Eski Eş Genel Başkanlarımız Selma Atabey ve Gönül Erden’in tutuklu, eski MYK üyelerimiz ile Ankara eski şube yöneticilerimiz ve üyelerimizin tutuksuz yargılandığı davanın 26 Aralık Pazartesi günü saat 10.00’da Ankara Adliyesinde görülecek dördüncü duruşmaları öncesinde genel merkezimizde basın toplantısı gerçekleştirdik.
Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimizin, KESK MYK Üyeleri ile KESK’e bağlı sendikaların yönetici ve üyelerinin katıldığı basın toplantısında açılış konuşmasını gerçekleştiren Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım 26 Aralık günü görülecek duruşmaya katılım çağrısında bulunarak, “Hukuksuzluk giderilsin, arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılsın” diye konuştu.
Merkez Yönetim Kurulumuz adına açıklamayı yapan Eş Genel Başkanımız Gönül Adıbelli ise şöyle konuştu: “Sendikamızın genel başkanlık ve eş genel başkanlıklarını yapmış, önceki dönem MYK üyelerimiz, önceki dönem Ankara Şube Eş Başkanımız ve üyelerimize yönelik 25 Mayıs 2021 tarihinde bir sabah operasyonu ile başlayan ve önceki dönem Eş Genel Başkanımız Gönül Erden ve Selma Atabey’in tutuklu, diğer yöneticilerimizin adli kontrol ile yargılandığı davanın 3. Duruşması 3 Ekim 2022 günü görüldü. Bu duruşmada Uluslararası sendikalardan EPSU, UNİSON ve Fransa’daki sağlık sendikası SANTE ET DE I’ACTİON, konfederasyonumuz KESK ve bağlı iş kolları, emek demokrasi güçleri ile siyasi partiler bizleri yalnız bırakmadılar. Yine birçok şube/temsilciliğimizden yöneticilerimiz duruşmaya katılarak bizlerle birlikte dayanışma içinde oldular. Sendikamızı hiçbir zaman yalnız bırakmayan uluslararası ve yerel emek ve demokrasi güçlerine teşekkür ediyoruz. Biz biliyoruz ki birlikte yürüttüğümüz emek ve demokrasi mücadelesi ile dayanışmamız bize dayatılan karanlığı yırtacağız. Önceki duruşmalarda ve iddianamelerde de gördüğümüz aslında yargılanan sendikal faaliyetlerimiz, kadın mücadelemiz ve demokrasi mücadelesidir. İddiaların dayanaklarından en önemlisi iftiracı tanık beyanlarına dayanmaktadır. Dinlenen tanık ifadelerinden anlaşıldığı kadarı ile iddiaların asılsız olduğu anlaşılmaktadır. Yöneticilerimizin sendikal eylem ve etkinlikler ile ilgili şube/temsilcilik yöneticilerimizle yaptıkları görüşmelere dair tapeler, pandemi döneminde yapılan açıklamaların tamamı dava konusu yapılmış, pandemi döneminde ek ödemeler ile ilgili yapılan açıklamalar bir yerlerden talimat alınmışta yapılmış gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Savcılık suç unsuru bulamayınca bu sefer sendikamızın hazırladığı belgeselleri dahi suçlamaya gerekçe yapılmıştır. Bu belgesellerden bir tanesi SES’in 20. Kuruluş yılı nedeni ile çekilen, diğeri ise sokağa çıkma yasağı döneminde yaşamını yitiren SES üyesi sağlık emekçilerine ithaf edilen Siyaha Karşı Beyaz Belgeselidir. Siyasi iktidar bu dava ile sendikamızın emek mücadelesini suçlama konusu yaparak mücadelemize zarar vermek istemektedir. Üstelik ortada suç teşkil eden hiçbir delil olmadığından bu suçlamayı iftiracı tanıklar üzerinden yapmaya çalışmaktadır. 3 Ekim’de görülen duruşmada tutuklu yargılanan eski Eş Genel Başkanımız Gönül Erden’le ilgili dinlenen tanığın ifadeleri belgeleri ile ortaya konduğu gibi tamamen düzmece ve asılsız olmasına rağmen tutukluluğuna, yine eski Eş Genel Başkanımız Selma Atabey’in ise bu duruşmada tanık ifadeye gelmediği için tutukluluğunu devamına karar verilmiştir. Süreç bizzat kasıtlı olarak uzatılmış ve tedbir amaçlı olması gereken tutuklama cezalandırmaya dönüştürülmüştür. SES tarihi emekçilerin ve toplumun sağlık hakkı mücadelesi tarihidir. Bu davayla sağlık hakkı, sendikal haklar ve kadın mücadelesi yargılanmak istenmektedir. Salgın döneminde hakları verilmeyen sağlık emekçileri için aktif mücadele eden sendikamızın faaliyetlerinin dava konusu yapılmasını kabul etmiyoruz. İktidarın yapması gereken salgınla mücadele etmektir, sağlık emekçilerinin haklarını vermektir. Hak mücadelesi veren emek örgütlerini yıpratma çabası sonuç vermeyecektir. Siyasi iktidar bu dava ile sendikamızın emek mücadelesini suçlama konusu yaparak mücadelemize zarar vermek istemektedir. Her dönem doğruları söylemekten imtina etmeyen sendikamız ve yöneticileri yine hukuksuz bir yargısal süreci ve asılsız iddialar ile yıpratılmak istenmektedir. Üstelik ortada suç teşkil eden hiçbir delil olmadığından bu suçlamayı iftiracı tanıklar üzerinden yapmaya çalışmaktadır. Asılsız iddialarla yıpratılmaya çalışılan sendikamız dün olduğu gibi bugün de sağlık emekçilerinin hak ve hukuk mücadelesini ısrarlı bir şekilde sürdürmeye devam edecektir. Emeğin birleşik mücadelesini büyüttükçe bu karanlığı dağıtacağız. Tutuklu arkadaşlarımız Gönül Erden ve Selma Atabey özgürlüğüne kavuşana, yargılanan tüm arkadaşlarımız beraat edene kadar özgürlük taleplerimizden vazgeçmeyecek, mücadeleye devam edeceğiz.”
Adıbelli’nin ardından söz alan KESK Hukuk, TİS ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Zeynep Erkan Korkmaz ise “Bu davayla hukuksuzluk bir kez daha karşımıza çıkıyor. Sendikal haklar için mücadele eden arkadaşlarımız eylem ve etkinlikleri nedeniyle yargılanıyor. Bu yargılamadan netice alınamayacağını hepimiz görüyoruz. Arkadaşlarımızın duruşmalarını takip ediyoruz. Arkadaşlarımızın demokratik mücadeleleri, sendikal eylemleri suç değildir, yargılanmalarını kabul etmiyoruz. Herkesi Pazartesi günü duruşmada olmaya ve dayanışmaya davet ediyoruz. Emek, demokrasi ve barış mücadelesi yargılanamaz” şeklinde konuştu.
Davanın seyri hakkında bilgilendirme yapan sendikamız avukatı Öztürk Türkdoğan da şu ifadeleri kullandı: “Pazartesi karşımıza ne çıkacak bilmiyoruz, merak ediyoruz. Türkiye’de hukukun geldiği nokta maalesef bu artık. Sürekli olarak usule aykırı hususlarla karşı karşıya kalıyoruz. Maddi delillerle ortaya koymamıza rağmen arkadaşlarımızın yargılanmasına tanık ifadeleriyle devam ediliyor. İleride bozulacak hususlar, hukuka aykırılıklar söz konusu. Bu durumda arkadaşlarımızın tutukluluk bedelini kim ödeyecek? Tutukluluk, kısıtlama istisna olmalı. Hukuksuzluğun giderilmesi için, arkadaşlarımızın özgür kalması için bıkmadan, usanmadan, elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.”
