar ile yıpratılmak istenmektedir. Siyasi iktidar bu dava ile sendikamızın emek mücadelesini suç konusu yaparak mücadelemize zarar vermek istemektedir. Üstelik ortada suç teşkil eden hiçbir delil olmadığından bu oluşturdukları suç unsurlarını yine yaratıkları iftiracı tanıklar üzerinden yapmaya çalışmaktadır. İddianamede yer alan suçlamaların tarihsel seyri bile ortada bir iftira olduğunu kanıtlar niteliktedir. SES tarihi emekçilerin ve toplumun sağlık hakkı mücadelesinin tarihidir. SES tarihi aynı zamanda emeğin özgürleştiği demokratik bir sistem yaratma mücadelesidir. Bu davayla sağlık hakkı, sendikal haklar ve kadın mücadelesi de yargılanmak istenmektedir. Salgın döneminde hakları verilmeyen sağlık emekçileri için aktif mücadele eden sendikamızın faaliyetlerinin dava konusu yapılmasını kabul etmiyoruz. İktidarın yapması gereken halka ücretsiz ulaşılabilir nitelikli ve anadilinde sağlık hizmeti sunmak, sağlık emekçilerinin haklarını vermektir. Hak mücadelesi veren emek örgütlerini yıpratma çabası sonuç vermeyecektir. Biz biliyoruz bu davanın politik arka planı var, bu iddianameden açıkça anlaşılıyor. Açık ve gizli tanıkların dinlenmesi ertelenerek mahkeme süreci uzatılmaya çalışılıyor. Hukuk Türkiye’de uzun zamandır usulsüzlüklerle yürütülüyor. Davanın seyri adil yargılama ve savunma hakkına aykırı bir şekilde yürütülüyor ve bu tutumda ısrar ediliyor.
Bir önceki duruşmadan bu zaman kadar ülkemizde yaşanan gelişmeler hepimizi derinden etkiledi. Depremin yaralarını sarmak için amasız ve koşulsuz, yıllık izinlerini alarak deprem bölgesinde 2 ay boyunca kesintisiz koruyucu sağlık hizmeti sürdüren sendikamız üyeleri toplumsal olaylarda bir sendikanın tutumunun ne olması gerektiğini ortaya koymuştur, tıpkı pandemide olduğu gibi. Yine ülkenin emekçilerinin bir 5 yıl daha yaşam koşullarını belirleyecek genel seçim dönemini de geride bıraktık. Mevcut iktidar adil olmayan bir yarışla toplumun yarısının desteğini alarak yola devam edecek. Biz emekçilerin meşru ve haklı eylemlerinin suç ilan edilmesi mevcut iktidarın yargıya müdahalesinin açık göstergelerinden biridir. Bu tutumun son ermeyeceğini tahmin etsek de hukukun evrensel ilkelerinin yok sayılmadığı, adalete olan güvenin yeniden tesis edildiği hukuk devletinde yaşama ısrarımız devam edecektir.
Halkın sağlığı, sağlık emekçilerinin hakları, toplum yararı için dün olduğu gibi bugün de hiçbir iktidar bize geri adım attıramayacak. İktidarda kimin ya da kimlerin olduğuna bakmaksızın emekçilerin haklarını, demokrasiyi, laikliği, barışı sahiplenmeyi sürdürecek, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de umudu daha fazla büyüterek bu hukuksuz davada yargılanan tüm arkadaşlarımız serbest kalıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Bu mücadelede; işkolumuzdaki emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere, tüm demokrasi güçlerini 5 Haziran 2023 Pazartesi günü 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmaya hep birlikte katılım sağlamak üzere 09.30 da Ankara Adliyesi ana giriş kapısı önünde buluşmaya davet ediyoruz.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise seçim sürecine de yer verdiği konuşmasında pandemide ve deprem sonrasında mücadeleden vazgeçmeyen SES’in yargılanmasının kabul edilemeyeceğine vurgu yaparak, davaya katılım çağrısında bulundu.