CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, İzmir’de yaygınlaşan madde bağımlılığı konusunda geçen Kasım ayında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi vermişti. Koca’nın 22.12.2022 tarihinde önergeye verdiği cevap:

“2006 yılından itibaren İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yataklı Erişkin Madde Bağımlılığı Merkezi (AMATEM) 26 yataklı olup, toplam 30 personel ile hizmet vermektedir. 2022 Ocak ayında AMATEM’de 794 hasta tedavi görmüş; yatarak tedavi gören hasta sayısı ise 12’dir. Yine İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Yataklı Madde Bağımlılığı Merkezinde 2022’nin ilk 6 ayında başvuran hasta sayısı2119’dur.  2015 yılından itibaren İzmir Tepecik Ayakta Çocuk Ergen Madde Bağımlılığı Merkezi (ÇEMATEM) ise 15 yataklı olup, 19 personel ile hizmet vermektedir. ÇEMATEM’de 2022 yılının ilk 6 ayında yatarak tedavi gören çocuk hasta ise 49 hasta olup; ayakta tedavi gören sayısı ise 142’dir.

İzmir’de özellikle belli yerleşim yerlerinde derinleşen yoksulluk ve artan işsizlik, okulsuzlaşma nedeniyle madde bağımlılığına eğilimin artmakta olduğunu göstermektedir. Bu nedenle İzmir’de AMATEM ve ÇEMATEM sayısının artırılması ve var olan merkezlerin fiziki ve beşerî kapasitelerinin genişletilmesi gerekliliği öngörülmektedir.”

Sayın Bakanın yaptığı bu açıklama madde bağımlılığı ile ilgili geldiğimiz boyutu göstermek açısından çok çarpıcı itiraf niteliğindedir. Ancak bu itirafta iki boyut eksiktir.

Birinci Boyut:

20 yıl önce toplumu, ahlak ve değerler ile yeniden buluşturma, ekonomi, eğitim ve sağlık başta olmak üzere ülkeyi refaha kavuşturma iddiası ile iktidara gelen AKP; ülkeyi Cumhuriyet tarihinin en büyük yönetememe hâline ve kriz ortamına sürüklemiştir. Gelecek umutları yok edilen gençler, yoksulluk sonucunda tarikatlara teslim edilerek eğitimden koparılan çocuklar, yeşil alanların imara açılması ile kanser gibi büyüyen kentlerde azalan yaşam alanları, çocukların ailelerinden ve sosyal yaşam ortamlarından uzak okullara yönlendirilmesi sonucu ailelerin kontrollerinden uzaklaştırılması, devlet koruması altıda iken pavyonlara satılan çocuklar, her gün daha da artan işsizlik, artan enflasyonla derinleşen yoksullukla daha da fakirleşen ve sosyal yardımlara bağımlı hale getirilen halk kesimleri, artık geçinemeyen emekçiler; seçimde yeniden kazanma uğruna “sıtmaya” mahkum edilmeye çalışılan milyonların hangi politikaların eseri ve kimin sorumluluğunda olduğu itirafı yapılmamıştır.

İkinci Boyut:

Muhalefet partilerinin her gün dile getirdiği dünya uyuşturucu trafiğindeki ülkenin içinde bulunduğu durum, artık ortaokul ve ilkokul önlerinde bile uyuşturucu madde satımının neredeyse aleni yapıldığına dair basına düşen haberler… Sosyal Hizmet Kurumlarında yöneticilik yapanların odalarında ele geçirilen uyuşturucu haplar, yine bu kurumlarda uyuşturucuya alıştırılan istismar edilen çocuklar ile ilgili gerçek boyut nedir? Denetimler yeterince yapılmakta damıdır? Bunlar ile mücadele etmesi gereken kurumlar hangileridir? Halk bu konuda ne kadar bilgilendirilmekte ve madde bağımlılığını önlemeye yönelik halkın örgütlü kurumları ve kamu kurumları birlikte ne kadar çalışmaktadır? Ya da halk örgütlü yapıları aracılığı ile madde bağımlılığı ile mücadele süreçlerine dahil edilmekte midir? Bu sorulara cevap verildiği zaman yapılan işin samimiyeti ve gerçekliği daha net hale gelecektir.

20 yıldır ülkede iktidar olan AKP, gelinen olumsuz durumu adeta bir muhalefet partisi gibi eleştirecek pervasızlıkla hareket etmekte ve kendi payı yokmuş gibi davranmaktadır. Sağlık Bakanı’nın İzmir ile ilgili soru önergesinde verdiği cevap, çözülmenin şifrelerini de içermektedir. Gelinen nokta, toplumsal dayanışmanın neredeyse yok edildiği, bireyciliğin dayatıldığı bir ahlaki çürümeyi göstermektedir. Uyuşturucu maddeye yönelim bir sonuçtur. Koruyucu ve önleyici tedbirler, yaklaşımlar bilinçli olarak ortadan kaldırıldığı için bugün herkes sadece sonucu tartışmaktadır. Oysa olması gereken şey, her zaman ve her yerde bilimsel olanın uygulanması gerektiğidir.

Madde bağımlılığı ile mücadelede;

Birinci şart uyuşturucu üretimi, satışı ve trafiğinin tümüyle önlenmesine yönelik mücadeledir.

İkincisi ise ülke kaynaklarının bir avuç sermaye yerine halka adil bir şekilde dağıtılması için politikaların uygulanarak yoksulluk, işsizlik ve açlığın önlenmesidir.

Üçüncü olarak ta çocukların ve gençlerin kutuplaştırma siyaseti ile zehirlenmediği, çalışmak zorunda kalmadığı, okulunu okuduğu bunun yanında kültürel, sanatsal, sportif ve bilimsel faaliyetler ile kendini eyleyebileceği özgür demokratik bir yaşamın inşa çalışmaları hayata geçirilmelidir.

Tüm bunların ardından tedavi ve rehabilite edici hizmetler ancak işe yarayabilir. Bunun içinde ilgili bilim insanları ve örgütlü yapılarla birlikte çalışmaların da bilimsel bir temele oturtulması gerekmektedir.

Ümit ediyoruz Sağlık Bakanı’nın bu itirafıyla hükümetin sorumluluğunu bütünlüklü olarak gören madde bağımlılığı ile ilgili topyekûn kararlı bir mücadelenin kapısı aralanır. Çocuklarımızı korumak, onlara yaşanabilir bir gelecek inşa etmek her bireyin ve kurumun görevidir.

Bu sorunları çözmek için acilen harekete geçilmelidir. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve üyeleri olarak bu konudaki mücadeleyi, siyasi rant vb. gözetilmeden çocuklarımız ve gençlerimiz için yapılacak her türlü çalışmayı desteklemeye hazırız.

Saygılarımızla. 23.12.2022

                                                                                   Merkez Yönetim Kurulu

 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×