10. Dönem 5. Merkez Temsilciler Kurulumuzu (MTK) 10-11 Şubat 2022 tarihlerinde Ankara Akar İnternational Otel’de gerçekleştirdik.
Divan oluşumu ve emek-demokrasi-barış şehitleri için yapılan saygı duruşunun ardından toplantının açılış konuşmasını yapan Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım şöyle konuştu: “AKP iktidarı ülkeyi tam bir yıkıma sürüklemiş, memleketi yoksulluk ve yolsuzluklar ülkesi haline getirmiştir. Bu kötü gidişatı eleştirmek, market ve pazardaki malların fiyatlarından şikâyetçi olmak dahi suç kabul edilmiştir. Emeğiyle geçinen bizler, derin bir insani ve ekonomik krizin pençesindeyiz. Ülkenin bütün birikimi özelleştirmelerle yandaş sermayeye ve uluslararası şirketlere peşkeş çekilmiş, yetmezmiş gibi kamu-özel iş birliği ve yap-işlet-devret projeleriyle sadece bugünümüz değil geleceğimiz de satışa çıkarılmıştır. Ekonomideki yönetememe krizi, dolardaki kur farkıyla değersizleşen Türk Lirası ve sonrasında alım gücümüzün eriyişini neredeyse çaresizce seyrettik. Fakirleşmemize karşılık, iktidarın savunusu ise bunun bir ekonomik kurtuluş savaşı olduğu propagandası olmuştu. Halkı ekmek kuyruklarına muhtaç bırakanlar yine bir gece yarısında yandaş sermayeyi daha da zenginleştirecek hamleyi yaptılar. Her seferinde yastık altındaki dolarları-altınları bozdurma çağrısı yaptıkları halk kesimlerinin daha da fakirleşmesini umursamadan yandaşlarına yüksek kurdan dolar bozdurdular, üstelik bu yolsuzluğun konuşulmasına bile tahammül edemediler, gazetecilere ve ekonomistleri yargı yoluyla susturmaya çalıştılar. Emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları ise her geçen gün daha kötüye gidiyor. Zamlar, işsizlik, düşük ücretler, yüksek enflasyon, vergi adaletsizliği halkın yaşamını çekilmez hale getiriyor. Emekçilerin taleplerine cevap ise fedakârlık yapma çağrısı oluyor. Fedakarlığı sermayeden, Cengizden, Limaktan, Kalyondan istemesi gerekirken işçiden emekçiden isteyen iktidara bugün İstanbul’dan, Hopa’dan, metal, tekstil, lojistik gibi iş kollarından cevap veriliyor. İktidarın pandemi ile mücadelede toplum sağlığını koruma çabası olmadığını pandeminin başından beri yaptığı düzenlemelerden dolayı biliyoruz. Pandeminin ilk gününden beri alınması gereken toplumsal önlemler ve öneriler hayata geçirilmemiş yurttaşlar salgının insafına terkedilmiştir. Hastaların sağlık hizmetine ulaşması için etkin düzenlemeler yapılamadığından yaklaşık 88 bin yurttaş hayatını kaybetmiştir. Salgın koşullarında sağlık emekçilerine ve kadına yönelik şiddetin daha da arttığı bir gerçektir. Şiddetle mücadele etmek için herhangi bir çaba göstermeyen, şiddet faillerine cezasızlık politikalarına devam eden iktidar, yasaları hiçe sayarak uygulamaları etkin bir şekilde uygulanmadığı gibi kazanılmış haklara da saldırmaktadır. Kadın ve LGBTİ+ düşmanı, dinci, gerici iktidarın ırkçı politikaları her krizde görünmektedir. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü konusunda aktif rol alan bütün kişi ve kurumlara alabildiğine saldırıyor, Konya’da katledilen Kürt ailenin adalet arayışı karşılık bulmaması da cezaevindeki Kürt siyasetçilerin koşullarında iyileştirme yapılmaması da, mültecilere yönelik iktidar eliyle kışkırtılan ırkçı ortamın sonucunda gerçekleşen saldırılara karşı etkin cezalar uygulanmaması da bunun örnekleridir. İktidarın bu politikalarını dağıtacak olan emekçilerin gücü ve mücadelesidir. Kamucu sağlık politikaların hayata geçmesi için verdiğimiz mücadeleyi güçlendirerek büyütmek zorundayız.
Sağlık alanında yaşanan özelleştirme politikalarının yıkıcı etkisini çoktan yaşamaya başladık. Sağlık emekçileri açısından bu özelleştirmelerin sonucu; günde yüzlerce hastaya şifa dağıtmak, Covid-19’dan hastalanmak hatta hayatını kaybetmek, dinlenemeden çalışmaya devam etmek, sürekli şiddet tehdidi altında hizmet vermeye çalışmak ve ekonomik olarak giderek yoksullaşmak, yoksullaştıkça daha da tükenmek olmuştur. Sendika olarak bu kötü gidişe dur demek, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarında düzeltme sağlamak için 4.MTK’mızda kararlaştırdığımız pek çok eylem ve etkinliği hayata geçirdik. KESK bütünselliğinde yürüttüğümüz, krizin bedelini emekçilere ödetmek isteyen iktidara karşı tüm emekçilerin sesini-sözünü eylem alanlarına taşıdığımız etkinlikler toplumsal muhalefetinde yeniden alanlara çıkmasına katkı sunmuştur. Bütçe dönemi eylem ve etkinlikler, aralık ayında kapsamı dar bir şekilde meclis gündemine getirilen ücret düzenlemelerine yönelik 1-2 Aralık 2021 tarihindeki iş yavaşlatma ve kitlesel basın açıklamaları 6 Aralık 2021 tarihinde bizim öncülüğümüzde gerçekleştirilen iş bırakma ve yine 15 Aralık ile 8 Şubat tarihlerinde TTB başta olmak üzere işkolumuzdaki emek ve meslek örgütleri ile birlikte gerçekleştirdiğimiz iş bırakma eylemlerine katılım düzeyinin yüksekliği işkolumuzdaki en etkili güç olduğumuzu gösterme ve moral değer yaratma açısından önemli olmuştur. Yine birinci basamak alanında yaşananlara yönelik, alanda örgütlü birçok yapının sadece cari giderleri arttırma temelli talepleri öne çıkaran yaklaşımına karşı, koruyucu sağlık hizmetlerini merkeze alan sağlık sistemi talebimiz ile ceza yönetmeliğinin geri çekilmesi taleplerini birleştiren yerden eylem ve etkinliklere yaklaşımımız diğer örgütler ile olan farkımızı gösterme ve geçmiş mücadele mirasımıza sahip çıkma anlamında önemli olmuştur. Elbette anlayış farkımızdan kaynaklı bu alandaki örgütlerle ortaklaşmada çeşitli sıkıntılar yaşanmış olsa bile birleşik mücadelenin gerekli doğrultusunda azami olan fedakârlığı göstermeye çalıştık. Diğer bir konuda toplu sözleşme priminden yararlanmak için sendikalara getirilen yüzde %1 örgütlenme oranına KESK bütünlüğünde örgütlenme özgürlüğü perspektifi ile yaklaşımımız yetkilendirilmiş yandaş sendika ve birlikte hareket ettiği sarı sendikayı her platformda teşhirimiz kısmen de olsa emekçilerin kendilerini sorgulamasını beraberinde getirmiştir. Sağlık alanında ve sosyal hizmetlerde yaşanan yıkıma karşı mücadele 4 aylık süreçte ivme kazanmış, üyemiz olmayan sağlık ve sosyal hizmet emekçileri tarafından da takdirle izlenmemizi sağlamıştır. Ancak bu dönemde sosyal hizmet alanını yeterince işlediğimiz söylenemez. Erken seçim tartışmalarının da yaşandığı böylesi bir dönemde bağımlılık yaratan sosyal hizmet yerine hak temelli sosyal hizmetin öne çıkarılmasına yönelik çalışmaları hep birlikte yoğunlaştırmalıyız. Bunun içinde önceki MTK da da ifade ettiğimiz sosyal hizmetler komisyonumuzu bir an önce kurup çalışmalara başlamamız gerekir. Bu dönemde “Örgütü örgüt yapan eylemleri ve gücüdür” ilkesinden yola çıkarak gücümüze güç katan yeni üyelerimizle nitel gücümüzü arttırmak için başlattığımız eğitim çalışmaları da önümüzdeki dönem programlı bir şekilde devam edecektir. 5.MTK da yeni mücadelenin satır başlarını hep birlikte belirleyerek sendikamızı emek barış demokrasi mücadelesinde yerini almasını sağlamalıyız.”
Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım’ın konuşmasının ardından söz alan MTK delegeleri siyasal ve sendikal geçmiş süreci değerlendirerek, önümüzdeki dönemin planlamasına dair görüş belirttiler.
Genel Örgütlenme, Eğitim, Basın-Yayın ve Sosyal İşler Sekreterimiz Mehmet Sıddık Akın’ın sekreterlik bilgilendirmeleri ve Örgütlenme Büromuz çalışanı İsa Soytekin’in örgütlenme sunumu yaptığı MTK toplantımızda, Genel Kadın Sekreterimiz Gönül Adıbelli kadın sekreterliği, Genel Mali Sekreterimiz Tayyar Özcan da mali durum bilgilendirmesi gerçekleştirdi.
10. Dönem 5. MTK’mız önceki dönem Eş Genel Başkanımız Gönül Erden’in bir an önce serbest bırakılması için açıklama da yaptı.
İki gün süren 10. Dönem 5. Merkez Temsilciler Kurulumuz sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdi.