Batman Emek ve Demokrasi Platformu yaptığı açıklamada 18 Aralık’ta Diyarbakır’da yapılacak KESK Geçinemiyoruz bölge mitingine çağrı yaptı.
Atatürk Parkı önünde yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Geçinemiyoruz, emekten halktan yana bir bütçe istiyoruz, zamlara artık yeter, pahalılığa, yoksullaşmaya, işsizliğe, güvencesizliğe, açlığa artık yeter demek için buradayız. Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinin birini yaşıyoruz. İktidar emeğe, emekçilere, çiftçilere, esnafa, kadınlara, gençlere, halka karşı adeta ekonomik darbe yapıyor. Halk olarak her gün yeni zamlara uyanıyoruz, zam haberlerine yetişemiyoruz. Hayat pahalılığı aldı başını gidiyor. Artan enflasyon karşısında emekçilerin maaşları her geçen gün eriyor. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldik. Ev kiralayamaz, kiraladığımızı da ödeyemez olduk. Bin bir emekle büyüttüğümüz çocuklarımız barınacak yurt bulamıyor. Nüfusun büyük bölümü insanca yaşam koşullarının çok uzağında, açlık sınırının da yaşam mücadelesi veriyor. Yaşanan krizin iktidarın bilinçli bir tercihi olduğu ilk ağızdan itiraf ediliyor. İktidar çevresi ve bir avuç vurguncu, fırsatçı, rantçı kapitalist dışında hepimiz kaybediyoruz. İşsizlik, pahalılık, zamlar, faturalar belimizi büküyor. Biz çalışıyoruz, bir üretiyoruz, bu ülkenin ekonomisini biz büyütüyoruz ama geçinemiyoruz. Borçla yaşamaya çalışıyoruz. Patronlardan çok vergi veriyoruz. Ekonomik krizin ve pandeminin ağır yükünü biz taşıyoruz. Her sabah yeni zamlara uyanıyor, her gün yoksullaşıyoruz. Ülkeyi yönetenler “dövizden size ne” diyorlar. Bizim aklımızla dalga geçmeyin! Biz Türk Lirası kazanıyoruz, döviz kuru arttıkça iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Türk Lirası değer kaybettikçe her gün daha da yoksullaşıyoruz. Biz ayrıcalıklı üç beş müteahhit şirket değiliz. Döviz geliri garantili ihaleleri biz almadık. Evet, döviz yükseldikçe onlar kazanıyor. Ülkenin kaynaklarını ucuza kapatmaya gelen petrol prensleri kazanıyor. Peki kim kaybediyor. Türk Lirası değer kaybettikçe, biz kaybediyoruz. Emeğimiz ucuzluyor, satın alma gücümüz azalıyor. Ülkeyi yönetenler Türk Lirasının değer kaybetmesi ile övünüp buna “kurtuluş savaşı” diyorlar. Oysa paramız değer kaybettikçe bu ülke daha yoksul ve daha bağımlı hale geliyor. “Türk Lirası değer kaybedince ücretler azalacak, rekabet gücümüz artacak, yabancı sermaye Türkiye’ye akacak” diyorlar. Yok, öyle yağma! Bu ülke, bu halk, bu ülkenin emekçileri satılık değildir. Uluslararası pazarlarda kelepire satılığa çıkarılacak şahsa ait bir mal değildir. Yabancı sermaye için, petrol prensleri ve kralları için “kelepir emek kelepir memleket” diye tezgâh açanlara direneceğiz! TL ucuzlasın, emek ucuzlasın, memleketin taşı toprağı ucuzlasın tezgâhını bozacağız! TL’nin değersizleşmesi nedeniyle yaşanan tüm kayıplar asgari ücret artışıyla telafi edilmeli, bu artışta emekçiler büyümeden de pay almalıdır. Asgari ücret insanca yaşayacak seviyeye getirilmeli ve tüm ücretlerin asgari ücret tutarı kadar bölümünde vergi ve kesintiler kaldırılarak tüm ücretlere iyileştirme yapılmalıdır. Özelleştirme ile kurumlarımız her geçen gün küçülüyor, taşeron eliyle emeğimiz sömürülüyor. Taşeron sistemiyle iş güvencemiz yok sayılıyor. İş güvencesi sağlanmalı tüm taşeronların kadroya alımı derhal yapılmalıdır. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Yoksulluğa ve emeğimizin ucuzlatılmasına teslim olmayacağız. Kara kışı bahara çevireceğiz! Üretimden gelen gücün kullanımı da dahil olmak üzere demokratik her türlü yöntemle direneceğiz! Emekçiler olarak, halk olarak insanca koşullarda yaşam hakkımız için, işsizlik ve yoksulluğun son bulması için, vahşi çalışma koşulları ve sefalet ücretlerine karşı asgari değil insani bir ücret için, güvenceli çalışma ve insanca yaşayabileceğimiz ücret talebimiz için, ürettiğimiz değerlerden hakkımız olanı almak için, kadın emeğinin sömürülmesine, kadınların daha da güvencesizleştirilmesine karşı her alanda eşitlik talebi için, eğitim ve sağlık başta olmak üzere parasız, nitelikli kamusal hizmet talebimiz için taşımıza, toprağımıza, suyumuza, ormanımıza, doğamıza sahip çıkıyoruz. Bu ülke, bu memleket bizim, bugünümüze ve geleceğimize sahip çıkıyoruz. Biz emekten, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan yana taraf olanlarız. Baskılara boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Krizi biz yaratmadık, faturasını ödemeyeceğiz. Biz emekçileriz, biz halklarız. Emeğimizi, ekmeğimizi, haklarımızı kimselere teslim etmeyeceğiz. Tüm Batman halkını 18 Aralıkta saat 13.00’te Diyarbakır’da İstasyon Meydanı’nda yapılacak bölge mitingine davet ediyoruz. Birleşe birleşe kazanacağız, yaşasın birlikte mücadelemiz.”